Her yıl ramazan ayı ve mübarek günlerimizin azgın Siyonistler tarafından zehirlenmesine alışmıştık. Ancak bu sefer tarihte görülmemiş bir vahşet sergileniyor, hunharca devam eden katliamların ötesinde, yüzbinlerce insanın yaşadığı yerler harabeye çevrildi, sokaklarda güvenli bir yaşam sürmek neredeyse imkansız hale geldi.
Gazze'nin içindeki felaket, deprem veya tsunami gibi değil. Bir yıl önceki depremi hatırlarsanız, depremzedeler en kısa sürede çadırlarına ve sıcak çorbalarına kavuşmuşlardı. Ancak şu anda, Siyonistlerin yaptıkları bırakılırsa, insanlık adına utanç verici bir tablo ortaya çıkacak, özellikle Müslümanlara büyük bir vebal yükleyecektir.
Bu felaket karşısında rahatlık içinde uyumak, sofralarda toplanmak bir yana, asıl düşünmemiz gereken, ibadetlerimizi hangi ruh haliyle yerine getireceğimizdir.
Müslümanlar olarak bu mübarek mevsimi nasıl geçireceğimizi bilmiyorum. Oruç, namaz, Kur'an tilaveti gibi ibadetlerimizden nasıl feyz alacağımızı düşünüyorum. Önceki oruçlarda belki sadece iftar sofralarında açları, açıkları, yoksulları hatırlamaya çalışırdık.
Ancak şimdi her namazda Gazze'deki kardeşlerimiz gözlerimizin önüne geliyor. Acaba onlar da bizim gibi rahatça sıcak odalarda, seccadelerinin başında, mescidlerinde namaz kılabiliyorlar mı?
Bu durumda ibadetlerimizin karşılığı ne olacak ve Allah katındaki değeri nasıl olacak? Bu soruları düşünmeden geçemiyorum. Rabbimizden niyazımız, Gazze için bir kurtuluş kapısının en kısa sürede açılmasıdır.
Cumamız mübarek olsun!