Talut ve Calut Kıssası Talut ve Calut Kıssası

Bismillahirrahmanirrahim

Ebû Hüreyre (ra) rivayet ediyor. Resulullah (asm) şöyle buyurdular: Adamın biri bir köydeki din kardeşini ziyarete gidiyordu. Allah onun yolu üzerine insan şeklinde bir melek dikti. Melek o adama, "Nereye gidiyorsun?" diye sordu. Adam, "Şu köydeki din kardeşimi ziyarete gidiyorum" cevabını verdi. Melek, "Orada elde edeceğin bir menfaat var mı?" diye sordu. O "Hayır, sadece ben onu Allah için sevdiğimden gidiyorum" dedi. Melek, "Ben Allah'ın sana gönderdiği elçi­siyim. Şüphesiz senin onu sevdiğin gibi, Allah da seni sevmektedir" dedi. (Camiüssağir-4553)

Bu hadis-i şerif, bir kişinin samimiyetle Allah için bir din kardeşini ziyaret etmesinin ne kadar değerli olduğunu vurgulamaktadır. Allah, bu kişinin yolu üzerine bir melek göndererek onun niyetini sınamıştır. Kişi, sadece Allah için sevgiyle hareket ettiğini ve hiçbir dünyevi menfaat beklemediğini belirtmiştir. Melek ise Allah'ın elçisi olarak, Allah'ın da bu kişiyi sevdiğini bildirmiştir.

Bu hadis, samimi bir niyetle yapılan ibadetlerin ve kardeşlik bağlarının Allah'ın sevgisini kazanmada ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. İnsanlar arasındaki sevgi ve kardeşlik bağları, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için bir vesile olabilir. Bu nedenle, sevgi, yardımlaşma ve kardeşlik duygularını korumak, din kardeşlerimize destek olmak, Allah'ın rızasını kazanmada önemli bir adımdır.

Bu hadis bize, sevginin ve kardeşlik bağlarının Allah'ın sevgisine ulaşmada birer köprü olduğunu hatırlatır. Samimi bir niyetle Allah için yapılan her türlü iyilik ve yardım, Allah'ın takdirini ve sevgisini kazanmada büyük bir etkiye sahiptir. Birbirimize karşı sevgi ve saygıyla yaklaşmak, birlik ve beraberliği pekiştirmek, İslam'ın öğretilerine uygun bir şekilde yaşamak için önemli adımlardır.

Müslüman Kardeşini Ziyaret Etmenin Fazileti İle İlgili Hadis
Başka köydeki (din) kardeşini ziyâret etmek için yola çıkan adamın yolda aldığı müjde...

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu nakledilmiştir:

“Adamın biri, bir başka köydeki (din) kardeşini ziyâret etmek için yola çıktı. Allah Teâlâ, adamı gözetlemek için onun yolu üzerinde bir meleği görevlendirdi. Adam meleğin yanına gelince, melek:

- Nereye gidiyorsun? dedi. Adam,

- Şu (ileriki) köyde bir din kardeşim var, onu ziyârete gidiyorum, cevabını verdi. Melek:

- O adamdan elde etmek isteğidin bir menfaatin mi var? dedi. Adam:

- Yok hayır, ben onu sırf Allah rızası için severim, onun için ziyâretine gidiyorum, dedi. Bunun üzerine melek:

- Sen onu nasıl seviyorsan Allah da seni öylece seviyor. Ben, bu müjdeyi vermek için Allah Teâlâ’nın sana gönderdiği elçisiyim, dedi.” Müslim, Birr 38

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?
380 numarada tekrarlanacak olan hadîs-i şerîf, sevdiği din kardeşini iyi bir niyetle ziyâret etmenin, Allah’ın rızâsını kazanmaya vesile olduğunu ortaya koymaktadır.

Bilindiği gibi sevgili Peygamberimiz, ashâb ve ümmetini eğitmek için zaman zaman eski millet ve ümmetlerin hayatından misaller verirdi. Böylece meselenin daha iyi kavranmasını sağlamaya çalışırdı. Burada da şahıs ve yer ismi belirtmeden, “Sevginin karşılığı sevgidir” fikrini verecek bir olay zikretmektedir.

Olayda dikkat çeken yön, din kardeşini ziyârete giden kişi ile bir meleğin yolda karşılaşıp konuşmalarıdır. Olay, çok tabiî bir zeminde ve pek sade şekilde cereyan etmektedir. Yolda karşılaştığı bir insan, kendisine nereye gittiğini soruyor. Ziyâretçi de nereye niçin gittiğini söylüyor. Ancak “o zatın yanında herhangi bir menfaatin mi var”, yani gerçekten ziyaret için mi yoksa ticaret için mi gidiyorsun sorusu, farklı bir durumun söz konusu olduğu izlenimini veriyor. Dostunu ziyârete giden insan, saf ve samimi bir niyetle hareket ettiği için bu sorunun altında başka bir maksat aramıyor. Açıkça ve çok sade biçimde “ticaret için değil, ziyâret için gidiyorum. Çünkü ben onu gerçekten Allah rızası için seviyorum” cevabını veriyor. Onun bu samimi halini tesbit eden melek, ona dünyaların en büyük müjdesini vermekte gecikmiyor: “Sen o dostunu nasıl seviyorsan Allah da seni öylece seviyor, senden razıdır.”

Herhalde en büyük ticaret bu olsa gerektir. Ziyaretin ticârete dönüşmesi deyince böylesini anlamak ve aramak gerekir.

Aslında bir insanın bir dostunu ziyaret etmesi, dışarıdan bakıldığında, hasret giderip biraz sohbet etmek ve gönül eğlendirmekten ibaret gibi görünür. Yeme-içme, hal-hatır sorma ağırlıklı bir ziyaretin, Allah’ın sevgi ve rızasını kazanmaya vesile olacak nesi vardır, gibi bir sual akla gelebilir. Allah için sevdiği bir dostunun gönlünü hoş etmek maksadıyla köyünden kentinden kalkıp bir başka köye veya kente gitmek, her şeyden önce Allah sevgisiyle hareket etmek demektir. Bu ise, âdetlerin ibadete dönüşmesini sağlayan güzel bir niyetin ürünü ve sonucudur. Günümüzde maddî bir çıkarı olmadan yerinden kıpırdamayan, başkası için bir adım bile atmayan insanların çoğaldığını hepimiz bilmekte ve görmekteyiz. Böylesi bir ortamda, sırf sevdiği için bir arkadaşını ziyarete gitmek, İslâm’ın aradığı beşerî ilişkileri canlandırma cihad anlamına gelir. Çünkü bu, bir müslümanın gönlünü hoş etme gayesine yönelik karşılıksız bir davranıştır. Bir başka hadîs-i şerîfe göre (Ebû Dâvûd, Sünnet 15), olgun bir imanın varlığını gösteren bir davranıştır.

Yaşlı bir hoca efendinin ziyâretine gittiğimizde söylediği şu sözleri hiç unutamadık:”Güzel dinimizin sıla-i rahim üzerinde niçin bu kadar çok durduğunun hikmetini şimdi anlıyorum evladım. İnsan, arayıp soranı kalmayınca, ziyaretin ne demek olduğunu anlıyormuş. Bir kişinin gelip selâm vermesinin, ziyaret etmesinin ne demek olduğunu benim kadar kimse bilemez.”

Hadislerden Çıkarmamız Gereken Dersler Nelerdir?
Allah için sevmek, dostları Allah için ziyaret etmek büyük fazilettir.
Allah’ın rızasını kazanmak, günlük işler ve beşeri ilişkilerle de mümkündür. Yeterki niyet güzel olsun.
Melekler insan kılığına girip insanlarla konuşabilirler.
Kaynak: Riyazüs Salihin

Editör: Ömer Faruk