Siyonist işgalcilerin 7 Ekim Aksa Tufanı'nın ardından başlattığı katliamlar 18 aydır devam ederken onlarca İslam ülkesinden ise gerekli tepkilerin verilmemesi ise Müslüman halk tarafından tepkisel eylemlerle protesto ediliyor.
Ocak ayında HAMAS ve işgal rejimi arasında sağlanan ateşkes sonrasında yaşanan olumlu gelişmelere tahammül edemeyen siyonistler, ahlaklarının gereğini yaparak ateşkesi bozdu ve bir önceki dönemde olduğu gibi katliamlarını sürdürmeye devam ediyor.
"Netanyahu, direnişin gücünü kırmak için saldırılarına yeniden başladı"
Yaşanan katliamlara ilişkin İLKHA muhabirine konuşan Gazeteci Kenan Alpay, "7 Ekim sonrasında başlayan süreç, her ne kadar israilin büyük katliamlarını, barbarlıklarını, vahşetlerini beraberinde getirmişse de netice itibarıyla bu yılın ocak ayında imzalanan ateşkes anlaşması, esasında 16 ay boyunca süren İsrail barbarlığını daha net bir biçimde dünya kamuoyunun gözünün önüne sergilemiş oldu. Esir takası esnasında ortaya çıkan görüntüler, tümüyle israilin aleyhine işledi ve israili hem toplumsal hem askeri hem de siyasi anamda büyük ve derin bir çıkmaza sürükledi. Bu nedenle Netanyahu'nun başını çektiği cephe, bir bütün olarak Gazze'ye tekrardan saldırma yönünde bir takım planlar getirdi. Bu planların arka planına baktığımızda Gazze'de ortaya çıkan direnişin gücünü kırmak, esir takası sırasında ortaya çıkan psikolojik dengeyi bozmak ve nihayetinde israilin sınır tanımayan, açgözlü, tamamen barbarca yöntemlerle hiçbir anlaşmaya sadakat göstermeyeceğini bir noktada cüretkâr bir biçimde ortaya koymuş oldu. Ancak bu cüretkârlık hâlihazırda devam etmekle birlikte İsrail açısından bir çözümün değil giderek bir çözümsüzlüğün daha büyük bir adresi oldu." diye konuştu.
"Sorun sadece Batı kamuoyunun israili desteklemesi değil, İslam dünyasının Gazze meselesine sahip çıkamamasıdır"
Halkı Müslüman olan ülke liderlerinden gerekli tepkinin ortaya konulamamasını da eleştiren Alpay, "Burada asıl olan israilin ahlaki açıdan, siyasi açıdan, toplumsal ve askeri açıdan barbarlığının dünya kamuoyunda netleşmesi değil bilakis dünya kamuoyunun bu vahşet karşısında sessiz kalması, basit kınama mesajlarıyla geçiştirmesi ve insani yardım, sıhhi yardım düzeyinde herhangi bir yardımı Gazze'ye ulaştıramaması asıl büyük sorundur. Bu açıdan mesele sadece Batı kamuoyunun israili desteklemesi değildir. En az onun kadar büyük bir sorun olan İslam dünyasının, İslam toplumlarının Gazze meselesine sahip çıkamamasıdır. Kaldı ki 7 Ekim'den sonra ortaya çıkan görüntülerde tüm dünyada siyonizmi lanetleyen, barbarlık ve vahşeti lanetleyen, Filistin'e destek çıkan milyonların katılmış olduğu kitlesel gösterileri gördük. Ancak 20 Ocak sonrasında İsrail tarafından ateşkesin tümüyle ihlal edilmesi yönünde ortaya konulan barbarlıklara, vahşete maalesef aynı düzeyde bir hassasiyet bir tepki gösterilemedi." şeklinde konuştu.
"Eylemlerdeki asıl ama basit bir kınama değil İslam dünyasının idarecilerini harekete geçirmektir"
İşgalcilerin 7 Ekim sonrasında sergilediği barbarlıktan daha az olmayan barbarlığa karşı seslerini yükseltmek adına meydanlarda olduklarını vurgulayan Alpay, "Burada gösterdiğimiz tepki gibi Ankara'da, Diyarbakır'da Gaziantep'te, Kahramanmaraş'ta, Batman'da, Amasya'da, Türkiye'nin birçok noktasında bu protestolar devam ediyor. Asıl olan bu protestoların daha büyük bir kitleselliğe ulaşması ve netice itibarıyla bunun siyasi ve askeri anlamda israile dönük ciddi bir tedbir kararının alınmasını teşvik etmek üzere sokaklara iniyoruz. Yoksa mesele basit bir biçimde gıyabi cenaze namazı kılıp, slogan atıp dağılmak değildir. Buradaki mesaj israili lanetlemek kadar, israile mani olmayan, katliamlara sessiz kalan İslam dünyasındaki idarecilerin, siyasi liderlerin o ataletini, çekingenliğini, korkaklığını ortadan kaldırma yönünde bir teşviktir." dedi. (İLKHA)