Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de kendisine ibadet etmemizi emrettikten hemen sonra anne ve babaya iyilikte bulunmamızı emretmiş (17/İsra, 23.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de “Allah katında en iyi amel nedir?” diye sorulduğunda, “Vaktinde kılınan namaz, anne ve babaya iyilik etmek ve Allah yolunda savaşmaktır.” diye cevap vermiştir (Buhârî, “Mevâkîtü’s-salât”, 5; Müslim, “İmân”, 36).

Abdest ve Temizlik ile İlgili Vesveseler Abdest ve Temizlik ile İlgili Vesveseler

Anne ve baba hakkına riayet etmek, onlara iyilikte bulunmak dinimizde en önemli konulardan biridir. Hatta denilebilir ki dünyada huzura ve ahirette ebedi saadete kavuşmak, anne ve babaya iyi davranmaya, onları memnun etmeye bağlıdır.

Anne ve Babamıza Karşı Görevlerimiz

Çocukların anne ve babalarına karşı görevleri kısaca şunlardır:

  • Anne ve babaya karşı güler yüzlü ve tatlı dilli olmak,
  • Yüzlerine sert ve öfkeli bakmamak,
  • Onları söz ve davranışları ile hiçbir şekilde incitmemek, “öf” bile dememek,
  • Çağırdıkları vakit hemen koşmak,
  • Emir ve isteklerini —bu emirler Allah’a itaatsizlik olmadıkça— yerine getirmek,
  • Her işte onları memnun etmek,
  • Yanlarında yüksek sesle konuşmamak,
  • Yolda önlerine geçmemek,
  • Geçim sıkıntısı içinde iseler geçimlerini sağlamak,
  • Hastalık ve yaşlılık sebebiyle hizmete muhtaç hâle geldiklerinde seve seve kendilerine hizmet etmek.

Anne ve babamız öldükten sonra da yapmamız gereken bazı vazifelerimiz vardır:

  • Onları rahmetle anmak,
  • Dua etmek,
  • Onlar için hayır yapmak,
  • Vasiyetlerini yerine getirmek,
  • Dostlarına iyilik etmek ve onlara kötü söz söylenmesine sebep olacak davranışlardan sakınmak.

Benî Seleme kabilesinden gelen bir adam Peygamberimize (s.a.v.) şöyle sordu: “Ya Resulallah! Anne ve babamın ölümlerinden sonra onlara yapacağım bir iyilik var mı?” Peygamberimiz, “Evet, onlar için Allah’tan af dilemek, vasiyetlerini ve taahhütlerini yerine getirmek, onlar vasıtası ile olan yakın kimseleri (amca, hala, dayı, teyze gibi) ziyaret etmek ve onların dostlarına ikramda bulunmaktır” buyurdu (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 129).

Kaynak: İslam İlmihali, Diyanet

Editör: Fatma Zehra