İslam, müminleri aralarında dil, ırk, renk, veya kavim farkı gözetmeksizin kardeşlik bağıyla birbirine bağlamıştır. Bu birlik sayesinde toplum içindeki çatışma ve düşmanlık yerine sevgi, saygı ve dayanışma gibi güzel hasletler yeşermiştir. İbrahim Aydoğan, Bayraklı Müftülüğü İlçe Vaizi, İslam'ın birlik ve beraberlik anlayışını, "Müminler ancak kardeştirler, öyleyse iki kardeşinizin arasını düzeltin, Allah'a itaatsizlikten sakının ki rahmetine mazhar olasınız." (Hucurat, 49/10) ayetiyle vurgulamaktadır.

Müminler, hem insanlık hem de iman kardeşleriyle ilişkilerinde adil olmalıdırlar. Haksızlığa karşı durmalı, temel hak ve özgürlüklerin uygulanmasına katkıda bulunmalı ve mümin kardeşler arasındaki anlaşmazlıkları adaletle çözmelidirler. Peygamber Efendimiz (S.A.S.), müminleri bir vücut gibi görmenin önemini vurgulayarak, "Mümin bir uzvundan şikâyet ederse, vücudun diğer uzuvları da uykusuzluk ve ateşle ona iştirak ederler." (Müslim, Birr, 66) diyerek bu birliğin değerini anlatır.

İslam toplumu, bir vücuda benzetilir. Her bir birey, vücudun bir parçası gibidir ve işlevlerini uyum içinde yerine getirmelidirler. Toplumun gücü, bireylerin bir araya gelmesi ve dayanışmasıyla ortaya çıkar. Mehmet Akif'in ifade ettiği gibi, "Girmeden tefrika bir millete; düşman giremez." Toplumun birliği, dayanışması ve kardeşliği, onu güçlü kılar.

İslam toplumu, birlik ve beraberlik içinde hareket etmeli ve sevinçleri ile hüzünleri paylaşmalıdır. Camilerde omuz omuza namaz kılmalı, zekât ve fitre gibi ibadetlerle ihtiyaç sahiplerine yardım etmelidirler. Birlikte yaşanan sevinçler, toplumun dayanışma ve birlik ruhunu pekiştirir.