Haber Merkezi- Suriye'deki 61 yıllık Baas rejimi ve Esed ailesinin iktidarının devrilmesinin ardından, rejimin işkence merkezlerinden biri olarak bilinen hapishanelerdeki vahşet gün yüzüne çıktı. 2011’de başlayan iç savaşla birlikte, Esed rejimi tarafından alıkonulan binlerce kişi, Suriye’nin cezaevlerinde sistematik şekilde işkenceye uğrayarak öldürüldü. Ancak, bu işkenceleri belgeleyen çok önemli bir kaynak, "Sezar" kod adlı eski rejim askerinin çektiği fotoğraflar oldu.
Sezar, 2011 ile 2013 yılları arasında, Suriye'nin hapishanelerinde işkence görerek öldürülen tutsakların cesetlerini fotoğrafladı. Bu fotoğraflar, 55 binin üzerinde cesedi içeriyor ve işkencenin boyutlarını gözler önüne seriyor. Cesetlerdeki yaralar, gözlerinin çıkarılması, kafaların ezilmesi, vücutta kesikler ve açlık ile hastalık izleri, Suriye'deki rejimin vahşetinin kanıtı olarak büyük bir öneme sahiptir. Sezar, bu fotoğrafları dünya kamuoyuna sunarak, rejimin işlediği suçları ifşa etti.
Stephen Rapp’ın Açıklamaları
Esed rejiminin işlediği suçları belgelendiren "Sezar Dosyası", hukuki süreçlerde sorumluların hesap vermesinin önünü açıyor. ABD'nin eski savaş suçları ve uluslararası ceza adaletinden sorumlu büyükelçisi Stephen Rapp, Sezar'ın belgelerinin önemine dikkat çekerek, bu fotoğrafların sorumluların yargılanmasında kritik rol oynayacağını belirtti. Rapp, Sezar'ın fotoğraflarıyla Suriye hükümetinin işlediği savaş suçlarının kanıtlandığını ve bu kanıtların hukuki süreçlere büyük katkı sunduğunu vurguladı.
Rapp, Sezar’ın ne kadar etkili bir tanık olduğuna değinerek, "Sezar, korkusuzca fotoğraflarını paylaştı. Ancak, bazı endişeleri ve korkuları vardı" dedi. Rapp, Sezar’ın fotoğrafları çekmesinin ardından ailesiyle birlikte Suriye'den kaçmayı başardığını ve bu süreçte Türkiye'de tanıştıklarını ifade etti.
Sezar’ın Fotoğraflarının Etkisi ve Uluslararası Tepkiler
Ancak, Sezar’ın bu cesur adımına dünya kamuoyunun verdiği tepki oldukça sınırlıydı. Rapp, “Sezar'ın fotoğrafları tüm dünyada büyük yankı uyandırmalıydı ama bu kanıtlar yeterince dikkate alınmadı” diyerek, uluslararası toplumun bu vahşet karşısında daha fazla adım atması gerektiğini belirtti. Rusya ve Çin’in, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde bu tür soruşturmaları engellemek için veto haklarını kullandığını hatırlatarak, uluslararası camianın daha fazla baskı kurması gerektiğini vurguladı.
Rapp, Sezar’ın fotoğraflarının orijinalliğinin doğrulandığını ve bu fotoğrafların, suçların sorumlularının adalet önüne çıkarılması için önemli bir fırsat sunduğunu ifade etti. Ancak, yargı süreçlerinde bazen zorluklarla karşılaşıldığını belirterek, "Eninde sonunda sorumlular hesap verecek" dedi.
Gelecekteki Hukuki Süreçler
Rapp, Suriye'deki adalet süreçlerinin şeffaf olmasını ve geçici yönetimin bir adalet planı önermesini ümit ettiğini belirtti. Gelecekte, Suriye halkının bu süreçleri kendi iradeleriyle yönetmeleri gerektiğini ve işkencelerin faillerinin yargılanması gerektiğini söyledi. Suriye halkı, devrik rejim ve Esed yönetimi altında uğradıkları zulme karşı haklarını savunabilmek için adaletin sağlanmasında önemli bir rol oynayacak.