Görsel Haber - Âşık Veysel velûd bir şair. Yüzlerce şiir sahibi… Şiirlerinde çok farklı konuları inceler. Mesela “Kardeşim” şiiri, insanlar arası eşitliği ve ayrımcılığın boş bir iddia olduğunu çeşitli yönlerle ele alırken, “Kara Toprak” şiiri insanların vefasızlığını dile getirip toprağı sâdık yâr olarak gösterir. “Güzelliğin on par’etmez” şiiri Allah’a hitaben yazılmış naz-vâri bir şiir ve insanın hilkat sırrını ifade ederken, “Dostlar Beni Hatırlasın” şiiri ise insan fıtratındaki “aşk-ı beka”yı dile getiren bir sehl-i mümtenidir.
Âşık Veysel her şiirinde bir “tema” ele alarak onu ilmek ilmek örgüler. Halının orta figürü gibi… Bütün atkı ipleri o ana fikir üzere duygu tezgahına konulur. İlhamlar ise bir mekik gibi bu atkı ipleri arasında kafiyeli rengârenk kelimeleri gezdirir. Nihayetinde orta figür, halının gözü gibi karşımıza çıkar ve bize bakar. Bu manada “Uzun İnce Bir Yoldayım” şiiri insanın dünyada ve hatta manevi âlemde dahi bir yolcu olduğu tema’sını işler. Bu temayı Veysel, şiirindeki duygularla satır satır iç dünyamıza nakşeder.
Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece
“Uzun ince bir yol” ifadesi hayatı, “yola” ve ömürde ilerlemeyi bir “yolculuğa” benzetir. Onun gibi uzun ve incedir. Bu manada bu mısra bir “teşbih” (benzetme) sanatı içerir. İnsan hayatı, maddi dünyaya anne karnında adım atıp ceninlikten bebekliğe, bebeklikten çocukluğa, gençliğe; gençlikten orta yaşa ve yaşlılığa; yaşlılıktan kabre, berzaha ve mahşere; mahşerden Cennet ve Cehenneme uzanan bir yolculuktur. Her bir insan bu yolun yolcusudur.
“Gidiyorum gündüz gece” ifadesi, bu yolculuğun tekerleğinin gece ve gündüz şeklinde devreden günler olduğunu bildiriyor. Gece ve gündüz, günleri; günler, ayları; aylar yılları; yıllar ömrün çağlarını; çağlar ise ömrü meydana getirir. Bu manada ömür, geri sayımda bir kronometredir. Bir gün gidiş saati gelecek…
Âşık Veysel burada insanın geceleri uyusa dahi bu yolculuk içinde akıp gittiğini söylüyor. Bu manada bakıldığında Veysel zamanı sürekli akan bir nehre benzetiyor ve gizli teşbih yapıyor diyebiliriz. Diğer açıdan da mübalağa sanatıyla, insanın her an yolculuk yaptığı imajını uyandırıp bir hakikati bize yakınlaştırıyor.
“Bilmiyorum ne haldeyim.” Kişinin kendi halini bilmemesi, tasavvufî derinlikle çok şeyi ifade eder. Fakat normal şartlarda kişinin kendi halini bilmemesinin mümkün olmaması noktasından diyebiliriz ki Veysel tecâhül-ü ârif sanatını kullanıyor.
Şiirin devamında da göreceğimiz zıtlıklar, nakarat kısmı olan “Gidiyorum gündüz gece”deki zıtlıkla birleştiğinde Veysel, tezad sanatını kullanmış diyebiliyoruz.
Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece
“Dünyaya geldiğim anda/ Yürüdüm aynı zamanda” beyti mübalağa sanatına güzel bir örnektir. Bununla beraber insanın manevi varlığının inşasının doğar doğmaz başlaması manasında bir hakikati ifade eder. İnsan kişiliği, bir apartman gibidir. Doğar doğmaz temelleri atılır. Bilgi ile yükselir, tecrübelerle şekillenir; ilgi ve sevgiyle süslenir, güzelleşir.
“İki kapılı bir handa” ifadesi hem bir telmih sanatını hem teşbih sanatını içerir. Telmih yönü Hz. Nuh (AS) ile ilgilidir. Rivayete göre Hz. Nuh (AS) vefat edeceği zaman Azrail (AS) Ona sorar:
-“Ey insanların en uzun ömürlüsü! Dünyayı nasıl buldun?” Bu soruya Hazret şöyle cevap verir:
-İki kapılı bir han gibi buldum.[1]
Teşbih yönü itibariyle de “Dünya bir handır, iki kapısı da ölüm kapılarıdır” demek ister. İnsanın dünya hayatının anlam ve hikmeti, ölümün ardında bulunmaktadır. O, bir taraftan dünyadan kopmamızı istemekte, diğer taraftan da dünya hayatının bir imtihan olduğunu ve ahiret için hazırlık yapmamız gerektiğini anlatmaktadır. Erdem AKÇA
Aşık Veysel Kimdir?
Âşık Veysel, Türk halk müziği geleneğinde önemli bir yere sahip olan bir halk ozanıdır. Gerçek adı Veysel Şatıroğlu olan Âşık Veysel, 25 Ekim 1894 tarihinde Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde doğdu. Babasının aldığı bağlama ile müziğe ilgi duyan Veysel, özellikle âşık geleneği içinde saz çalmaya başladı.
Hayatı oldukça zorlu geçen Âşık Veysel, çocuk yaşta iki gözünü de kaybetmiştir. Bu durum, onun yaşamına büyük bir etki yapmış ve birçok eserinde bu yaşadığı zorlukları dile getirmiştir. Ailesindeki ekonomik sıkıntılar ve çocukluk dönemindeki hastalığı nedeniyle eğitim alamayan Âşık Veysel, mücadele dolu bir yaşam sürdü.
Âşık Veysel'in müziğe olan ilgisi, Sivas Maarif Müdürü Ahmet Kutsi Tecer ile tanışmasıyla daha da arttı. Kutsi Bey'in teşvikiyle yurdu dolaşmaya başlayan Âşık Veysel, Türkiye'nin dört bir yanında halka sazıyla türkülerini sunarak tanındı. Bu dönemde Köy Enstitüleri'nde saz hocalığı yaparak müziğe olan katkısını sürdürdü.
Âşık Veysel'in eserlerinde genellikle Türkçesi yalın, içerikleri ise derin anlamlar taşır. Yaşama sevinci ve hüzün, iyimserlik ve umutsuzluk, doğa, toplumsal olaylar, din ve siyaset gibi temaları işlediği eserleriyle tanınır. "Uzun İnce Bir Yoldayım," "Dostlar Beni Hatırlasın," "Kara Toprak" gibi pek çok şarkısı bestelenmiş ve geniş kitlelere ulaşmıştır.
Âşık Veysel, 1973 yılında akciğer kanseri nedeniyle yaşamını yitirdi. Ancak eserleri ve etkisi hâlâ Türk müziği kültüründe canlılığını koruyor. Şiir ve müziğindeki derinlik ve duygusal zenginlik nedeniyle Âşık Veysel, Türk halk müziğinin önemli isimlerinden biri olarak anılmaya devam ediyor.
ANLATAMAM DERDİMİ DERTSİZ İNSANA
Anlatamam derdimi dertsiz insana
Derd çekmeyen dert kıymetin bilemez
Derdim bana derman imiş bilmedim
Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz
Gülü yetiştirir dikenli çalı
Arı her çiçekten yapıyor balı
Kişi sabır ile bulur kemali
Sabretmeyen maksudunu bulamaz
Ah çeker aşıklar ağlar zarınan
Yüce dağlar şöhret bulmuş karınan
Çağlar deli gönül ırmaklarınan
Ağlar ağlar göz yaşların silemez
Veysel günler geçti yaş altmış oldu
Döküldü yaprağım güllerim soldu
Gemi yükün aldı gam ilen doldu
Harekete kimse mani olamaz
DOSTLAR BENİ HATIRLASIN
Ben giderim adım kalır,
Dostlar beni hatırlasın.
Düğün olur, bayram gelir,
Dostlar beni hatırlasın.
Can bedenden ayrılacak,
Tütmez baca, yanmaz ocak,
Selam olsun kucak kucak,
Dostlar beni hatırlasın.
Açar solar türlü çiçek
Kimler gülmüş, kim gülecek
Murat yalan, ölüm gerçek,
Dostlar beni hatırlasın.
Gün ikindi akşam olur,
Gör ki başa neler gelir,
Veysel gider, adı kalır
Dostlar beni hatırlasın
SON ŞİİRİ
Selam saygı hepinize
Gelmez yola gidiyorum
Ne şehire ne de köye
Gelmez yola gidiyorum
Gemi bekliyor limanda
Gideceğim bir ummanda
Gözüm kalmadu cihanda
Gelmez yola gidiyorum
Eşim dostum yavrularım
İşte benim sonbaharım
Veysel karanlık yollarım
Gelmez yola gidiyorum
MECNUN GİBİ DOLANIYORUM ÇÖLLERDE
Mecnun gibi dolanıyorum çöllerde
Hayal beni yeldiriyor yel gibi
Ah çeker ağlarım gurbet ellerde
Durmaz akar gözüm yaşı sel gibi
Bir güzelin mecnunuyum ezelden
Veremem telkini gelmiyor elden
Yandım ateşine can u gönülden
Görmesem günlerim uzar yıl gibi
Hesapsız haftalar yıllar geçiyor
Evvel benim idi şimdi kaçıyor
Varıp düşmanlara derdin açıyor
Beni görüp saklanıyor el gibi
Zincirsiz kösteksiz bağladı beni
Tatlı diliyle eğledi beni
Yurdumdan yuvamdan eyledi beni
Yarsız dunya malı bana pul gibi
Aşkın beni deryalara daldırdı
Bazı ağlatır da bazı güldürür
İster azat eyler ister öldürür
Sefil Veysel kapısında kul gibi
SEN VARSIN ORDA
Aşkımın temeli sen bir alemsin
Sevgi muhabbetsin dilde kelamsın
Merhabasın dosttan gelen selamsın
Duyarak alırım sen varsın orda
Saklarım gözümde güzelliğini
Her neye bakarsam sen varsın orda
Kalbimde gizlerim muhabbetini
Koymam yabancıyı sen varsın orda
Çeşitli çiçekler yeşil yapraklar
Renklerin içinde nakşını saklar
Karanlık geceler aydın şafaklar
Uyanır cümlâlem sen varsın orda
Mevcudiyette olan kudreti kuvvet
Senden hasıl oldu sen verdin hayat
Yoktur senden başka ilânihayet
İnanıp kanmışım sen varsın orda
Hu çeker iniler çalınan sazlar
Kükremiş dalgalar coşar denizler
Güneş doğar perdelenir yıldızlar
Saçar kıvılcımlar sen varsın orda
Veysel’i söyleten sen oldun mutlak
Gezer daldan dala yorulur ahmak
Sen ağaç misali biz dalda yaprak
Meyva çekirdeksin sen varsın orda
UZUN İNCE BİR YOLDAYIM
Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece
Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece
Uykuda dahi yürüyom
Kalmaya sebeb arıyom
Gidenleri hep görüyom
Gidiyorum gündüz gece
Kırkdokuz yıl bu yollarda
Ovada dağda çöllerde
Düşmüşüm gurbet ellerde
Gidiyorum gündüz gece
Şaşar Veysel işbu hale
Gah ağlayan gahi güle
Yetişmek için menzile
Gidiyorum gündüz gece
SEN BİR ÇİÇEK OLSAN BEN BİR YAZ OLSAM
Her sabah her sabah suya giderken
Yar yolunda toprak olsam toz olsam
Bakıp dört köşeyi seyran ederken
Kara kaş altında ela göz olsam
Uğrunu uğrunu giderken yola
Nice dilsizleri getirir dile
Gövel ördek gibi inerken göle
Ya bir şahin olsam ya bir baz olsam
Veysel ördek olsun sen de göl yarim
Yeter artık kerem eyle gel yarim
Lale sümbül mor menekşe gül yarim
Sen bir çiçek olsan ben bir yaz olsam
ANAMA
Dokuz ay koynunda gezdirdi beni
Ne cefalar çekti ne etti Anam
Acı tatlı zahmetime katlandı
Uçurdu yuvadan yürüttü Anam
Anaların hakkı kolay ödenmez
Analara ne yakışmaz ne denmez
Kan uykudan gece kalkar gücenmez
Emzirdi salladı uyuttu Anam
Doğurdu beni Sivas ilinde
Sivralan Köyünde tarla yolunda
Azığı sırtında orak elinde
Taşlı tarlalarda avuttu Anam
Ben yürürdüm Anam bakar gülerdi
Huysuzluk edersem kalkar döverdi
Hemen kucaklayıp okşar severdi
Çirkin huylarımı soyuttu Anam
Çocuğudum Anam bana ders verdi
Okumamı çalışmamı ön gördü
Milletine bağlı ol da dur derdi
Vatan sevgisini giyitti Anam
Tükenmez borcum var Anama benim
Onun varlığından oldu bedenim
Kimi köylü kızı kimisi hanım
Ta ezel tarihte kayıtlı Anam
Veysel der kopar mı Analar bağı
Analar doğurmuş ağayı beyi
İşte budur sözlerimin gerçeği
Okuttu öğretti büyüttü Anam
VATAN SEVGİSİNİ İÇTEN DUYANLAR
Vatan sevgisini içten duyanlar
Sıtkı ile çalışır benimseyerek
Milletine, Ulusuna uyanlar
Demez neme lazım, neyime gerek
Her ferdin hakkı var, bizimdir Vatan
Babamız, dedemiz döktüler al kan
Hudut boylarında can verip yatan
Saygıyle anarız, şehit diyerek
Vatan aşkı ile çalışan kafa
Muhakkak erişir öndeki safa
Tesir nüfuz olur her bir tarafa
Herkes onu büyük tanır severek
Olmak istiyorsan dünyada mesut
Hakka halka yarayacak bir iş tut
Çalıştır oğlunu, kızını okut
İnsan olmak için okumak gerek
Vatan bizim, ülke bizim, el bizim
Emin ol ki her çalışan kol bizim
Ayyıldızlı bayrak bizim, mal bizim
Söyle Veysel öğünerek, överek.
SEN BİR CEYLAN OLSAN
Sen bir ceylan olsan ben de bir avcı
Avlasam çöllerde saz ile seni
Bulunmaz dermanı yoktur ilacı
Vursam yaralasam söz ile seni
Kurulma sevdiğim güzelim deyin
Bağlanma karayı alları geyin
Ben bir çoban olsam sen de bir koyun
Seslesem elime tuz ile seni
Koyun olsan otlatırdım yaylada
Tellerini yoldurmazdım hoyrada
Balık olsan takla dönsen deryada
Düşürsem toruma bez ile seni
Veysel der ismini koymam dilimden
Ayrı düştüm vatanımdan ilimden
Kuş olsan da kurtulmazdın elimden
Eğer görse idim göz ile seni
GALİBA DÜNYANIN SONUNA GELDİK
Galiba dünyanın sonuna kaldık
Gelin belli değil kız belli değil
Ne nasihat duyduk ne öğüt aldık
Sohbet belli değil söz belli değil
Dünya güzellendi tadı kalmadı
İnsanın edebi udu kalmadı
Günahın sevabın adı kalmadı
Hakikata giden iz belli değil
Aylarca yol çeken develer atlar
Onları kurtardı bu ferasetler
İnsanlar yol için taktı kanatlar
Yokuş belli değil düz belli değil
Hasta gönlün tedavisi zoraldı
Gizli sır kalmadı aşikar oldu
İrenkler çoğaldı boya bozuldu
Kumaş belli değil bez belli değil
Veysel nene gerek dünyanın hali
Kimi hasır dokur kimisi halı
Tam çalgıya karıştırdık kavalı
Davul belli değil saz belli değil
BİR HAYAL PEŞİNDE DOLANDIM DURDUM
Bir hayal peşinde dolandım durdum
Asla terk etmezem sanma unuttum
Sönmez ümidlerden beklerim yardım
Bu gün yarın dedim gönlüm avuttum
Gahi zengin oldum hülya yaşattım
Nerde güzel gördü isem laf attım
Sevda denizinde gönlüm aldattım
Arzularım suya düştü ne ettüm
Gahi fakir oldum hayli süründüm
Gahi mecnun oldum aba büründüm
Nerde güzel gördü isem yerindim
Ucu çıkmaz bir küçücük yol tuttum
Veysel bu sevdadan vazgeç dediler
Olup bitenleri yaz geç dediler
Sevdiğin kapıdan az geç dediler
Acı sözü sevdiğimden işittim
AĞLAR VEYSEL ÇIKMAZ SESİ
Ah çektikçe erir gider
Yüreğimin yağı benim
Seni görsem durur gider
Dillerimin bağı benim
Gam leskesi saf saf oldu
Hep sözlerim boş laf oldu
Senin yolunda mahv oldu
Gençliğimin çağı benim
Ah belimi büken oldu
Gurbet bana diken oldu
Altı aydır mekan oldu
Dibi kırkkız dağı benim
Sensin derdine düştüğüm
Hayal oldu konuştuğum
Her gün yediğim içtiğim
İçerimde ağu benim
Ağlar VEYSEL çıkmaz sesi
Gine coştu gam deryası
Garip gönlümün yaylası
Güzel hüsnün bağı benim
ANAMA
Dokuz ay koynunda gezdirdi beni
Ne cefalar çekti ne etti Anam
Acı tatlı zahmetime katlandı
Uçurdu yuvadan yürüttü Anam
Anaların hakkı kolay ödenmez
Analara ne yakışmaz ne denmez
Kan uykudan gece kalkar gücenmez
Emzirdi salladı uyuttu Anam
Doğurdu beni Sivas ilinde
Sivralan Köyünde tarla yolunda
Azığı sırtında orak elinde
Taşlı tarlalarda avuttu Anam
Ben yürürdüm Anam bakar gülerdi
Huysuzluk edersem kalkar döverdi
Hemen kucaklayıp okşar severdi
Çirkin huylarımı soyuttu Anam
Çocuğudum Anam bana ders verdi
Okumamı çalışmamı ön gördü
Milletine bağlı ol da dur derdi
Vatan sevgisini giyitti Anam
Tükenmez borcum var Anama benim
Onun varlığından oldu bedenim
Kimi köylü kızı kimisi hanım
Ta ezel tarihte kayıtlı Anam
Veysel der kopar mı Analar bağı
Analar doğurmuş ağayı beyi
İşte budur sözlerimin gerçeği
Okuttu öğretti büyüttü Anam
UZUN İNCE BİR YOLDAYIM
Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece
Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece
Uykuda dahi yürüyom
Kalmaya sebeb arıyom
Gidenleri hep görüyom
Gidiyorum gündüz gece
Kırkdokuz yıl bu yollarda
Ovada dağda çöllerde
Düşmüşüm gurbet ellerde
Gidiyorum gündüz gece
Şaşar Veysel işbu hale
Gah ağlayan gahi güle
Yetişmek için menzile
Gidiyorum gündüz gece
SEN BİR CEYLAN OLSAN
Sen bir ceylan olsan ben de bir avcı
Avlasam çöllerde saz ile seni
Bulunmaz dermanı yoktur ilacı
Vursam yaralasam söz ile seni
Kurulma sevdiğim gözelim deyin
Bağlanma karayı alları geyin
Ben bir çoban olsam sen de bir koyun
Beslesem elimde tuz ile seni
Koyun olsan otlatırdım yaylada
Tellerini yoldurmazdım hoyrada
Balık olsan takla dönsen deryada
Düşersem toruma hız ile seni
Veysel der ismini koymam dilimden
Ayrı düştüm vatanımdan ilimden
Kuş olsan da kurtulmazdın elimden
Eğer görse idim göz ile seni
GALİBA DÜNYANIN SONUNA GELDİK
Galiba dünyanın sonuna kaldık
Gelin belli değil kız belli değil
Ne nasihat duyduk ne öğüt aldık
Sohbet belli değil söz belli değil
Dünya güzellendi tadı kalmadı
İnsanın edebi udu kalmadı
Günahın sevabın adı kalmadı
Hakikata giden iz belli değil
Aylarca yol çeken develer atlar
Onları kurtardı bu ferasetler
İnsanlar yol için taktı kanatlar
Yokuş belli değil düz belli değil
Hasta gönlün tedavisi zoraldı
Gizli sır kalmadı aşikar oldu
İrenkler çoğaldı boya bozuldu
Kumaş belli değil bez belli değil
Veysel nene gerek dünyanın hali
Kimi hasır dokur kimisi halı
Tam çalgıya karıştırdık kavalı
Davul belli değil saz belli değil
BENİ HOR GÖRME KARDEŞİM
Beni hor görme kardeşim
Sen altındın ben tunç muyum
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım
Ne varise sende bende
Aynı varlık her bedende
Yarın mezara girende
Sen toksun da be aç mıyım
Kimi molla kimi derviş
Allah bize neler vermiş
Kimi arı çiçek dermiş
Sen balsın da ben cec miyim
Topraktandır cümle beden
Nefsini öldür ölmeden
Böyle emretmiş yaradan
Sen kalemsin ben uç muyum
Tabiata Veysel aşık
Topraktan olduk kardaşık
Aynı yolcuyuz yoldaşık
Sen yolcusun ben bac mıyım
NELER YAPTI BANA KADER
Neler yaptı bana kader
Uyansana kara bahtım
Yel değdikçe erir gider
Karşı dağda kara bahtım
Tecellinin ters kalemi
Bana dar etti alemi
Dedim güzel sar yaremi
Çıkageldi hora bahtım
İçimden gitmez kederim
Mihnet ile doldu derim
Dünya kalsın ben giderim
Bilet veren kara bahtım
Yükün aldı gam kervanı
Terk edip gider bu hanı
Bilinmez nerde mekanı
Göğe bahtım, yere bahtım
Bu bir sır ki açıklanmaz
Diyen bilmez, bilen demez
Öyle bir yol giden gelmez
Uzar gider ara bahtım
Veysel der sözleri çoktur
Ecel gelir ölüm Haktır
Saklanmıya imkan yoktur
Ora bahtım bura bahtım
EĞER GÖRSE İDİM GÖZ İLE SENİ
Sen bir ceylan olsan ben de bir avcı
Avlasam çöllerde saz ile seni
Bulunmaz dermanı yoktur ilacı
Vursam yaralasam söz ile seni
Kurulma sevdiğim güzelim deyin
Bağlanma karayı alları geyin
Ben bir çoban olsam sen de bir koyun
Seslesem elime tuz ile seni
Koyun olsan otlatırdım yaylada
Tellerini yoldurmazdım hoyrada
Balık olsan takla dönsen deryada
Düşersem toruma bez ile seni
Veysel der ismini koymam dilimden
Ayrı düştüm vatanımdan ilimden
Kuş olsan da kurtulmazdın elimden
Eğer görse idim göz ile seni
SABAHTAN BİR GÜZEL GÖRDÜM
Sabahtan bir güzel gördüm
Suya gelmişti pınara
Aradım aslını sordum
Aşıkım hüsn-ü dilbere
Bahçedeki taze fidan
Seherde kalkmış uykudan
Salınarak suya giden
Ala gözlü kaşı kara
Gider yolda üğrünerek
Sandım aslı huri melek
Cilveli nazlı gülerek
Benleri var sıra sıra
Boyu selvi çınar gibi
Gökte turna döner gibi
Dala bülbül konar gibi
Avaz veriyor kuşlara
Bülbül bağlıdır kafeste
Kavuşursak son nefeste
Gül bahçede bülbül seste
Veysel yapış zülf-ü yare
AĞLAYI AĞLAYI VARDIM PINARA
Ağlayı ağlayı vardım pınara
Kirli yağlığımı yuvermediler
Herkes destisini doldurdu çıktı
Bana da bir damla su vermediler
Elimde bir kadeh vardım kurnaya
Hücum eylediler bana vurmaya
Elimdeki kadehimi kırmaya
Tuttular bir kaçı koyvermediler
Al bu kadehini kaldır dediler
Gözünün yaşıyle doldur dediler
Bir fincan su verdik bildir dediler
Sanki ya verdiler ya vermediler
Çalıştım kadehim dolduramadım
Kimseye halimi bildiremedim
Gönlümün arzusunu aldıramadım
Dileğim hekime deyvermediler
Veysel bu sitemler canımı yaktı
Güzellerde eda yoktur naz kalktı
Herkes üç beşini aldı bıraktı
Beni de bir kere evermediler
GİNE Mİ AĞLADIN KİRPİKLER NEMLİ
Gine mi ağladın kirpikler nemli
Dostum niçin giyinmişsin karalar
Çiğ düşmüş gül gibi yüzünden belli
Senin derdin bu sinemi yaralar
Aziz dostum seni kimler ağlattı
Tecelli derdini derdime kattı
Yalan dünya nicelerini ağlattı
Kim bilir ki son mekanın nereler
Bu can bu cesede girelden beri
Aldık başımıza türlü kaderi
Çaresiz çaresiz ileri geri
Vakit gelir tamam olur sıralar
Cefanın sefanın farkı yok bence
Eğer düşünürsek inceden ince
Her ikisi de son haddine varınca
Dümdüz olur iniş yokuş dereler
Mihnet-i dünyaya tahammül gerek
Kahi ağlayarak kahi gülerek
Geçti günüm gözyaşlarım silerek
VEYSEL arar dertlerine çareler
UYANDIM KUŞLARIN İNCE SESİNE
Uyandım kuşların ince sesine
Seherle birlikte iniler durur
Ses verdim sesine bilircesine
Aşıkın derdini yeniler durur.
Baharda çağlayan bulanık sular
Durmadan kendini taşlara çalar
Eşinden ayrılmış bir geyik meler
Dağlar sadâ verir iniler durur
VEYSEL de yaralı geyik gibidir
Kapalı dertlere höyük gibidir
Ne sarhoştur ne de ayık gibidir
Sinesi kös gümüler durur.
ÇOK YALVARDIM ÇOK YAKARDIM
Çok yalvardım çok yakardım
Uyanmadı kara bahtım
Şansım küsmüş etmez yardım
Uyanmadı kara bahtım
Uyur uyanmaz ikbalim
Nic olacak benim halim
Boynuna olsun vebalim
Uyanmadı kara bahtım
Kader kadere eş oldu
Ağladım gözüm yaş oldu
Uzun boylu savaş oldu
Uyanmadı kara bahtım
Tecellim bozuk temelden
Gitti gençlik çıktı elden
Aşka mahkumuz ezelden
Uyanmadı kara bahtım
Kısmet beni diyar diyar
Dolandırır bilmem ne var
Veysel oldu candan bizar
Uyanmadı kara bahtım
TÜRKÜZ TÜRKÜ ÇAĞIRIRIZ
Dünya dolsa şarkıyılan
Türküz türkü çağırırız
Yola gitmek korkuyulan
Türküz türkü çağırırız
Türküz Türkler yoldaşımız
Hesaba gelmez yaşımız
Nerde olsa savaşırız
Türküz türkü çağırırız
Türklerdir bizim atamız
Halis Türküz kanı temiz
Şarkı gazeldir hatamız
Türküz türkü çağırırız
Bayramlarda düğünlerde
Toplantıda yığınlarda
Sıkılınca dar günlerde
Türküz türkü çağırırız
Yaylalarda yataklarda
Odalarda otaklarda
Koyun gibi koytaklarda
Türküz türkü çağırırız
Su başında sulaklarda
Türkün sesi kulaklarda
Beşiklerde beleklerde
Türküz türkü çağırırız
Hep beraber gelin kızlar
Bile coşar o yıldızlar
Koşulunca çifte sazlar
Türküz türkü çağırırız
İnler Veysel arı gibi
Bülbüllerin zarı gibi
Turnalar katarı gibi
Türküz türkü çağırırız
GALİBA DÜNYANIN SONUNA GELDİK
Galiba dünyanın sonuna kaldık
Gelin belli değil kız belli değil
Ne nasihat duyduk ne öğüt aldık
Sohbet belli değil söz belli değil
Dünya güzellendi tadı kalmadı
İnsanın edebi udu kalmadı
Günahın sevabın adı kalmadı
Hakikata giden iz belli değil
Aylarca yol çeken develer atlar
Onları kurtardı bu ferasetler
İnsanlar yol için taktı kanatlar
Yokuş belli değil düz belli değil
Hasta gönlün tedavisi zoraldı
Gizli sır kalmadı aşikar oldu
İrenkler çoğaldı boya bozuldu
Kumaş belli değil bez belli değil
Veysel nene gerek dünyanın hali
Kimi hasır dokur kimisi halı
Tam çalgıya karıştırdık kavalı
Davul belli değil saz belli değil
BİR HAYAL PEŞİNDE DOLANDIM DURDUM
Bir hayal peşinde dolandım durdum
Asla terk etmezem sanma unuttum
Sönmez ümidlerden beklerim yardım
Bu gün yarın dedim gönlüm avuttum
Gahi zengin oldum hülya yaşattım
Nerde güzel gördü isem laf attım
Sevda denizinde gönlüm aldattım
Arzularım suya düştü ne ettüm
Gahi fakir oldum hayli süründüm
Gahi mecnun oldum aba büründüm
Nerde güzel gördü isem yerindim
Ucu çıkmaz bir küçücük yol tuttum
Veysel bu sevdadan vazgeç dediler
Olup bitenleri yaz geç dediler
Sevdiğin kapıdan az geç dediler
Acı sözü sevdiğimden işittim
AĞLAYI AĞLAYI VARDIM PINARA
Ağlayı ağlayı vardım pınara
Kirli yağlığımı yuvermediler
Herkes destisini doldurdu çıktı
Bana da bi damla su vermediler
Elimde bir kadeh vardım kurnaya
Hücum eylediler bana vurmaya
Elimdeki kadehimi kırmaya
Tuttular bir kaçı koyvermediler
Al bu kadehini kaldır dediler
Gözünün yaşıyle doldur dediler
Bir fincan su verdik bildir dediler
Sanki ya verdiler ya vermediler
Çalıştım kadehim dolduramadım
Kimseye halimi bildiremedim
Gönlümün arzusunu aldıramadım
Dileğim hekime deyvermediler
Veysel bu sitemler canımı yaktı
Güzellerde eda yoktur naz kalktı
Herkes üç beşini aldı bıraktı
Beni de bir kere evermediler
GİNE Mİ AĞLADIN KİRPİKLER NEMLİ
Gine mi ağladın kirpikler nemli
Dostum niçin giyinmişsin karalar
Çiğ düşmüş gül gibi yüzünden belli
Senin derdin bu sinemi yaralar
Aziz dostum seni kimler ağlattı
Tecelli derdini derdime kattı
Yalan dünya nicelerini ağlattı
Kim bilir ki son mekanın nereler
Bu can bu cesede girelden beri
Aldık başımıza türlü kaderi
Çaresiz çaresiz ileri geri
Vakit gelir tamam olur sıralar
Cefanın sefanın farkı yok bence
Eğer düşünürsek inceden ince
Her ikisi de son haddine varınca
Dümdüz olur iniş yokuş dereler
Mihnet-i dünyaya tahammül gerek
Kahi ağlayarak kahi gülerek
Geçti günüm gözyaşlarım silerek
VEYSEL arar dertlerine çareler
UYANDIM KUŞLARIN İNCE SESİNE
Uyandım kuşların ince sesine
Seherle birlikte iniler durur
Ses verdim sesine bilircesine
Aşıkın derdini yeniler durur.
Baharda çağlayan bulanık sular
Durmadan kendini taşlara çalar
Eşinden ayrılmış bir geyik meler
Dağlar sadâ verir iniler durur
VEYSEL de yaralı geyik gibidir
Kapalı dertlere höyük gibidir
Ne sarhoştur ne de ayık gibidir
Sinesi kös gümüler durur.
ÇOK YALVARDIM ÇOK YAKARDIM
Çok yalvardım çok yakardım
Uyanmadı kara bahtım
Şansım küsmüş etmez yardım
Uyanmadı kara bahtım
Uyur uyanmaz ikbalim
Nic olacak benim halim
Boynuna olsun vebalim
Uyanmadı kara bahtım
Kader kadere eş oldu
Ağladım gözüm yaş oldu
Uzun boylu savaş oldu
Uyanmadı kara bahtım
Tecellim bozuk temelden
Gitti gençlik çıktı elden
Aşka mahkumuz ezelden
Uyanmadı kara bahtım
Kısmet beni diyar diyar
Dolandırır bilmem ne var
Veysel oldu candan bizar
Uyanmadı kara bahtım
TÜRKÜZ TÜRKÜ ÇAĞIRIRIZ
Dünya dolsa şarkıyılan
Türküz türkü çağırırız
Yola gitmek korkuyulan
Türküz türkü çağırırız
Türküz Türkler yoldaşımız
Hesaba gelmez yaşımız
Nerde olsa savaşırız
Türküz türkü çağırırız
Türklerdir bizim atamız
Halis Türküz kanı temiz
Şarkı gazeldir hatamız
Türküz türkü çağırırız
Bayramlarda düğünlerde
Toplantıda yığınlarda
Sıkılınca dar günlerde
Türküz türkü çağırırız
Yaylalarda yataklarda
Odalarda otaklarda
Koyun gibi koytaklarda
Türküz türkü çağırırız
Su başında sulaklarda
Türkün sesi kulaklarda
Beşiklerde beleklerde
Türküz türkü çağırırız
Hep beraber gelin kızlar
Bile coşar o yıldızlar
Koşulunca çifte sazlar
Türküz türkü çağırırız
GALİBA DÜNYANIN SONUNA GELDİK
Galiba dünyanın sonuna kaldık
Gelin belli değil kız belli değil
Ne nasihat duyduk ne öğüt aldık
Sohbet belli değil söz belli değil
Dünya güzellendi tadı kalmadı
İnsanın edebi udu kalmadı
Günahın sevabın adı kalmadı
Hakikata giden iz belli değil
Aylarca yol çeken develer atlar
Onları kurtardı bu ferasetler
İnsanlar yol için taktı kanatlar
Yokuş belli değil düz belli değil
Hasta gönlün tedavisi zoraldı
Gizli sır kalmadı aşikar oldu
İrenkler çoğaldı boya bozuldu
Kumaş belli değil bez belli değil
Veysel nene gerek dünyanın hali
Kimi hasır dokur kimisi halı
Tam çalgıya karıştırdık kavalı
Davul belli değil saz belli değil