Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in âzadlısı Ubeyd şöyle anlatır:
ORUÇLUYKEN GIYBET EDEN İKİ KADININ DURUMU
İki kadın oruç tutuyorlardı. Öğle üzeri bir kimse Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e gelerek:
“–Yâ Rasûlâllah! Şurada iki kadın var, oruç tutuyorlar. Neredeyse susuzluktan ölecekler. (Müsâade buyurursanız oruçlarını bozsunlar.)” dedi.
Allah Rasûlü ondan yüz çevirdi, cevap vermedi. Gelen kimse sözünü tekrar ederek:
“–Yâ Nebiyyallâh! Vallâhi neredeyse ölecekler.” dedi. Fahr-i Kâinat Efendimiz:
“–Çağır onları!” buyurdu.
Kadınlar geldi. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir kap istedi. Kadınlardan birine vererek:
“–İçindekileri çıkar!” dedi. Kadın kabın yarısını dolduracak kadar kan, cerâhat ve et kustu. Diğerine de aynı şekilde emir buyurunca o da kabı dolduruncaya kadar kan ve taze et çıkardı. Bunun üzerine Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Bu iki kadın Allâh’ın helâl kıldığı şeylerden kendilerini tutarak, onlara karşı oruçlu oldular, haram kıldığı şeyleri yaparak da iftar edip oruçlarını bozdular. Biri diğerinin yanına oturup insanların etlerini yemeye başladılar (yani gıybet ettiler).” buyurdu. (Ahmed, V, 431; Heysemî, III, 171)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, 12 Saadet Damlaları, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan