Kur'an-ı Kerim'de Cuma namazıyla ilgili şu ifadeler yer alır:

Bela ve Musibetlere Sabır Göstermenin Fazileti: İlahi Tesellinin Gücü Bela ve Musibetlere Sabır Göstermenin Fazileti: İlahi Tesellinin Gücü

“Ey iman edenler! Cuma günü ezan okunduğu zaman hemen Allah'ı anmaya koşun, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.” (Cuma Suresi 9)

Peygamberimiz, abdest alıp camiye giderek cuma namazını kılanlar için şöyle buyurmuştur:

“Güzelce abdest aldıktan sonra Cumaya gelir, hutbeyi susarak dinlerse, bu cuma ile bir sonraki cuma arasındaki günahları üç gün fazlasıyla affedilir.” (Buhari, Cuma 55)

Ezan okunduğunda, cuma namazı kılmakla yükümlü olanlar işlerini bırakıp hemen camiye gitmelidirler.

Cuma namazının farz olması için belirli şartlar bulunmaktadır:

  1. Erkek olmak
  2. Hürriyet sahibi olmak
  3. Sabit ikametgahı olmak
  4. Sağlıklı bir bedene sahip olmak
  5. Görme yetisine sahip olmak
  6. Ayakları sağlam olmak

Bu şartları taşımayan kişilere cuma namazı farz değildir. Bu durumdaki kişiler, camiye gidip cuma namazını kılsalar bile namazları geçerli olmaz ve öğle namazının yerine geçmez.

Cuma namazının farz olmaması durumu, hastalık, seyahat, kölelik durumu, kadınlık gibi durumları kapsar. Bu durumda olanlar, cuma namazını kılsa da namazları geçerli olmaz.

Hasta ya da seyahat halindeki bir kişi, cuma namazını kıldıramadığı takdirde, kendisine farz olmayan bir başkasını cuma namazını kıldırmak için vekil tayin edebilir.

Hasta bir kişiye bakmakla yükümlü olan kişi, hastanın zarar görebileceğini düşünüyorsa cuma namazını kılmak için camiye gitmeyebilir.

Camiye gitmesi durumunda hastalığının artabileceğinden veya iyileşmesinin gecikebileceğinden endişe eden hastalar, cuma namazı farzı altında değildirler. Benzer şekilde, yürüme yeteneğini kaybetmiş yaşlılar da aynı duruma dahildir.

Bir ayağı olmayan veya felçli bir kişi, zorlanmadan yürüyebiliyorsa cuma namazını kılmak için camiye gider. Yürüme yeteneğini kaybetmiş olanlar ise gitmeye zorlanmazlar.

Editör: Ömer Faruk