Dua, insanın her alanda Allah'a yönelip ihtiyaçlarını ve isteklerini dile getirdiği manevi bir eylemdir. Kur'an ve hadislerde belirtildiği üzere, dua edebileceğimiz konular oldukça geniştir ve her yönüyle hayatımızın içinde yer alır. İşte dua edilebilecek bazı konular:
- İman ve hidayet üzere kalma, hayır ve sâlih ameller işleyebilme isteği.
Meselâ Peygamberimiz (s.a.s.); “Kalbimi dinin ve itaatin üzerine sabit kıl, Senden hidayet ve takva isterim, ahlâkımı güzelleştir” diye dua etmiştir. (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 900; Tirmizî, De’avât, 30)
- Dünya ve ahiret ile ilgili maddî ve manevî nimetler, beden ve ruh sağlığı, dünya ve ahiret mutluluğu, kişisel ve sosyal güvenlik isteme.
Meselâ Peygamberimiz (s.a.s.); Allah’tan cenneti, bildiği ve bilmediği her türlü hayrı, dünya ve ahirette iyilik, güzellik ve nimetler vermesini istemiştir. (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 868-869, 886)
- İşlenen günahların affını isteme.
Meselâ Peygamberimiz (s.a.s.); yüce Allah’tan gizli ve aşikâr, kasıtlı veya kasıtsız, bilerek veya bilmeyerek yaptığı hata ve günahlarının bağışlanması için dua etmiştir. (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 899, 901, 928, 954–958)
- Dünyada borç, darlık, güçsüzlük, sıkıntı ve üzüntü gibi her türlü musibetlerden, istenmeyen durumlarla karşılaşmaktan, şeytanın düşmanlığı, nefsânî arzular, kin ve hasetten korunma isteği,
Meselâ Peygamberimiz (s.a.s.); bildiği ve bilmediği bütün şerlerden, ölüm ve hayat fitnesinden, cimrilikten, korkaklıktan, fakirlik ve zilletten, açlıktan ve hainlikten, zulmetmekten ve zulme uğramaktan, acizlikten ve tembellikten, bela ve kazalardan, düşmanın istilasından ve zarar vermesinden, hastalıklardan ve aklın zayi olmasından, katı kalplilikten, gafletten, küfür, nifak, riya ve gösterişten Allah’a sığınmıştır. (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 869, İstiâze, 999-1003, 1009- 1010, 1016-1030)
- Ahirette cehennem ve azabından korunma isteği.
Meselâ Peygamberimiz (s.a.s.); “Kabir ve cehennem azabından Allah’a sığınırım” (İbn Hıbbân, İstiaze, No: 999) diye dua etmiştir. İnsan, meşru olan her konuda, maddî ve manevî, dünyevî ve uhrevî her hususta dua edebilir. Nitekim Peygamberimiz;
“Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabb’inden istesin, hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar istesin” (Ebû Ya’lâ, Zikir ve Dua, No:1089; Tirmizî, De’avât,137) buyurmuştur.
EN FAZİLETLİ DUA HANGİSİDİR?
İslam peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s.), hayatının farklı aşamalarında ve günlük yaşamın çeşitli durumlarında dua etmenin önemini vurgulayan bir dizi öğreti ve örnek sunmuştur. Bu öğretiler, Müslümanların dua etme konusundaki anlayışını şekillendirmiş ve hayatlarında dua pratiğini güçlendirmiştir.
Hz. Muhammed'in bir hadisine göre, en faziletli dua "dünya ve ahirette afiyet (sağlık, huzur, güven), af ve bağış istemek"tir. Bu, hem dünya hem de ahiret hayatının huzurlu ve güvenli bir şekilde geçirilmesi için Allah'a yapılan bir dua önerisidir. Hz. Muhammed bu öğreti ile, insanların maddi ve manevi refahlarını Allah'a emanet etmeleri gerektiğini ve bu refahların ancak O'nun lütfuyla gerçekleşebileceğini belirtmiştir.
Peygamberimizin hayatından bir örnek, belirli durumlar için tekrarlanan duaların kabul edilmesini desteklemektedir. Bir sahabi, Hz. Muhammed'e en faziletli dua hangisi diye sormuş ve her gün aynı soruyu tekrarlamıştır. Hz. Muhammed her seferinde "dünya ve ahirette afiyet, af ve bağış iste" şeklinde cevaplamıştır. Bu örnek, sürekli olarak aynı duayı yapmanın ve sabırla istekte bulunmanın değerini vurgulamaktadır.
Hz. Muhammed'in dualar konusundaki öğretileri sadece özel anlarda değil, günlük hayatın her yönünde de yer almıştır. Hayatın doğal akışı içinde gerçekleşen olaylar için de dua etmenin uygun olduğunu öğretmiştir. Yemek yeme, içme, giyinme, uyuma gibi tabii olaylar da Allah'a şükran ve lütuf dilemek için birer fırsattır.
Ancak, dini açıdan haram, yasak veya günah olan konularda dua etmenin uygun olmadığına dikkat çekilmiştir. Bu, dua etmenin pozitif niyetlerle ve Allah'ın hoşnutluğunu kazanma amacıyla gerçekleşmesi gerektiği anlamına gelir.
Sonuç olarak, Hz. Muhammed'in dualarla ilgili öğretileri, Müslümanların Allah'a olan bağlılıklarını güçlendirmeye, günlük yaşamlarının her anını O'na yönlendirmeye ve hem dünya hem de ahiret saadetini elde etmeye odaklanmıştır. Bu öğretiler, Müslüman toplumunun dua pratiğini şekillendirmiş ve hayatlarına derin bir manevi boyut katmıştır.