Faydalı Bilgiler

ŞÜKÜR'ÜN ÜÇ ÇEŞİDİ!

Şükür, verilen herhangi bir nimetten dolayı, bu nimeti verene karşı söz, fiil veya kalp ile gösterilen saygı ve minnettârlıktır.

Abone Ol

ŞÜKÜR ÇEŞİTLERİ

Şükür üç çeşittir:

- Söz ile şükür; nimet vereni zikretmek, O’nu övmek ve bu husûsta lisan ile yapılabilecek şeyleri yerine getirmektir.

- Fiilî şükür; vücûdun âzâlarını ve diğer nimetleri Allah’ın rızâsı istikâmetinde kullanmaktır. Diğer bir ifade ile herkesin imkân ve konumuna göre, Allah’ın kullarını koruyup kollaması, varlığından ihtiyaç sâhiplerini hissedâr kılmasıdır.

- Kalp ile şükür; nimeti vereni tanımak ve O’nu tasdik etmektir.

ŞÜKÜR NE DEMEKTİR?

Cüneyd-i Bağdadî yedi yaşında iken dayısı Seriyy-i Sakatî onu hacca götürür. Harem içinde gerçekleşen irfan sohbetlerinden birinde şükür hakkında konuşulur. Oradaki âriflerin her biri kendi değerlendirmelerini yaptıktan sonra, Seriyy-i Sakatî Cüneyd’e dönerek onun da konuşmasını ister. Cüneyd bir müddet düşündükten sonra şu muhteşem cevâbı verir:

– Şükür, Allah Teâlâ’nın lûtfettiği nimetle O’na âsî olmamak ve o nimeti ma’siyete sermaye eylememektir. (Attar, s. 318)

Yakînin kemâle erip devamlılık kazandığı kalpte pek çok güzel hâl tecellî eder. Şükür de bu hâlin tabiî bir netîcesidir. Şükür mertebesine erişen insan, açık ve gizli her türlü nimetin Allah’tan geldiğini görür, Rabbi’ne muhabbeti artar ve O’na şükretmekten âciz olduğunu idrak eder.

İyiliğin kıymetini bilmek, onu yapana karşı teşekkür hissi duymak ve nimeti hatırlayıp sâhibini övmek, şükürden kaynaklanan güzel davranışlardır. Türkçemizde kullanılan teşekkür ve şükrân kelimeleri de şükür ile aynı mânâdadır.

ŞÜKRETMEK İLE İLGİLİ AYETLER

Bakara Suresi, 52. ayet: "Bundan sonra, (artık) şükredesiniz diye sizi bağışladık."

Bakara Suresi, 56. ayet: "Sonra şükredesiniz diye, sizi ölümünüzden sonra dirilttik."

Bakara Suresi, 152. ayet: "Öyleyse (yalnızca) Beni anın, Ben de sizi anayım; ve (yalnızca) Bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin."

Bakara Suresi, 158. ayet: "Şüphesiz, 'Safa' ile 'Merve' Allah'ın işaretlerindendir. Böylece kim Evi (Ka'be'yi) hacceder veya umre yaparsa, artık bu ikisini tavaf etmesinde kendisi için bir sakınca yoktur. Kim de gönülden bir hayır yaparsa (karşılığını alır). Şüphesiz Allah, şükrün karşılığını verendir, bilendir."

Bakara Suresi, 172. ayet: "Ey iman edenler size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca O'na kulluk ediyorsanız, (yine yalnızca) Allah'a şükredin."

Bakara Suresi, 185. ayet: "Ramazan ayı... İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kur'an onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola (hidayete) ulaştırmasına karşılık Allah'ı büyük tanımanız içindir. Umulur ki şükredersiniz."

Bakara Suresi, 243. ayet: "Binlerce kişinin ölüm korkusuyla yurtlarından çıktıklarını görmedin mi? Allah onlara: "Ölün" dedi, sonra da onları diriltti. Şüphesiz Allah, insanlara karşı fazl sahibidir. Ancak, insanların çoğunluğu şükretmez."

Al-i İmran Suresi, 123. ayet: "Andolsun, siz güçsüz iken Allah size Bedir'de yardımıyla zafer verdi. Şu halde Allah'tan sakının, O'na şükredebilesiniz."

Al-i İmran Suresi, 144. ayet: "Muhammed, yalnızca bir elçidir. Ondan önce nice elçiler gelip-geçmiştir. Şimdi O ölürse ya da öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? İki topuğu üzerinde gerisin geri dönen kimse, Allah'a kesinlikle zarar veremez. Allah, şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir."

Al-i İmran Suresi, 145. ayet: "Allah'ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır. Kim dünyanın yararını (sevabını) isterse ona ondan veririz, kim ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Biz şükredenleri pek yakında ödüllendireceğiz."

Nisa Suresi, 147. ayet: "Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah azabınızla ne yapsın? Allah şükrün karşılığını verendir, bilendir."

Maide Suresi, 6. ayet: "Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz."