Yazar, yazısında 1954 yılında kurulan Bilderberg'in küresel bir planın bir parçası olduğunu belirtiyor. Bu planın amacının, dünyada tek kutuplu bir evren oluşturarak serbest piyasa kapitalizmini hakim kılmak olduğunu ifade ediyor. Yazar, Thatcher, Clinton, Obama, Blair gibi liderlerin bu planın uygulayıcıları olduğunu ve Rothschild ve Rockefeller ailelerinin bu planları desteklediğini belirtiyor.
Yazıda ayrıca tarım, hayvancılık, ilaç şirketleri, küreselleşme, küresel ısınma gibi konuların Bilderberg'in etkisiyle şekillendirildiği iddia ediliyor. Ayrıca küresel ekonomik dengesizliklerin artması, ırkçılığın yayılması ve sosyal deneylerin yapıldığına dikkat çekiliyor.
Bilderberg'in planlarını kimin durdurabileceği sorusuyla yazı sona eriyor ve yazarın Müslümanların ferasetine olan inancını vurguluyor.
işte o yazısı;
Ekinin ve Neslin Düşmanı Bir Yapı: Bilderberg!
69 sene önce bugün…
1954… Yalta Konferansı’nın üzerinden on yıl bile geçmemişti. Dünyanın doğusunu SSCB’ye, batısını ABD’ye, merkezini de İngiltere’ye bırakan küresel plan tıkır tıkır işliyordu.
Tek kutuplu evrenin temellerini atmak için Haçlı Seferleri, Tapınak Şövalyeleri ve İlluminate ile yürütülen operasyon, son noktaya gelmişti. 2. Dünya Savaşı, ardında, yıkılmış kentler, yoksul halklar bırakmıştı.
Yine de iş şansa bırakılmamalı, ayağa kalkanın tepesine vurulmalıydı. Düşman üretmekle işe başlandı. Bu düşman zahiren SSCB, ama gerçekte ise aklı başında herkesti.
Bunun için SSCB’ye Varşova Paktı kurduruldu.
Motto hazırdı:
Serbest piyasa kapitalizmini dünyaya hakim kılmak.
Thatcher, Clinton, Obama, Blair… dönem dönem kullandıkları seyislerdi. Sivil toplum izlenmeli, sendikalar zayıflatılmalı; küreselleşme fikrini allayıp pullayıp cazibe merkezi haline getirmeli. Yeşil Kartlarla beyin göçüne yol açmalı, burslar verilmeli, kale içten ele geçirilmeliydi.
Küresel ısınma bahanesiyle tarım ve hayvancılık kotaları konulmalı, dünya ekim alanları tek merkezden belirlenmeli; Kuş Gribi, Deli Dana Hastalığı ve Kırım Kongo Kanamalı Kene furyasıyla küçükbaş, büyükbaş hayvanlar itlaf edilmeli, tarım alanları terk edilmeli; Yapay Et cazip hale getirilmeliydi.
Buna rağmen bağımsız çiftçiler direnirse, karşılarında mevzuatı bulmaları işten bile değildi.
İlaç şirketleri, ne öldüren ne iyileştiren bir denklem üzerinde yoğunlaşmıştı bile. Hasta sakın ha ölmesin, sürünsün! Ölüyü soyamayız!
Rothschild ve Rockefeller aileleri ise iki asırdır bütün planların atbaşı uygulayıcıları, koçbaşı zorbacılarıydı.
Ülkeler sosyal deney haline gelmeli, covid masalı ile korku imparatorluğu kurulmalıydı. Gelir adaletsizliği artmalı, ırkçılık hortlamalı idi.
Ruanda’ya çökmek için Hutuların Tutsilere saldırması ve 4 ayda 1 milyon Tutsi’nin katledilmesi gerekiyordu. Elebaşı Fransa / Belçika, taşeron ise Çin’di.
Sürekli devletler tehlikeli idi. İstikrarsızlık özendirilmeli, zinde güçler bir gece yarısı gelmeliydi. 1960 darbesinde Cemal Gürsel’in 3 yardımcısının da gayri müslim olması başka nasıl izah edilebilirdi?
Elle tutulabilir ve muhatabı olan paraya karşı dijital para yaygınlaşmalı, çarşı pazar kalkmalı, üretim durmalı, sömürü çarkı genişletilmeliydi. Merkez Bankalarına çoktan ayar verilmişti bile.
Lgbt “cinsel yönelim” adıyla sempatik hale gelmeli, gökkuşağı renkli şemsiyeler uluorta dağıtılmalıydı. Aile kurmayan, çocuk doğurmayan nesepsiz, cibilliyetsiz bir akım, yerel ve genel yönetimlerce desteklenmeliydi.
Cinsiyet değiştirme ameliyatları ücretsiz ve devlet güvencesinde olmalıydı.
Öyle ya, geçen zamana yazıktı. Birbirleriyle onca savaşmış güçler birleşmeli, tek devlet olmalıydılar. AET, AB, NATO… aslında Avrupa Birleşik Devletleri ve Avrupa Ordusu için kurulmuştu. Hedefe giden yolda her şey mübahtı. Karapara aklanabilir, uyuşturucu merkezin inisiyatifinde olabilirdi.
Brezilya’yı eroin batağına saplayıp Rio’nun tepesine İsa heykeli dikmek tam bir Latin kurnazlığı idi. Celladına aşık olmak tam da buydu.
Güçlüler dokunulmazlık zırhına bürünmüştü. Onlar asla hakim karşısına çıkmaz, hapse girmezdi. Adınız Kissınger ise Endonezya, Şili ve Kamboçya’da darbe yapabilir, ama asla Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesinde yargılanmazdınız.
Bilderberg’e öyle elinizi kolunuzu sallayarak giremezdiniz. 5’li çeteye antipati beslemiş olabilirsiniz. Bu sizin için hiç de iyi olmaz. Ticari ve siyasi geleceğiniz kararır.
Y an bakan mı oldu? MI6, CIA, MOSSAD, KGB… elverişli kişi ve gruplara terör örgütü kurdurur, hizaya getirirdi.
Çavuşesku, Saddam, Kaddafi… ömür boyu hizmet ettikleri yapının dışına mı çıktı? Önce itibarsızlaştırılır, sonra yok edilirdi. Teodor Herzel‘in Siyon Protokolleri, Bilderberg’in başucu kitabıydı.
Peki bütün bu planlara kim dur diyecek?
Tabi ki Müslümanın feraseti!