"Allah katında makbul olan tövbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra da çok geçmeden tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah bunların tövbelerini kabul buyurur. Allah hakkıyla bilendir, hikmet sahibidir." (Nisa, 4:17)


Aziz Müminler!

Bir miladi yılın arefesindeyiz. Yılın ilk günü, rahmet ve mağfiret iklimi olan üç ayların da başlangıcıdır. Önümüzdeki perşembe akşamı ise Regâib Gecesi'ni idrak edeceğiz inşallah. Bu mübarek günleri bizlere bir kez daha ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamd ve sena, O’nun rahmet elçisi Hazreti Muhammed Mustafa’ya salât ve selam olsun. Receb ayımız ve Regâib Gecemiz şimdiden mübarek olsun.


Aziz Müminler,

Ömür sermayemiz hızla tükeniyor. Geçen her dakika, bizi bir adım daha ölüme yaklaştırıyor. Hal böyleyken zaman zaman kulluk ahdimizi unutuyor; Rabbimize, ailemize, çevremize ve insanlığa karşı sorumluluklarımızı ihmal ediyoruz. Bazen de hesap gününü göz ardı ederek hatalar ve yanlışlar ile gönül dünyamızı kirletiyoruz. Oysaki Yüce Rabbimiz, her anın kıymetini bilmeyi, geçmişimizi muhasebe etmeyi ve geleceğimizi hayır üzere planlamayı bizlere tavsiye etmektedir. 'Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın!' (Haşr, 59:18) buyurarak, iman, ibadetler ve güzel ahlakla ebedi âleme hazırlanmayı, hata ve günahlarımıza tövbe etmeyi bizlere emretmektedir.


Kıymetli Müslümanlar,

Peygamber Efendimiz ile ashabı arasındaki manevi bağ (rabıta) Peygamber Efendimiz ile ashabı arasındaki manevi bağ (rabıta)

Yüce Rabbimizin kullarına bahşettiği nimetlerden biri de tövbedir. Tövbe, insanlık tarihiyle başlayan bir ibadettir. Hz. Âdem’den itibaren bütün peygamberler, hem kendileri tövbe etmiş hem de ümmetlerini Allah’a tövbe etmeye çağırmışlardır. Tövbe, pişmanlıktır; öze ve fıtrata dönüş demektir. Kulun Rabbine yönelmesi, O’ndan bağışlanma dilemesidir. Cenâb-ı Hak, "Ey iman edenler! Hepiniz Allah’a tövbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz." (Nur, 24:31) ayet-i kerimesiyle bizleri tövbeye davet etmektedir. Öyleyse geliniz, mübarek üç ayların iklimine girerken bu günleri tövbe ve istiğfarla geçirelim. Bir daha aynı hatalara düşmemeye azmedelim.


Değerli Müminler,

Yüce dinimiz İslam’ın emrettiği kulluk vazifelerimizi aksattıysak, Rabbimize tövbe edelim. Vaktinde eda edemediğimiz ibadetlerimiz olduysa bir an önce tamamlayalım. 'Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et.' (Hicr, 15:99) uyarısını asla unutmayalım.

Söz ve davranışlarımızla ailemizi incittiysek; tertemiz fıtratla yaratılan çocuklarımızı kötülerin insafına terk ettiysek; 'öf!' bile demenin yasak olduğu anne babamıza saygısızlık yaptıysak, Allah’tan bağışlanma dileyelim.

Gıybet, dedikodu ve hakaret gibi kötülüklerle dillerimizi kirlettiysek; kibir, gurur ve haset gibi fenalıklarla kalplerimizi kararttıysak; alkol, kumar, faiz, kul ve kamu hakkı gibi haramları kursağımızdan geçirdiysek; rüşvet, stokçuluk ve karaborsacılık gibi günahlarla haksız kazanç sağladıysak hiç vakit kaybetmeden tövbe edelim.

İster gerçek hayatta, isterse sanal ortamda mahremiyet sınırlarını ihlal ettiysek; yalan ve iftiralar ile insanların onur ve haysiyetine dil uzattıysak, hiç beklemeden Rabbimizden af dileyelim.

Akrabalarımızla sılâ-i rahmi kopardıysak; komşularımıza rahatsızlık verdiysek; yetimlerin ve öksüzlerin hakkına girdiysek; trafikte, iş yerinde, çarşı ve pazarda kötü söz ve kaba güç kullandıysak hemen tövbe edelim.

Hâsılı, üzerimizde hakkı olan herkese haklarını iade edelim, hak sahipleriyle mutlaka helalleşelim ve Allah’tan içtenlikle bağışlanma dileyelim.


Aziz Müslümanlar,

Günahımız ne kadar çok olursa olsun, Rabbimizin rahmeti bütün kâinatı kuşatmıştır. O’nun tövbe kapısı ardına kadar açıktır. Allah Resûlü (s.a.s), 'Âdemoğullarının hepsi hata yapar; hata yapanların en hayırlısı ise hatasına tövbe edendir.' buyurmaktadır. Öyleyse ağızların mühürlenip, ellerin, ayakların ve derilerin yaptıklarını anlatacağı mahşer gününden önce yapıp ettiklerimizin muhasebesini yapalım. Hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekelim. İşlediğimiz bütün hata ve günahlar için Rabbimizden af ve mağfiret dileyelim. Unutmayalım ki, can boğaza geldikten sonra yapılan tövbenin Allah katında hiçbir kıymeti yoktur.


Hutbemi, Nisâ sûresinde yer alan şu ayetin mealiyle bitiriyorum: 'Allah katında makbul olan tövbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra da çok geçmeden tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah bunların tövbelerini kabul buyurur. Allah hakkıyla bilendir, hikmet sahibidir.' (Nisa, 4:17)

Editör: Fatma Zehra