Namazın Kur’ân-ı Kerîm'de Cenâb-ı Hakk’ın beyan buyurduğu emirler “Namaz kılın!” şeklinde değil; “Namazı dosdoğru kılın!” şeklindedir.
Çünkü dosdoğru kılınan namaz, mü’mini nefsânî temâyüllerin girdabına düşmekten kurtaran, vecd hâlini yaşatan, çok fazîletli bir ibadettir.
Âyet-i kerîmede buyrulur:
“…Namazı da dosdoğru kıl! Gerçekten namaz, fahşâdan (yani çirkinlik, edepsizlik, fuhşiyyat) ve münkerden (yani aklın ve dînin beğenmeyeceği uygunsuzluk ve günahlardan) men eder…” (el-Ankebût, 45)
Namazın kötülüklerden alıkoyması, hem namazdan evvel, hem namaz esnâsında, hem de namazdan sonrasını ihtivâ eder. Eğer namaz kılan kimsede böyle bir muhafaza görülmüyorsa, o gerçek mânâda musallî değildir. Böylelerinin namazları hakkında Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurur:
“Kim bir namaz kılar da, o namaz kendisini açık ve gizli kötülüklerden alıkoymazsa, ancak Allâh’a karşı uzaklığını artırmış olur.” (Taberânî, el-Muʻcemu’l-Kebîr, XI, 54)
Bu sebeple namazda dikkat edilmesi gereken en ehemmiyetli husus, hiç şüphesiz huşû hâlidir.