İslam'a Göre Evlilik ve Aile Hayatı
Aile, İslam'ın temel öğretilerinden biridir ve Müslümanlar için büyük bir öneme sahiptir. Allah'ın emriyle kurulan aile, bireylerin manevi ve sosyal gelişiminde kilit bir rol oynar. İslam, evliliği sadece bir birleşme değil, aynı zamanda bir ibadet ve sorumluluk olarak görür.
Evliliğin Amacı:
Evliliğin amacı, Tevhid inancını korumak, canı, aklı, namusu, nesli ve malı korumaktır. İslam, evlilikteki bu beş temel unsuru korumanın insan hayatına anlam kattığını öğretir. Bu unsurlar, bireyin hem dünyasını hem de ahiretini etkiler.
Evliliğin İslam'daki Yeri:
İslam, evliliği Tevhid inancını pekiştiren bir adım olarak görür. Evlilik, dünya hayatında cennetin bir numunesini yaşamak ve Allah'ın emrini yerine getirmektir. Hz. Adem ile Hz. Havva'nın cennetteki evliliği, bu kutsal birlikteliğin dünya hayatındaki bir izdüşümüdür.
Evlilik İle İlgili Ayetler ve Hadisler:
Kur'an-ı Kerim ve Hz. Muhammed'in hadisleri, evliliğin kutsal bir ibadet olduğunu vurgular. "Sizin en hayırlınız, ailesine en hayırlı olandır" hadisi, aile hayatının önemini açıkça ortaya koyar. Ayrıca, "Ey gençler! Evlenmek isteyenleriniz evlensin, çünkü evlenmek, bakışları sınırlar ve iffeti korur" şeklindeki hadis de evliliğin teşvik edildiğini gösterir.
Evlilikte İdeal Yaş:
İslam'a göre evlilik için belirlenen ideal yaş, bireyin olgunluk dönemine girdiği, sorumlulukları üstlenebilecek duruma geldiği yaş dönemidir. İslam, gençleri iffetli bir hayat sürmeye teşvik ederken, evlilikte de dengeli ve olgun bir yaşa işaret eder.
Ailenin Toplumdaki Rolü:
Aile, bireyden cemaate geçişin ilk adımıdır. Toplumu düzensizlikten nizama taşıyan bir araç olan aile, toplumsal değerlerin korunmasında önemli bir rol oynar. İslam, ailede sevgi, saygı, bağlılık, merhamet, iyilik, yardımlaşma, doğruluk gibi erdemleri gözetmeyi öğretir.
Ailede Erkek ve Kadın Rolleri:
Ailedeki roller, erkeğin liderlik, otorite, disiplin gibi vasıflarıyla; kadının fedakarlık, merhamet, sabır gibi özellikleriyle şekillenir. Her iki tarafın da birbirini tamamladığı, birbirine destek olduğu bir aile düzeni, İslam'ın öğretilerine uygun bir şekilde yaşanmalıdır.
Sonuç olarak, İslam'a göre evlilik ve aile hayatı, sadece dünya hayatındaki birliktelik değil, aynı zamanda ahiret için bir hazırlıktır. İslam'ın öğretileri doğrultusunda kurulan sağlam bir aile, toplumun temelini oluşturur ve Allah'ın rahmetini çeker.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuşlardır:
"Nikâh, benim sünnetimdir. Sünnetimi terk eden benden değildir. Evlenin, çocuk sahibi olun; zira ben, kıyamet gününde ümmetimin çokluğu ile iftihar edeceğim." (Ahmed bin Hanbel)
İslam dini, evliliği tavsiye etmenin yanı sıra, evlenmeye teşvik edilmesini, özellikle evlenme çağındaki gençlere destek olunmasını öğütlemiştir. Bu destek, anne ve babaların sorumlulukları arasında da sayılmıştır. Bu nedenle, buluğ çağına erişip yeterli olgunluğa ulaşmış gençlerin, evlenme konusunda dinin hükümlerini öğrenmiş olmaları durumunda, genç yaşta evlenip yuva kurmaları tavsiye edilir. Bu şekilde gençliğin zor istek ve arzuları kontrol altına alınabilir, helal yoldan tatmin sağlanabilir.
Batı toplumlarında evlilik kurumunun genellikle otuz yaşın üzerine ertelendiği gözlemlenmektedir. Batı'yı örnek alan toplumlarda gençler, 20 yaş civarında evlenmeyi düşünmemektedirler. Ancak bazı Müslüman gençler, başta maddi zorluklar olmak üzere çeşitli engellerle karşılaşarak genç yaşta evlenmekte zorlanmaktadır. Başlık parası gibi İslam'ın reddettiği uygulamalar, düğün ve eğlence masrafları gibi israf ve lüzumsuz harcamalar da evliliğe ve gençlerin yuva kurmasına engel teşkil etmektedir.
İslam şeriatı, evlenmekten kaçınmayı ve yuva kurma işini zorlaştırmayı büyük bir vebal ve günah olarak değerlendirir. Evliliği öven İslam, bekârlıkta ısrarı kınamakta ve kadın-erkek ilişkilerini meşru olmayan ortamlarda gerçekleştirilmesini büyük bir fitne ve şer olarak görmektedir. Peygamberimiz (s.a.v) gençlere, evliliği külfetinin altından kalkabileceklerse evlenmelerini, aksi takdirde oruç tutarak korunmalarını tavsiye etmiştir.
"Allah'ın emri, Peygamber'in kavli/sünneti" ilkesi çerçevesinde, evlilik, nişan ve düğün törenleri ile yuva kurma süreçlerinde Allah'ın emrine ve Peygamberin sünnetine uygun bir şekilde hareket edilmelidir. Bu, Müslümanların hayatlarını düzenlerken rehber alacakları temel prensiplerden biridir.
Nikâhın bir ibadet olduğu vurgulanarak, her ibadetin temel şartının iman olduğu hatırlatılır. Müslümanlar, evlilik konusunda imanlarını ispat etmek durumundadır. Kur'an'da belirtildiği gibi, tertemiz hanımların tertemiz erkeklere, tertemiz erkeklerin de tertemiz hanımlara lâyık olduğu vurgulanır. İman, Müslüman bir evliliğin temelini oluşturmalı, evlenme kararları iman esaslarına uygun olarak alınmalıdır.
Evlilik, fıtratın bir gereği olarak Kur'an'da açıklanır ve evlenmeyen bir erkek veya kadının dini eksik olduğu ifade edilir. Evlenme, insanın hem dinini hem de iffetini koruma görevini yerine getirmesine yardımcı olan önemli bir kurumdur. Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde belli hakları bulunmaktadır.
Peygamberimiz, eşler arasında hoşnutsuzluk olsa bile, Allah'ın bunda birçok hayır takdir edebileceğini hatırlatarak, eşler arasında iyi ilişkilerin sürdürülmesini emretmiştir. İslam, erkeklere birden fazla kadınla evlenme izni verir, ancak bu izin adalet şartına bağlanmıştır. Erkeklerin birden fazla eşle evlenmesi, özel durumlar ve adaletin sağlanması koşulları altında geçerlidir.
Evliliğin bir ibadet olarak görülmesi, Allah'ın rızası için yapılan bir eylem olarak kabul edilmesi gerektiğine vurgu yapılır. Evlenmenin amacı, takva sahibi olmak ve Allah'a yaklaşmaktır. Bu nedenle, evlilik namaz gibi bir ibadettir ve takva üst düzeyde bir Allah bilinci ve duyarlılığı gerektirir.
Aile hayatının doğru kurulması için doğru eş seçiminin önemi vurgulanır. Peygamberimizin öğütleri doğrultusunda, ahlak güzelliği ve dindarlık, zenginlik, asalet ve güzellikten önce değerlendirilmelidir. Eşler arasında merhamet, sevgi ve saygı gibi temel değerlere uygun davranışlar sergilenmeli, birbirine razı olma ön planda tutulmalıdır.
Toplumda yaygınlaşan yanlış uygulamaların evlilik üzerindeki olumsuz etkileri ele alınarak, bu duruma karşı farkındalık oluşturulması gerektiği vurgulanır. İnsanların isteklerinin artması ve toplumdaki yıkım projelerinin aile kurumunu nasıl etkilediği üzerinde düşünülmesi gerektiği belirtilir.
Sonuç olarak, evlilik Allah'ın sünnetidir ve Müslümanlar için önemli bir ibadettir. Evlenmek, dini sorumlulukları yerine getirme ve takva sahibi olma amacını taşımalıdır. Doğru eş seçimi, evlilik sürecinde takva esaslarına uygun davranışlar sergileme, merhamet, sevgi ve saygı gibi değerleri ön planda tutma evliliğin başarısını sağlar. Ayrıca, toplumda evlilik kurumunu olumsuz etkileyen uygulamalara karşı bilinçli bir duruş sergilemek önemlidir.
Mehmet Göktaş hoca, evlilik konusunda gençlere ve ailelere önemli tavsiyelerde bulunmuş. Öncelikle, evlenme yaşına gelmiş gençlere evlenmeleri çağrısında bulunarak, onlara önlerine çıkarılmış olan uyduruk kuralları göz ardı etmelerini ve evlilik için belirli şartları beklememelerini önermiş. Evlilik için ideal şartları beklemek yerine, risk alabilme ve girişken olabilme önerisinde bulunmuş.
Ayrıca, garanticilerin, risk alamayanların baştan kaybetmiş olduğuna dikkat çekmiş. Bu durumda gençleri, evlenmeye engel olabilecek maddi, mesleki veya başka şartları kendilerine bahane etmemeleri, cesaretli bir şekilde evlilik kararı almaları konusunda teşvik etmiş.
Gençlere yönelik bu çağrının yanı sıra, ailelere de evlenmek isteyen gençlere destek olma çağrısında bulunmuş. Ailelerin, çocuklarının evlenme isteğine karşı açık fikirli olmalarını ve bu süreçte kolaylıklar sağlamalarını önermiş. Ailelerin, gençlerin evlenme kararlarına engel olacak gereksiz beklentilerden kaçınmaları gerektiğini vurgulamış.
Sonuç olarak, evlilik konusundaki tavsiyelerde Mehmet Göktaş hoca, gençlerin ve ailelerin daha cesur ve açık fikirli olmalarını, gereksiz beklentilerden uzak durmalarını ve evlenme konusunda kolaylıklar sağlamalarını öneriyor. Evliliğin, özel şartları beklemekten çok, doğru zamanda, doğru kişiyle, gerekli fedakarlıkları yaparak başarılı bir şekilde kurulabilecek bir birliktelik olduğunu ifade ediyor.
Peki, bunlar zorunlu değil mi hocam?
Kim diyor, nerede yazıyor illa ki böyle olacak diye? Kim koymuş bu kuralları? Gençlere sesleniyorum, gelin Allah için bu kuralları yıkın. Sizleri öğrencilik yıllarında evlenmeye çağırıyorum, üniversitedeyken, okulu bitirmeden evlenmeye çağırıyorum. Askerlik meselesini hiç beklemeden evlenmenizi tavsiye ediyorum. Özellikle işe girmeden evlenmeye çağırıyorum. Bu son mesele, yani işe girmeden evlenmek biraz riskli değil mi hocam? diyenler oluyor. Ben de zaten gençleri risk almaya çağırıyorum. Bu kesinlikle bir maceraperestlik olarak algılanmamalıdır. Ciddi bir işe girmeden önce evlenme konusunda ısrar ediyorum. Siz o zaman göreceksiniz, o zaman anlayacaksınız Allah Teala’nın Rezzak sıfatının ne olduğunu. Rızık kapılarının birbiri ardınca açılışını seyredeceksiniz. Garanticiler, risk alamayanlar kesinlikle baştan kaybetmişlerdir.
Hem erkekler için, hem bayanlar için, eş seçiminde nelere dikkat edilmelidir?
Ömrünüzün bundan sonrasını birlikte geçireceğiniz, çocuklarınızın annesi, yavrularınızın babası olacak, sizin soyunuzu yeryüzünde sürdürüp gidecek birini seçiyorsunuz? Ne kadar dikkatli olmanız gerektiği anlaşılmış olmalı.
İki iş ortağından birisi diğerine dert yanıyordu, ortağından gizleyemez boyutlara gelen aile problemini ona da açmak zorunda kalmıştı:
Bizzat tanışarak, birbirimizi severek evlenmemize rağmen şu halimize bak, mutluluk adına hiçbir şeyimiz kalmadı. Hâlbuki sizler körü körüne, birbirinizi hiç görmeden evleniyorsunuz, fakat maşallah hiçbir probleminiz yok…
Ortağı dayanamadı ve konuştu:
Bak kardeşim! Bunu ilk defa söylüyorum sana. Benimle ortaklık yapmak için beni kimlerden soruşturduğunu, kaç kişiye gidip benim hakkımda bilgi aldığını, kimlere telefon açıp beni dürüst olup olmadığımı öğrendikten sonra ortak olduğunu hatırlıyor musun? Peki, bu eşinle evlenirken kaç kişiye sordun? Hiç kimseye sormadın. Sokakta karşılaştın ve evlendin…
Sözü uzatmayalım, her şeyde göze inanılır, fakat eş seçiminde kulağa inanılmalıdır. Elbiselerinin en güzelini seçerek senin karşına çıkan, kelimelerinin ve tavırlarının en iyisini sunarak karşına çıkan birisine inanmak yerine, onu yıllardır yakinen bilen komşusuna sorarak tanımalısın sana eş olacak kişiyi.
İyi Bir Eş İçin Çokça Dua Edin
Eş seçimi esnasında nelere dikkat etmeliyiz hocam?
Eş seçimi denilince Müslümanların aklına, hemen değişmez kural olan o meşhur hadisi şerif gelir: Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz buyurmuşlardır ki: “Bir bayan şu dört özelliğinden birisi için nikah edilir: Güzelliği için, malının çokluğu için, soyu için ve dini için. Siz, dini güzel olanını (takva sahibi olanını) tercih edin” (Müttefekunaleyh) Zaten Müslümanlar olarak biz bu konuyu tartışmıyoruz. Fakat buna rağmen birtakım yanılmalar veya kendi kendimizi aldattığımız olur. Güzelliği, zenginliği ve sülalesi bizim için daha cazip gelir, bizi aldatır, biz de kendimizi şöyle kandırırız: “Allah’ın izniyle evlendikten sonra ben onun takvasını, dinini tamamlarım, geliştiririm, İslami kültürünü, bilgisini artırırım…” Fakat hiç de öyle beklediğimiz gibi olmaz, bazı istisnalar hariç.
Eş seçiminde gözetmemiz gereken en önemli kural nedir biliyor musunuz? Dua, dua, dua.
Bu işin ciddiyetini baştan kavrayarak bize hayırlı bir eş nasip etmesi için durmadan Allah Teala’ya yalvarmalıyız, dua etmeliyiz. Bu işi Rabbimize havale etmeliyiz. Sonra duamızda samimi ve ısrarlı olmalıyız.
İman ve İrade Zaaflığı Boşanmaları Arttırıyor
Hocam, biraz da boşanmalara değinelim. İstatistiklerden öğreniyoruz ki, gün geçtikte boşananların sayıları artıyor. Sizce bu boşanmaların sebebi nedir, nasıl önlenebilir?
Toplum içerisinde normal bir seyirde gidiyorsa, aslında boşanmalar bazılarımızın zannettiği gibi korkulacak olaylar değildir. “Yuvaların yıkılması, ocakların sönmesi…” gibi benzetmelere katılmıyorum. Yanlış bir evlilik yapılmışsa veya evlendikten sonra eşlerden biri yanlış yapmaya başlamış ve bu yanlışı bırakmıyorsa, hiç kimse bunu ömür boyu çekmek zorunda değildir. Bu konuda Müslümanlara, özellikle Müslüman camialara büyük görevler düşmektedir. İnsanların evlenmelerine vesile oldukları kadar, yeri geldiğinde çarpık evliliklerin, dengesiz ve zulüm üzere sürüp giden evliliklerin son bulmasını sağlamalıdırlar. Daha sonra mağdur olan tarafa, özellikle bayanlara maddi açıdan destek olmalıdırlar. Ben şahsen bekârları evliliğe teşvik ettiğim gibi, aynı şekilde nice bayanlara ve bazen de erkeklere boşanmalarını tavsiye etmişim, yaptığımdan hiç de pişmanlık duymamışımdır.
Fakat sizin sorunuzdaki boşanmalarda görülen patlamalar gerçekten büyük bir problemdir ve apayrı bir olaydır. Eften püften sebeplerle yuvaların yıkılmasıdır. Zamanımızdaki boşanma furyasının sebepleri üzerinde iyice durulmalıdır, ezbere konuşmamız iyi bir şey olmaz. Fakat bizzat şahit olduğumuz boşanmaları göz önünde bulundurarak şunları söyleyebiliriz: Maneviyatsızlık, iman ve irade zaafından dolayı şahsiyet zayıflığı söz konusudur. Eşler birbirlerine çabuk parlıyorlar, birbirlerine tahammül edemiyorlar, sabır ve metanetten yoksunlar. Kendilerini birbirlerinin yerine koyarak düşünemiyorlar. Problemler ortaya çıktığında, geçimsizlik baş gösterdiğinde akil insanlar devreye sokulmuyor, yaşlı ve olgun çevre devreye girmiyor veya buna imkân tanınmıyor. Boşanmalarda en çok rol oynayan sebeplerin başında, maddi yönden doyumsuzluk, tatminsizlik ve gösterişe düşkünlük gelmektedir. Bu sadece evlilik hayatındaki problem değil, insanoğlunun hayatının bütünündeki en büyük problemdir. Zaten bunu halledemeyenler sadece evlilik hayatını kaybetme durumuyla değil, dünyasını ve ahretini tamamen kaybetmekle karşı karşıyadırlar.
Boşanma konusunu bir tarafa bırakıp biz yine evliliğe, evliliğin güzelliklerine dönelim. Her şeye rağmen evlilik çok mükemmel bir güzelliktir ve Allah’ın insanoğluna sunduğu bir lütuf ve ihsandır. Onun için biz gençleri erkence evlenmeye çağırıyoruz. Erken dedikse günümüzdeki uygulamalara bakarak erken diyoruz, yoksa normal vaktini kastediyoruz.
Evet, sevgili bekâr gençler, sizi evlenmeye davet ediyoruz!
Hemen, şimdi!
İslam'a göre nikah ve aile müessesesi, nesil yetiştirmek, evlat terbiyesi, neslin muhafazası ve insanlık haysiyetinin korunması bakımından son derece lüzumlu ve vazgeçilmez bir değerdir. İslam, bu değere büyük bir önem vermiş, çürük ve sefil ilişkileri reddetmiş ve haram kılmıştır. Zina fiilini en ağır şekilde yasaklamış, bu çirkin durumu nikahın zarafet ve meşruiyetine saldırı olarak görmüştür.
Evlilik, hem bedensel bir ihtiyaç hem de manevi gelişimin temel bir zemini olarak kabul edilir. Bu müessesenin, nefsanî arzuları meşru ölçü ve hedeflerle idealize ederek hayırlı nesillerin yetişmesine vesile olduğuna inanılır.
Evlilikle ilgili bazı ayetler şunlardır:
"İman etmedikçe putperest kadınlarla evlenmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kadından, imanlı bir cariye kesinlikle daha iyidir. İman etmedikçe putperest erkekleri de (kızlarınızla) evlendirmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kişiden inanmış bir köle kesinlikle daha iyidir. Onlar (müşrikler) cehenneme çağırır. Allah ise, izni (ve yardımı) ile cennete ve mağfirete çağırır. Allah, düşünüp anlasınlar diye âyetlerini insanlara açıklar." (Bakara 221)
"(Harp esiri olarak) sahip olduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlar da size haram kılındı. Allah'ın size emri budur. Bunlardan başkasını, namuslu olmak ve zina etmemek üzere mallarınızla (mehirlerini vererek) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan faydalanmanıza karşılık kararlaştırılmış olan mehirlerini verin. Mehir kesiminden sonra (bir miktar indirim için) karşılıklı anlaşmanızda size günah yoktur. Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir." (Nisâ 24)
"Senden kadınlar hakkında fetva istiyorlar. De ki, onlara ait hükmü size Allah açıklıyor: Kitap'ta, kendileri için yazılmışı (mirası) vermeyip nikâhlamak istediğiniz yetim kadınlar, çaresiz çocuklar ve yetimlere karşı âdil davranmanız hakkında size okunan âyetler (Allah'ın hükmünü apaçık ortaya koymaktadır). Hayırdan ne yaparsanız şüphesiz Allah onu bilmektedir." (Nisâ 127)
"Bugün size temiz ve iyi şeyler helâl kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin (yahudi, hıristiyan vb. nin) yiyeceği size helâldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir. Mümin kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz şartıyla, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir. Kim (İslâmî hükümlere) inanmayı kabul etmezse onun ameli boşa gitmiştir. O, ahirette de ziyana uğrayanlardandır." (Mâide 5)
"Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı, eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar yarattı ve sizi temiz gıdalarla rızıklandırdı. Onlar hâla bâtıla inanıp Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?" (Nahl 72)
"Aranızdaki bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir." (Nûr 32)
"Evlenme imkânını bulamayanlar ise, Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köleler ve câriyelerden) mükâtebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir hayır (kabiliyet ve güvenilirlik) görüyorsanız, hemen mükâtebe yapın. Allah'ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen câriyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki zorlanmalarından sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir." (Nûr 33)
Evlilikle ilgili bazı hadisler şunlardır:
"Kim evlenirse imanın yarısını tamamlamış olur; kalan diğer yarısı hakkında ise Allah’tan korksun!" (Heysemî, IV, 252)
"En fazîletli şefaatlerden (teşvik edilen amellerden) biri, evlilik hususunda iki kişiye aracı ve yardımcı olmaktır." (İbn-i Mâce, Nikâh, 49)
"Kadın dört sebepten biri için nikâhlanır: Malı, nesebi, güzelliği ve dindarlığı. Sen dindar olanı seç ki hayır ve bereket göresin!" (Buhârî, Nikâh, 15; Müslim, Radâ, 53)
"Nikâh benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimle amel etmezse, benden değildir. Evleniniz! Zira ben, diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuz ile iftihar edeceğim. Kimin maddî imkânı varsa, hemen evlensin. Kim maddî imkân bulamazsa, nafile oruç tutsun. Çünkü oruç, onun için şehveti kırıcıdır." (İbn-i Mâce, Nikâh, 1/1846)
"Evlenin, çoğalın! Çünkü ben (kıyâmet gününde) diğer ümmetlere karşı sizin (çokluğunuzla) iftihar edeceğim!" (Abdurrezzâk, el-Musannef, VI, 173; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, VII, 131)
"Üç şeyi geciktirmeyin. Vakti gelince namazı, hazır olunca cenâzeyi ve denk birini bulunca bekârı evlendirmeyi." (Tirmizî, Salât, 13/171)
"Ey gençler! Sizden evlenmeye güç yetirenler evlensin." (Buhârî, Nikâh, 3; Müslim, Nikâh, 1)
"Nikâh benim sünnetimdir. Benim sünnetimi uygulamayan benden değildir. Evleniniz. Çünkü ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar ederim." (İbn Mâce, Nikâh, 1)
"Kimin evlenmeye gücü yetiyorsa evlensin. Çünkü evlilik, gözü haramdan alıkoyar ve iffeti en iyi şekilde korur…" (Buhârî, Savm, 10)
"Kadın dört şeyi, yani malı, güzelliği, soy-sopu ve dindeki kemâli için nikâhlanır. Siz dindâr olanını tercih ediniz ki, elleriniz hayır görsün!.." (Buhârî, Nikâh, VI. 123; Müslim, Radâ, 53)
"Nikâhın hayırlısı, külfetsiz olanıdır." (Ebû Dâvud, Nikâh, 32)
"Zenginlerin dâvet edilip fakirlerin çağırılmadığı düğün yemeği ne fena bir yemektir." (Buhârî, Nikâh 72; Müslim, Nikâh 107. Ayrıca bkz. İbn-i Mâce, Nikâh 25)
"Ey insanlar! Kadınların haklarına riâyet ediniz! Onlara şefkat ve sevgi ile muâmele ediniz! Onlar hakkında Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emâneti olarak aldınız; onların nâmuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz!" (Sahîh-i Buhârî Muhtasarı, X. 398)
"Evleniniz, boşanmayınız!.. Zira boşanma dolayısıyla Arş titrer…" (Ali el-Müttakî, IX, 1161/27874)
"Bir kimse geceleyin hanımını uyandırır da beraberce veya her biri kendi başına iki rekat namaz kılarlarsa, Allah’ı çok zikreden erkekler ve Allah’ı çok zikreden kadınlardan yazılırlar." (Ebû Dâvûd, Tatavvû 18, Vitir 13)
"Geceleyin kalkıp namaz kılan, hanımını da kaldıran, kalkmazsa yüzüne su serperek uyandıran kimseye Allah rahmet etsin! Aynı şekilde geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran, uyanmazsa yüzüne su serperek uykusunu kaçıran kadına da Allah rahmet etsin!" (Ebû Dâvûd, Tatavvû 18, Vitir 13)
"Sâliha kadın, kocası yüzüne baktığı zaman onu sevindirir, kocasının meşru isteklerini yerine getirir ve onun olmadığı yerde hem malını, hem de nâmusunu muhafaza eder." (İbn-i Mâce, Nikâh, 5/1857)
"Kocası kendisinden râzı olarak vefat eden kadın, cennete gider." (Tirmizî, Radâ, 10; Ayrıca bkz. İbn-i Mâce, Nikâh, 4)
"Mü’min, Allah’a takvâdan sonra en ziyâde sâliha bir eşten hayır görür. Böylesi bir kadına emretse itaat eder. Ona baksa sevinç duyar, bir şeyi yapıp yapmaması hususunda yemin etse, kadın bunu yerine getirerek onu yeminden kurtarır, kadınından ayrılıp uzak bir yere gitse, kadın hem kendi nâmusunu korur hem de kocasının malı hususunda hayırlı ve dürüst olur." (İbn-i Mâce, Nikâh, 5/1857)