1994 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 17 Haziran 'Dünya Çölleşme ve Kuraklık Günü' ilan edildi.
Birleşmiş Milletler (BM), 2 yıl önce dünya liderlerine 'son uyarı' niteliğinde bir rapor yayımladı. Ülkelerin iklim taahhütlerinin yeterli olmadığı belirtilen raporda, yüzyılın ortalarından itibaren küresel sıcaklıkların en az 2,7 derece artabileceği uyarısı yapıldı. Ayrıca, gelecek 10 yıl boyunca aşırı iklim olaylarının neden olacağı felaketlerin art arda geleceği belirtildi.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Faruk Kaya sera gazı salınımının artmasının iklim değişikliği açısından büyük problemlere yol açtığını, ülkelerin ve bireylerin tedbirler alması gerektiğini kaydetti.
Kişilerin yaşam tarzlarında değişikliklere yol açması gerektiğini hatırlatan Kaya, yaşam tarzlarında yapılacak değişikliklerin iklim değişikliği anlamında olumlu gelişmeleri beraberine getireceğini söyledi.
Sözlerine, 'İklimle ilgili son yıllarda çok ciddi değişikler meydana gelmektedir. İklim değişikliğinden bahsedebilmemiz için uzun süreli verileri kullanıyoruz ama alanda gördüğümüz küresel ısınmanın etkisi yadsınamaz bir gerçek.' ifadeleri ile başlayan Kaya, 'Özellikle sanayi devriminin başlaması ile birlikte sera gazı salınımının artması iklimde ciddi bir ısınmasının meydana geldiğini görüyoruz. Öncelikle bu alanda çalışan bilim insanları dünyadaki sıcaklık artışının 1,5 dereceye kadar artmasının normal olduğunu, önceleri 2 derece olduğunu daha sonra 1,5 derece artmasının normal olduğunu söylediler. Ancak bu şekilde devam ederse 1,5 derecenin de aşılacağı ifade edilmektedir.' şeklinde konuştu.
'… sıcaklığın artması da buzulların erimesini beraberinde getiriyor'
Şimdilik kuraklık endişesinin olmadığını, bunun olmayacağı anlamına gelmediğini belirten Kaya sözlerini şöyle sürdürdü:
'Sera gazı salınımının artması ile birlikte dünya genelinde bir bozulma meydana geldi, işte buzulların erimesi. İşin doğrusu kainatta bir denge var, kainatın yaratılışında bir denge var, iklim unsuru da bu denge üzerine kurulmuş. Sera gazı aslında olması gereken bir şey, sera gazı olmasa yeryüzündeki sıcaklıklar belki eksi 18 dereceye kadar düşer, sera gazı aslında bunu dengeliyor ama bunun oranı arttığı zaman sıcaklığı beraberinde artırıyor, sıcaklığın artması da buzulların erimesini beraberinde getiriyor. Deniz seviyesinin yükselmesi, kuraklığın zaman zaman oluşması işte görüyoruz. 2022 yılında Türkiye için ciddi kuraklık uyarıları verildi, barajlarımızın çoğu su miktarı azalmaya başladı. Türkiye açısından karasal iklimin görüldüğü yerlerde Ağrı-Erzurum ve bu çevrelerde ciddi kar yağışları görülürdü. 2022 ve 2023 yıllarında ciddi yağışlar görülmedi. Kar yağışı ve karın yerde kalma süresi az oldu. Bu bir kuraklık endişenin olabileceğini 2022'deki kuraklık 2023 yılında da yaşanabilir endişesi ortaya koydu. Ancak 2023'ün Şubat ayından itibaren bu şekildeki yağışların başladığını ve özellikle Haziran ayının ortalarında olmamıza rağmen hala ciddi yağışların olduğu görülmekte. Barajların su seviyesi artmaya başladı, bu yıl yağışlardan dolayı bir kuraklık riski söz konusu değil ama bu olmayacağı anlamına gelmez.'
Prof. Dr. Faruk Kaya
'… dünyada yaklaşık 8 milyar insan var her insanında yaşam tarzını değiştirmesi gerekiyor'
Faruk Kaya, 'Çok kısa sürelerde değişimler meydana gelebiliyor işte geçen yıl bunu yaşadık. 2022 yılı kurak iken 2023'ün ilk 5 ayında ciddi bir yağış gördük. Tabi bu yağışlar uygun miktarda yağdığı zaman, toprakta sele dönüşmediği zaman toprak için, tarım için, hayvancılık için verimli olur. Ancak ani yağışlar sel tehlikesini meydana getirmekte. İşte yakın zamanda Ankara, Mersin, Samsun illerinde ciddi sel tehlikeleri meydana geldi buda beraberinde can ve mal kayıplarına yol açabiliyor. Dolayasıyla hem ülkelerin hem de kişilerin ciddi tedbirler alması gerekiyor. Artık bizim gerçekten bunu kendimize hayat tarzı yapmamız gerekiyor. Dünyada bugün sera gazı salınımını yapan ülkelerin başında Amerika Birleşik Devletleri ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi büyük devletler geliyor. Ebetteki bunların tedbirleri alması gerekiyor. Bununla birlikte dünyada yaklaşık 8 milyar insan var her insanında yaşam tarzını değiştirmesi gerekiyor ve yaşam tarzımızda da özellikle beslenme alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerekiyor. Mesela hayvansal ürünleri ne kadar çok tüketirsek o hayvansal ürünlerin üretimi ciddi sera gazı salınımlarına yol açıyor. Yani siz ne kadar çok et tüketirseniz et üretiminin artmasına yönelik bir sanayinin oluşmasına yol açıyorsunuz ve bu sanayinin oluşması da sera gazı salınımını artırıyor. Doğal ürünlerle beslenme, suyu dikkatli bir şekilde kullanma. Bütün bunlar yaşam tarzımızı değiştirerek kişisel olarak da bireysel olarak da çeşitli tedbirler almamız gerekiyor. Ve bu tedbirleri almamız kuraklık riskini azaltacaktır.' dedi. (İLKHA)