Yaşam

Sabîha Ateş Alpat: Müslüman Kadının Davası

Bugün, yaşam tarzını İslam olarak seçmiş, Allah'ı tercih etmiş ve tevhidi inançları benimsemiş bir kadının dikkat çeken davasından bahsedeceğiz.

Abone Ol

Görsel Haber - Bu kadın, Allah'a olan bağlılığıyla dilinden, zihninden ve anlayışından açığa çıkıyor. Allah'ın yönlendirdiği şekilde anlamamıza vesile olsun. Bizi razı olduğumuz bir yaşam tarzında yaşatmayı ve razı olduğu şekilde ölmeyi lütfetsin.

Ancak bu, bir gayret gerektirir. Bu gayret, saf bir duruş belirlemeyi, İslam'ı savunmayı ve Allah'ın rızasını gözetmeyi içerir. Kim olduğunuz, hangi kimliği taşıdığınızdır. Bu, sadece "Kimin oğlusun?" gibi sıradan bir soru değildir. Bu, insanı tanımanın bir amacıdır.

Sabîha Ateş Alpat, bu düşünceleriyle bir araya geldiği insanları selamlarken, Müslüman kadının özel bir davasına dikkat çekiyor. Bu davet, Allah'ın lütfuyla Müslüman kadının davasını, tevhidi kitabını tahlil etmek için yapılmıştır.

Sabîha, öncelikle Müslüman kadının kim olduğunu hatırlatıyor. Ona dair konuşmadan önce, Müslüman genç kız veya genç erkeğin, yani Müslümanlığı yaşayan herkesin bu ifadelerden etkilendiğini belirtiyor. Ancak bu konuşmada, Müslüman kadın üzerinden sohbet edildiği için vurgu bu noktaya yapılıyor.

Dünya genelinde Müslüman sayısının arttığını ancak bu artışın içinde, içsel bir sorun, bir eksiklik olduğunu belirtiyor. Müslümanları sokakta gördüğümüzde artık modernizmin ve feminizmin etkisi altında olduklarını söylüyor. Bu durum, Müslüman kadını feminist ve modernist arasında ayırt etmeyi zorlaştırıyor.

Sabîha, konuşmasında özeleştiri yaparak sözlerinin bazılarının bir kısmının acı verici olabileceğini belirtiyor. Ancak muhatabının doğrudan kendisi olmadığını, muhatabının içinde Müslüman kadın olduğunu vurguluyor. Konuştuğu konu içinde kendisinin de yer aldığını söylüyor.

Son olarak, Rabbimiz'in Ahsa Suresi'nde özel bir tarifle ifade ettiği gibi, Müslüman kadının sıradan bir kadın olmadığını, özel ve Allah'a hizmet etmeye adanmış bir varlık olduğunu hatırlatıyor.