Son yıllarda, toplumumuzda giderek daha fazla görülen kumar alışkanlıkları, sadece bireylerin değil, toplumsal yapının da büyük zararlar görmesine neden olmaktadır.
Son yıllarda, toplumumuzda giderek daha fazla görülen kumar alışkanlıkları, sadece bireylerin değil, toplumsal yapının da büyük zararlar görmesine neden olmaktadır. Özellikle millî piyango tartışmalarının gündemde olduğu şu günlerde, kumarın ve şans oyunlarının aslında ne kadar yıkıcı bir güç olduğunun farkına varmalıyız. Kumar, sadece bir eğlence aracı değil, toplumun ahlaki dokusunu zedeleyen, bireylerin ruhsal ve akıl sağlığını bozan, aile yapısını çökertebilen ciddi bir sorundur.
Bugün, 'konforlu yaşam' iddialarıyla modernleşmeye yönelmiş toplumumuz, eski değerlerden ve inançlardan uzaklaşarak şatafatlı bir hayat tarzını benimsemiştir. Tüketim toplumunun bir parçası haline gelmiş, değerlerimiz ve kutsallarımız, 'çağdaş hurafeler' adı altında yozlaştırılmıştır. Bu noktada, bireylerin hayatına yön veren 'ihtiyaçlar' listesi, aslında onları daha fazla hırsla ve daha büyük bir haz arayışıyla yönlendiren bir tuzağa dönüşmüştür.
İslam, bireylerin sadece maddi değil, manevi anlamda da sağlıklı ve ahlaki bir yaşam sürmelerini ister. Ancak kumar gibi zararlı alışkanlıklar, insanın içsel huzurunu ve ahlaki değerlerini alt üst eder. Kumar, haksız kazanç üzerine kurulur ve kazanma hırsıyla kin, nefret ve düşmanlık gibi olumsuz duyguları körükler. Bu, hem bireysel hem de toplumsal anlamda büyük felaketlere yol açabilir.
Bugün, piyango, loto, ganyan ve diğer şans oyunlarının popülerliği, aslında insanları rızkı helal yollardan kazanma düşüncesinden uzaklaştırmaktadır. Dinen haram olan bu oyunlar, sadece para kaybetmekle kalmaz, aynı zamanda insanların şuurunu kaybettirir. Kumar, sadece maddi kayıplara yol açmaz, aileleri parçalar, toplumsal huzuru bozar ve bireylerin ahlaki değerlerini yok eder.
Piyango, kumarın bir çeşidi olarak kabul edilir ve şans oyunları aracılığıyla kazanılan her şey, aslında helal bir kazanç değildir. Bu, sadece bireysel anlamda değil, toplumsal düzeyde de büyük zararlara yol açar. Bu bağlamda, sadece bireyler değil, toplum olarak da bu tür oyunlardan kaçınmamız gerekir. Hem bireysel hem de toplumsal sorumluluklarımız gereği, kumar ve benzeri oyunlardan uzak durarak, gençlerimizi ve çocuklarımızı bu tehlikelerden korumalıyız. Onlara doğru değerleri, sevgiyi ve güveni aşılayarak, daha sağlıklı bir toplumun temellerini atmalıyız.
Sonuç olarak, kumarın millîsinin olmadığı gerçeğini unutmamalıyız. Yalnızca bireysel olarak değil, toplumsal olarak da kumar ve şans oyunlarının yol açacağı felaketlere karşı dikkatli olmalı, bu yıkıcı alışkanlıklara karşı bilinçli bir duruş sergilemeliyiz. Mahşer gününü unutmamalı, hayatımızı helal yollardan kazanarak hem dünyevi hem de uhrevi huzura ermeliyiz.