Kur’an’da buyrulur:

يَا بَن۪ٓي اٰدَمَ خُذُوا ز۪ينَتَكُمْ عِنْدَ كُلِّ مَسْجِدٍ وَكُلُوا وَاشْرَبُوا وَلَا تُسْرِفُواۚ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْرِف۪ينَ۟

Meali:

"Ey Âdemoğulları! Her namaz kılacağınızda güzelce giyinin, yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah, israf edenleri sevmez." (A‘râf, 7/31)

Bilgi:

Allah Teâlâ, biz kullarına sayılamayacak ölçüde nimetler lütfetmiştir. Bu nimetlerin şükrünü ve kulluk görevimizi yerine getirmek üzere, namaz kılacağımız zaman güzel ve temiz kıyafetlerle Allah’ın huzuruna çıkmamız istenmektedir. Bizlere; giyecek, yiyecek ve içecek türünden her türlü nimetin kullanımında ölçülü davranmamız ve israf etmememiz emredilmektedir. Çünkü Allah, israf edenleri, ölçüsüz davrananları sevmez.

Mesaj:

  • Mümin, namaz kılacağı zaman güzel elbiseler giymeye özen gösterir.
  • Mümin, giyim kuşamında ve yeme içmesinde ölçülü davranır, aşırı gitmez.

Kelime Dağarcığı:

  • Ziynet: Süs, temiz ve güzel olan kıyafet.
  • İsraf: Sahip olunan nimetleri gereksiz ve aşırı tüketmek.
  • Müsrif: İsraf eden kişi.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR:

Ey Âdemoğulları! Namaz kıldığınız, ibadet ettiğiniz her yerde temiz ve güzel elbiselerinizi giyin. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez. Erkek ve kadının avret yerlerini örtecek kadar giyinmeleri farzdır.

Setr-i avret dediğimiz bu durum, namazın da dıştaki şartlarından biridir. Dolayısıyla namaz kılmak istendiğinde avret yerlerini örtmek gerekir. Ayet-i kerime ilk olarak bize bu vazifemizi hatırlatmakta, cahiliye Araplarının yaptığı gibi çıplak olarak mescide gitmeyi ve tavaf yapmayı yasaklamaktadır.

Bununla birlikte, “ziynet” kelimesinin “süslenmek için giyilen kıymetli elbiseler” anlamından hareketle ayet, bir Müslümanın namaz kılarken mümkün olabilecek en güzel elbiselerini giymesini, en güzel bir durum ve şekilde bulunmasını, özellikle cemaatle namaz kılmak, Cuma ve bayram namazlarını eda etmek üzere mescide giderken temiz, tertipli ve düzenli olmasını emreder.

Cemaatle namaz kılarken safların intizamı, camiye giriş çıkışta, cami içinde oturuşta edep, haya, vakar ve ağırbaşlılık da burada takınılması gereken ziynet muhtevasına dahildir. Ayrıca burada İslami açıdan şehirlerdeki yerleşim yerleri tanzim edilirken cami ve cami civarlarının en güzel yerlerde bulunmasına özen gösterilmesine de teşvik vardır.

Rivayete göre cahiliye döneminde müşrikler, hac ibadetini ve Kâbe’yi tazim gayesiyle hac esnasında ancak ölmeyecek kadar yemek yerler, hac günlerinde iç yağı yemezlerdi. Bunu gören Müslümanların “Biz hac ibadetine tazimde bulunmaya onlardan daha layıkız, yani biz de böyle yapalım” demeleri üzerine bu ayet-i kerime nazil olmuş; ölçülü bir şekilde yemeyi ve içmeyi emretmiş, fakat israfı haram kılmıştır.

Bu bağlamda helal olan şeyleri haram saymak israftır. Çünkü helali haram saymak, malın zayi olup gitmesine yol açar. Allah’ın haram kıldığı yiyecek, içecek ve giyecekleri kullanmak da israftır. Çünkü bu taatin dışına çıkma ve isyandır.

Aynı şekilde bedenin ihtiyacından fazla yemek ve içmek de israftır. Allah ise israf edenleri sevmez, onların bu davranışından razı olmaz. Onlara, bu yaptıklarına karşılık sevap ve mükâfat ikramında bulunmadığı gibi, üstelik onları cezalandırır.

Yeme ve içme konusunda Allah Resûlü (s.a.s.)’in şu tavsiyelerine kulak vermek faydalı olacaktır:

“Kibirsiz ve israf etmeden yiyin, için, giyinin ve sadaka verin. Zira Allah, kulunun üstünde nimetini görmek ister.” (Buhârî, Libâs 1; Nesâî, Zekât 66)

“Âdemoğlu karnından daha kötü bir kap doldurmamıştır. İnsana belini doğrultacak birkaç lokmacık yeter. Eğer mutlaka yemesi gerekli ise midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini içmeye, üçte birini de nefes almaya ayırsın.” (Tirmizî, Zühd 47)

Fakat bu açıklamalardan temiz ve helal nimetlerin müminlere haram kılındığı veya kısıtlandığı gibi yanlış bir mâna çıkarılmamalıdır.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com