Gayr-i meşru siyonist terör şebekesinin yaklaşık 100 yıldır işgal altında tuttuğu Filistin topraklarındaki katliamları dur durak bilmiyor.
7 Ekim'den bu yana özellikle Gazze ve tüm Filistin'de gerçekleştirilen soykırım devam ederken, şimdiye kadar yaklaşık 2 milyon insan yerinden oldu, çoğunluğu çocuk ve kadınlardan oluşan 35 bine yakın kişi şehit oldu, 75 binden fazla kişi de yaralandı.
İşgalci siyonist teröristleri protesto etmek, zulme uğrayan mazlum Filistin halkına destek için Ankara Filistin Dayanışması Platformu tarafından Cuma namazından sonra Ankara Hacı Bayram Camii avlusunda basın açıklaması düzenlendi.
Sık sık tekbirlerin getirildiği basın açıklaması öncesi toplanan Kudüs sevdalısı halk, Filistin'in yanında ve işgalcilerin karşısında olduklarını belirten sloganlar atarak, işgalci siyonit teröristlerin yaptığı barbarlığa tepki gösterdiler. Gazze'deki katliama can suyu olan işgalcilerle ticaretin durdurulması gerektiği hatırlatıldı.
Ankara Filistin Dayanışma Platformu adına Mehmet İnanlı tarafından basın açıklaması okundu.
"Şifa Hastanesi'ndeki barbarlık siyonizmin özetidir"
İşgal güçlerinin Şifa Hastanesi'ni abluka altında tuttukları iki hafta boyunca içeriye hiçbir şekilde ilaç, yiyecek ve hatta su bile sokulmasına izin vermediklerini belirten İnanlı, "Oysa hastanede çok sayıda sığınmacı, tedavi gören yüzlerce hasta, yaralı, onlarla ilgilenen refakatçiler ve sağlık elemanları vardı. İşgal güçleri bu insanların başka yerlere tahliye edilmesine fırsat vermedikleri gibi kendilerine insani yardım ulaştırılmasını da engellediler. İşgal güçlerinin çekilmesinden hemen sonra bölgedeki ahali ve DSÖ yetkilileri hastane ve çevresindeki durumu yerinde görmek için oraya gitti. Gördükleri manzaralar gerçekten çok korkunç ve dehşet vericiydi. Yapılan tespitlere göre hastane ve çevresinde yaptıkları katliamda en az 400 kişiyi öldürmüşlerdi. Hastane binaları yakılmış ve birçoğu da yanarak ölmüştü. Çünkü cesetlerin birçoğu yanmış, kömürleşmiş haldeydi. Ayrıca hastane çevresindeki alanlara bazı insanların elleri ve bacakları bağlı bir şekilde diri diri gömüldükleri teşhis edildi. Bazı kişilerin ise tank paletlerinin altında ezilerek son derece korkunç bir şekilde öldürüldüğü anlaşıldı. Şifa Hastanesi'ndeki barbarlık siyonizmin özetidir! Sanki başka bir gezegenden gelmiş yaratıklar insanlık ile alay ediyor, insanlığın haysiyetini ayaklar altına alıyor. Bu yaratıklar bu gezegene ait olamaz." dedi.
"Eğer Gazze’yi unutursak yeryüzündeki bütün mahlukat bize lanet eder"
Gazze'nin hiçbir zaman unutulmaması gerektiğini aktaran İnanlı, şunları söyledi:
"Eğer Gazze’yi unutursak yeryüzündeki bütün bitkiler, böcekler ve canlılar bize lanet eder. Bunu sürekli birbirimize hatırlatmak gerekiyor, çünkü her şey kendi haline kaldığında, kendimizi başka şeylerle oyaladığımızda Gazze’yi unutabiliyoruz. Gözlerimizi, kulaklarımızı ve zihnimizi kapatabiliyoruz Gazze’ye. Gazze’yi unutursak zihnimizin ve kalbimizin hatırladığı esaslı başka bir şey kalmaz. Bizi insan kılan en temel şeyi, zulme karşı çıkmayı unutursak, insan kalmaya devam edemeyiz. Parçalanmış küçük bedenlere bakamıyoruz artık. Böylesine bir savunmasızlığa sadece bakmak, gözlerini kapatmakla aynı düzeyde insanlık suçudur. Gazze’deki bu ağır zulmün mazlumları yeryüzünün en haklı masumları. Bizler de haklılardan olmayı başarmalıyız. Bu da elimizden geleni değil elimizden gelenin fazlasını yapmakla olur. Ancak bu şekilde, haklılardan olabiliriz. Gazze için bir şey yapmanın ilk adımı Gazze’yi hatırından bir an olsun çıkarmamaktır. Hatırdan çıkarmazsak duadan çıkarmayız. Hatırdan çıkarmazsak tepkilerimizden çıkarmayız. Hatırdan çıkarmazsak boykotlarımızdan vazgeçmeyiz. Hatırdan çıkarmazsak infaklarımızdan çıkarmayız. Hatırdan çıkarmazsak insanlıktan çıkmayız ve insan olduğumuzun delilini muhafaza ederiz. Şu mübarek vakitlerde her türlü had aşıldı, bütün mazeretler, bahaneler tükendi. Şu an sura üflense, yer yerinden oynasa şaşırmamalıyız. Duamızın kabul olması Gazze’yi her daim içimizde canlı tutmamıza bağlı..."
"Un kuyruğunda bekleyen 10 kilo kalmış çocuk 10 ton ağırlığında bombayla parçalanıyor"
Son olarak İnanlı, "İnsanlık bütün bir gezegende inciniyor, katlediliyor, masumların haysiyeti ayaklar altına alınıyor, un kuyruğunda bekleyen 10 kilo kalmış çocuk 10 ton ağırlığında bombayla parçalanıyor. Kötülük bu kadar pervasızlaşıyorken bizim seyirci olmamız, bireysel takılmamız asla kabul edilemez. Bu büyük kötülük örgütlenmesine karşı bizler de iyilerin ve salihlerin örgütlenmesini yapmalıyız. Bu faaliyetimiz de elhamdülillah bu birlikteliklerin eseri. Çok zulümler gördük, çok kötülüklere şahit olduk ama böylesine mahşeri bir tabloyu asla görmedik. Buna karşılık, ateşe çıplak bedenleriyle giren ve canlarıyla hakikati savunan büyük insanlıklar görüyoruz. Bu tablo, her şeyi açıkça izah ediyor. Hayır ve şer apaçık karşımızda. Nerede durmamız gerektiğini ve neden duramadığımızı iyi düşünmeliyiz. Bunu ağlayarak değil; geleceğe dönük bir azmi, kararlılığı kuşanarak yapmalıyız. Bir taraftan bugünün acılarını dindirmeye çalışırken bir yandan da önümüzdeki on yılların acılarını dindirecek çareleri planlamak için kendimizi hazırlamalıyız. Çarenin peşine düşmek, onun için dua etmek, dövünüp durmaktan daha fazla yakışır Müslümanlara. Samimi niyazların kabul gördüğü mübarek vakitlerden geçiyoruz. Rabbimizden, önce bizi bağışlamasını, sonra da bizi doğru yollara eriştirmesini, kardeşlerimize hakiki yardımları yapacak yolları bize göstermesini diliyoruz." ifadelerine yer verdi.
Basın açıklamasının ardından Muhammed İmamoğlu tarafından yapılan dua ile program nihayete erdi. (İLKHA)