ABD Başkanı Donald Trump'ın İran ile nükleer müzakereleri başlattığını açıklaması, İsrail'de büyük bir endişeye yol açtı. 7 Nisan'da Trump ve Netanyahu arasındaki basın toplantısında duyurulan bu müzakereler, Tel Aviv yönetimi için sürpriz oldu. Haaretz gazetesi, Netanyahu'nun ABD'nin İran'la müzakerelere başlama kararını Trump'tan öğrenmesinin ardından moralinin bozulduğunu belirtti. Analist Amos Harel, Netanyahu'nun bu durum karşısında "korkusunu" yüksek sesle ifade etmediğini ancak müzakerelerden bir anlaşma çıkmasından duyduğu kaygıyı gizlemediğini yazdı. Netanyahu’nun, İran’a karşı sert bir tutumdan vazgeçilmesi durumunda, İsrail'in nükleer tehditten korunma yolunun zorlaşacağı düşüncesini taşıdığı ifade ediliyor.

Müzakerelerin başarısız olması umudu taşıyan Netanyahu'nun, müzakerelerden İran'a yeni bir nükleer kapasite tanınmasının korkutucu sonuçlar doğurabileceğini savunduğu belirtiliyor. Siyonist rejiminin en büyük endişelerinden biri de, ABD’nin İran ile barışçıl bir anlaşmaya varmak istemesi ve bunun İran’a nükleer silah üretme yolunu açacak olması.

Suudi, 29 Nisan’dan sonra hac vizesi olmayanların Mekke’ye girişine izin vermeyecek Suudi, 29 Nisan’dan sonra hac vizesi olmayanların Mekke’ye girişine izin vermeyecek

Bununla birlikte, İsrail basını, ABD ile İran arasındaki müzakerelerin son derece "olumlu" mesajlar verdiğini, bunun da İsrail için tehdit oluşturduğunu belirtiyor. ABD'nin İran'a yönelik yaklaşımının ılımlılaşmasının, İran'ın bölgedeki gücünü pekiştireceği ve Trump sonrası ABD'nin anlaşmayı terk ederek İran’ın nükleer kapasitesini artırabileceği kaygısı İsrail’de artıyor.

İran'ın nükleer programıyla ilgili olarak, İsrailli yetkililer, Trump'ın müzakerelerin başarılı olduğunu ifade etmesinin İran’ın konumunu güçlendirebileceğinden endişe ediyor. İran araştırmacısı Dr. Benny Sabti, Trump'ın bu tutumunu "tehlikeli" olarak nitelendiriyor ve Trump'ın erken bir başarı değerlendirmesi yaparak İran’a daha fazla avantaj sağladığını öne sürüyor.

Sonuç olarak, İsrail’in ABD ile İran arasındaki nükleer müzakereler konusunda oldukça temkinli ve kaygılı olduğu, bu müzakerelerin başarısız olması durumunda İsrail’in askeri müdahale seçeneklerini masaya koyacağı belirtiliyor.