Suriye'nin modern tarihini derinden etkileyen Hama Katliamı, 2-28 Şubat 1982 tarihleri arasında gerçekleşti. Suudi Arabistan sınırındaki Hacce kentinin bombalanmasıyla başlayan saldırılarda, ABD ve İngiltere'nin müdahalesine dair haberler de gündeme gelmişti. Hama Katliamı, Baas rejiminin Şiî, Alevî, Hristiyan ve Dürzî azınlıklar ile Sünnî çoğunluğu arasındaki gerilimi tırmandırdı.
Baas Partisi'nin 1963'teki darbesi ve Hâfız Esed'in 1970'te iktidara gelmesiyle başlayan dönem, sürekli iç karışıklıklar ve askerî darbelerle şekillendi. Suriye'nin farklı dini ve etnik gruplara ev sahipliği yapması, çatışmalara ve çelişkilere zemin hazırladı. Katliamın gerçekleştiği Hama, bu gerilimin zirvesini yaşadı.
Hâfız Esed'in yönetimindeki Baas rejimi, Nusayrî mezhebinin liderliğinde Sünnî çoğunluğa hükmetmenin zorluklarıyla karşılaştı. Hâfız Esed, Sünnî muhalefeti bastırmak ve güçlenmek için dindarlık gösterilerine yönelik stratejisini benimsedi. Özellikle Şâfiî mezhebinin otoriteleri Saîd Ramazan el-Bûtî ve Ahmed Keftârû'nun desteğiyle dindar kimliğini pekiştirdi.
Suriye İhvânı'nın örgütlü muhalefeti, Baas rejimiyle çatışmalara neden oldu. 1980'de Irak'ın İran'a saldırması sırasında Esed, İran'ın yanında yer alarak Arap dünyasının çoğunluğuna karşı Farsları destekledi. Bu tercih, Hama Katliamı'nda muhaliflerin ezilmesine ve Suriye'nin Sünnî muarızlardan kurtulmasına olanak tanıdı.
Hama Kuşatması, Baas rejimi tarafından 1982'de uygulanan vahşi bir operasyondu. 16 Haziran 1979'da Halep Topçu Okulu'na düzenlenen saldırı ve ardından gelen tutuklamalar, İhvân üyelerine yönelik şiddetin artmasına neden oldu. 2 Şubat 1982'de başlayan kuşatma, Hâfız Esed'in kardeşi Rifat Esed'in liderliğinde Suriye ordusu tarafından yürütüldü. Şehir tarihî kısmını tamamen kaybederken, en az 30 bin kişi katledildi.
Hama Katliamı, Suriye'nin tarihinde önemli bir dönemeç olmanın yanı sıra, İran-Irak Savaşı dönemindeki bölgesel çatışmaların etkilerini de yansıttı. İran'ın Suriye'yi desteklemesi, Hama Katliamı'ndan sonra İran-Suriye ilişkilerinin daha da güçlenmesine yol açtı. Bu tercih, 2011'den sonra Suriye'deki iç savaş sırasında benzer katliamların İran'ın desteğiyle gerçekleşmesine zemin hazırladı.