Haber Merkezi- Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin millete ve milletin meselelerine nasıl baktığını, kendilerini “fildişi kulelere” nasıl hapsettiklerini her konuda gördüklerini vurguladı.

Muhalefetin, son 22 yılda, birkaç istisna hariç, milletin gerçek gündemiyle aynı hizada konumlanamadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terörle mücadeleden ülkemizin hak ve çıkarlarının savunulmasına kadar millî meselelerin tamamında çok büyük savrulmalar yaşadılar. Biz, PKK’nın Suriye uzantılarıyla mücadele ederken; CHP’li milletvekilleri ülke ülke dolaşıyor, PKK’lı canileri ‘çiçek çocuklar’ diyerek aklamaya çalışıyordu. Biz, FETÖ’cü alçakların kurumlarına karşı tedbir alırken, CHP’li yöneticiler örgütün paçavraları önünde poz veriyor, destek açıklaması yapıyordu. Karabağ’ı özgürlüğe kavuşturma mücadelemizde, en sert eleştiriyi yine CHP yönetiminden aldık. Ermenilerin asılsız iddialarını gündeme taşıyanlar yine bunlardı. Libya meselesinde de aynı durumla karşılaştık. ‘Türk askerinin Libya’da ne işi var?’ korosunun assolisti CHP ve dönemin CHP Genel Başkanıydı. Somali’ye yardıma koşarken de karşımızda yine CHP zihniyetini bulduk." dedi.

“İktidara Muhalefet Ayrıdır; Türkiye’nin Rakiplerine Lojistik Destek Sağlamak Ayrıdır”

Muhalefetin, Türkiye’nin Afrika’daki varlığından rahatsız olan sömürgecilerin tezleriyle kendilerini hedef aldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son olarak geçtiğimiz hafta DEM’li ortaklarıyla beraber Meclis’te Somali tezkeresine ‘hayır’ dediler. 7 Ekim’den beri Gazze’de devam eden soykırım konusunda ‘Hamas’ı şeytanlaştırma’ üzerine kurulu bir dil tutturduklarını hepimiz biliyoruz. Filistin direnişine ‘terör yaftası’ vurmakta gösterdikleri mahareti, maalesef, İsrail’in vahşi katliamlarına tepki vermekte gösteremediler. Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarımızdan Rusya-Ukrayna savaşındaki dengeli tutumumuza kadar her konuda aynı yalpalamalara şahit olduk. Şimdi benzer bir basiretsizliği Mavi Vatan konusunda görüyoruz. Türkiye’nin çıkarlarını savunmak yerine, bakıyorsunuz, ‘masal’ diyerek, ülkemizi yayılmacılıkla itham ederek, birilerine göz kırpıyorlar. Milletin verdiği yetkiyi, ülkenin menfaatlerini savunmak için değil; Türkiye karşıtlarına selam çakmak için kullanıyorlar. Bunun adı sorumsuzluktur, şuursuzluktur, gaflettir. Türkiye aleyhine tezleri Meclis kürsüsünden dillendirmek, ne zamandan beri CHP’nin görevi oldu? CHP, milletle ve milletin menfaatleriyle aynı yerde durma erdemini, bir kez olsun sergileyemeyecek mi? CHP’nin, Türkiye ile ve Türkiye’nin çıkarlarıyla alıp veremediği nedir? İktidara muhalefet etmek ayrıdır; Türkiye’nin rakiplerine lojistik destek sağlamak ayrıdır.” dedi.

“Mavi Vatan’ımıza Sahip Çıkma Noktasında En Küçük Bir Geri Adım Atmayacağız”

CHP’den, her konuda kendileriyle aynı düşüncede olmalarını beklemediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece millî meselelerde, yerli ve millî bir duruş bekliyoruz. CHP yönetimi, böyle konularda dahi katkı sunmayı beceremiyorsa, bari bu tarz talihsiz açıklamalarla ülkemize zarar vermesin. Gölge etmesinler yeter; biz onlardan başka ihsan istemiyoruz. Anavatanımızın ayrılmaz bir parçası olan Mavi Vatan’ımıza sahip çıkma noktasında en küçük bir geri adım atmayacağız. Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin hakkını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz.” dedi.

“Biz, 2200 yıldan fazla devlet geleneği olan, devlet aklı olan bir milletiz.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, hadiselere bakarken sadece 50-100 yıllık birikimle değil, binlerce yıllık köklü tecrübenin merceğinden bakıldığını, planların buna göre şekillendirildiğini, hazırlıkların buna göre yapıldığını, hamlelerin buna göre tayin edildiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bizim çizgimiz, karakterimiz bellidir. Biz, başına vurunca ekmeği alınan bir ülke değiliz. Tarihimizin hiçbir döneminde de böyle olmadık. Ne başkalarının hakkına el uzatırız ne birilerine hakkımızı yedirtiriz. Kardeşlerimizi de en zor günlerinde yalnız ve çaresiz bırakmayız. Uluslararası hukuk çerçevesinde Libya’da bunu yaptık. 30 yıllık işgalin ardından Karabağ’da bunu yaptık. Suriye’den topraklarımıza saldırı olduğunda bunu yaptık. Irak’taki bölücü terör yuvalarına karşı bunu yaptık. Hakkımıza sahip çıktık. Kardeşlerimize sahip çıktık. Bekamıza sahip çıktık. Tehditler karşısında ülkemizin ve milletimizin güvenliğini garantiye aldık. Gerilimi körükleyen değil, bölgesinde ve ötesinde barışı, istikrarı, sükuneti savunan taraf olduk.” dedi.

"Gazze Bugün Dünyanın En Büyük İmha Kampına Dönüşmüştür"

Gazze’de yaklaşık 300 gündür son derece vahşi bir soykırım yaşandığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail güçlerinin 16 bini çocuk, 40 bin Filistinlinin tepelerine bomba yağdırarak kalleşçe şehit ettiğini" söyledi.

Yüz bin Filistinlinin yaralandığını, sakat kaldığını, kuvözdeki bebeklere kurşun sıkacak kadar ileri gidildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Gıda sırasında bekleyen insanları katledecek kadar alçaldılar. Camileri, kiliseleri, okulları bombalayacak kadar gözlerini kararttılar. Savaşın bile bir hukuku vardı, İsrail bunu bile yok saydı. Geçtiğimiz yüzyılın en lanetli figürü olan Hitler’i gölgede bırakacak bir barbarlığa imza attılar. Gazze bugün dünyanın en büyük imha kampına dönüşmüştür. Yüreğinde zerre kadar vicdanı olan birisinin, hangi inanca mensup olursa olsun, Gazze’de yaşanan insanlık dramına sessiz kalması düşünülemez. Ama Batılı liderler, görevi uluslararası güvenliği sağlamak olan kuruluşlar bu vahşeti neredeyse 300 gündür sadece uzaktan seyrediyor.” dedi.

“Batı’nın Sergilediği Bu İki Yüzlülüğün Sonu Korkarım Ki Çok Kötü Bitecektir”

Gazzeli 40 bin masum ölmemiş, 16 bin çocuk vahşice katledilmemiş gibi eli kanlı katillerin Temsilciler Meclisinde ağırlandığını ve alkışlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam dünyasının birkaç ülke dışında zulmü durduracak, zalime “dur” diyecek hiçbir irade sergilemediğini söyledi.

Blinken: "Eygi, İsrail'in Öldürdüğü İkinci ABD Vatandaşı ve Bu Kabul Edilemez" Blinken: "Eygi, İsrail'in Öldürdüğü İkinci ABD Vatandaşı ve Bu Kabul Edilemez"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Sizlere soruyorum. Ben de insanım diyen, ben de Müslümanım diyen birisinin böyle bir tabloya rıza göstermesi mümkün mü? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bugün sorumluluk almayacaksa Allah aşkına ne zaman alacak? İsrail'in istilacı politikalarının tüm bölgeyi tehdit ettiğini görmek için daha kaç bin tane çocuğun ölmesi lazım? Bakınız bu gidiş, gidiş değildir. Netanyahu yönetimi altında İsrail’in gittiği yol, yol değildir. Bu pervasızlığın, bu hoyratlığın, Batı’nın sergilediği bu iki yüzlülüğün sonu korkarım ki çok kötü bitecektir. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur. Gazze’de 40 bin masum insanı katlettikten sonra bugün gözünü Lübnan’a dikenlerin, yarın pis ellerini başka yerlere uzatmayacağının garantisini kim verebilir? Bu soruyu sadece biz sormuyoruz. İsrail’in vahşetine destek veren, bombaların üzerini imzalayan Batılılar da sormaya başladı. Hukuk tanımaz İsrail devleti sadece Filistin ve Lübnan için değil, gelinen noktada artık tüm insanlık için, tüm dünya için tehdittir. Çocukları katleden bu zihniyet, çocukların ölümüne alkış tutan bu ahlaksızlık, insanlığın tüm değerlerine düşman bir tehdittir. Savaşı bile kirleten bu anlayış, dünyanın tamamına meydan okuyan bir barbarlıktır. Onun için diyorum ki, Gazze’de İsrail terörüne karşı verilen mücadele sadece Filistinlilerin değil, tüm insanlığın onur mücadelesidir. Biz, son Gazze şehidi defnedilene kadar bu haklı davanın yanında durmaya devam edeceğiz.”

“Türkiye’yi Güvenli ve Müreffeh Bir Ülke Haline Getirecek Hiçbir Projeleri Yoktur”

Küresel vicdanın sesini yükseltememesi, zalimlere “dur” diyememesinin, bölgede benzer sorunların tekrar tekrar yaşanmasına neden olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batılı ülkeler ve İsrail’in "açık çek" anlayışının tüm bölgeyi kan gölüne çevirdiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İktidara geldikleri ilk günden beri Türkiye’yi her alanda büyütmenin, geliştirmenin, kalkındırmanın gayreti içinde olduklarını, asırlık ihmalleri giderdiklerini, 85 milyonun her bir ferdinin refahını ve huzurunu artıracak yatırımlar yaptıklarını" söyledi.

Erdoğan, şunları kaydetti: “Devasa projelere imza atarken, büyük reformları hayata geçirirken, en ağır krizlerle mücadele ederken, millî bekamızı tehdit eden saldırıları bertaraf ederken, bir taraftan da demokrasimizin standartlarını daha da yükselttik. Yasakları kaldırarak, reformları hayata geçirerek; vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu, özgürlüğünü güvence altına aldık. Ülkemizi dışarıda da milletler camiasının saygın bir üyesi haline getirdik. Yurt dışında her biri birer şaheser olan eserlerle şanlı bayrağımızı dalgalandırdık. İçeride ve dışarıda attığımız her adımda, milletimizden aldığımız güçle yürüdük. Her ne kadar gözlerini ülkeye, kulaklarını millete kapatsalar da bizim eserlerimizi, milletimize kazandırdıklarımızı görmemek mümkün değildir. Türkiye Yüzyılı dediğimiz işte bu büyük atılımın adıdır. Ancak muhalefetin, bu Türkiye Yüzyılı idealini paylaşmak gibi bir dertleri olmadığını üzülerek görüyoruz. Türkiye Yüzyılı’nı; içi boş gündemlerle, anlamsız tartışmalarla sabote etmeye çalışıyorlar. Ortaya koydukları hiçbir çözüm teklifleri, sundukları hiçbir projeleri yok. Türkiye’yi güvenli ve müreffeh bir ülke haline getirecek hiçbir projeleri yoktur.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, halkın AK Parti’ye güveninin, sandığa gidip istikbalini ve istiklalini AK Parti’ye emanet etmesinin nedeninin, sadece yapılan eserler değil, aynı zamanda yaptıkları eserlerin arkasında durmaları olduğunu vurguladı.

“Bu Davaya Sahip Çıkmak Namus Borcumuzdur”

Türkiye'nin bugün küresel ölçekte vizyon ortaya koyan, hedef belirleyen, iş yapan, ön alan, takdir edilen bir ülke hâline gelmesinin ardında, AK Parti'nin ve kadrolarının bulunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, partililere şöyle seslendi: "Milletin emanetine bugüne kadar nasıl sahip çıktıysak, inşallah bundan sonra da canımız pahasına sahip çıkmayı sürdüreceğiz. İnanıyorum ki bu aziz davaya gönül veren siz kardeşlerim de aynısını yapacaktır. Bu davaya sahip çıkmak, sadece AK Partililerin değil, hepimizin namus borcudur. Bu davaya hizmet etmek, bu davaya halel getirmemek, hepimizin en başta gelen görevidir. Elbette siyaset, milletin huzuruna, vereceği karara açık bir iştir. Bizim de öncelikli muradımız; milletimizin gönlünü ve desteğini kazanmaktır. 22 yıldır, milletin gücüyle, milletin teveccühüyle, milletin rızasıyla yol yürümüş bir hareket olarak, önümüzdeki seçimlerde de milletimizin desteğine talibiz. Türkiye’nin en çok üyesi olan, en fazla gönüllüye sahip partisi olarak, vatandaşımızdan yine sandıkları patlatacak bir destek bekliyoruz. İnşallah 31 Mart’ta bir kez daha milletimizin güvenine layık olacağımıza yürekten inanıyorum. AK Parti ailesi olarak, 31 Mart seçimlerine kadar bu şekilde yoğun çalışarak, milletimize kendimizi anlatmamız gerektiğini unutmamalıyız. Gençlerimizin bu süreçte ne kadar önemli olduğunu da bir kez daha vurgulamak istiyorum. Unutmayalım, gençler bizim geleceğimizdir. Onların fikirlerine, görüşlerine değer vermek, onları sürece dâhil etmek bizim için çok önemlidir. Onların dinamizmi, enerjisi ve yenilikçi fikirleri, partimizi daha da ileriye taşıyacaktır.”

Son 22 yıldır AK Parti'ye olan güven ve desteğin, aynı zamanda millete ve milletin yarınlarına da güven ve destek anlamına geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun sandıkta da karşılık bulacağını belirtti.

Editör: Fatma Zehra