Rebî bin Haysem’in Nefis Muhasebesi

Rebî bin Haysem, bahçesine bir mezar kazdırmıştı. Kalbinin katılaştığını hissettiği anlarda bu mezara girer, bir süre orada kalır ve dünya hayatının geçiciliğini, ahiretteki hesabını düşünürdü. Mezarda geçirdiği bu süre zarfında, kendisini adeta ölmüş gibi kabul eder ve şu ayetleri tefekkür ederdi:

“Nihâyet onlardan birine ölüm gelip çattığında: «Rabbim! Beni geri gönder; tâ ki boşa geçirdiğim dünyada sâlih ameller işleyeyim.» der…” (el-Mü’minûn, 99-100).

Mezardan çıktığında ise kendi kendine şöyle derdi:

“Ey Rebî! Bak, bugün geri çevrildin. Bu talebinin kabul edilmeyeceği, dünyaya geri gönderilmeyeceğin bir vakit de gelecektir. Şimdiden tedbirini al ve sâlih amellerini, Allah yolundaki gayretlerini ve âhiret hazırlıklarını artır.”

Rebî bin Haysem’in bu tutumu, her Müslüman için derin bir nefis muhasebesi örneğidir. O, dünya hayatının geçici olduğunu ve her an ölümle yüzleşebileceğimizi bize hatırlatır. Bu yüzden, bu dünyada yapmamız gereken sâlih amelleri ertelememeli ve her an kendimizi Allah’a daha yakın kılacak şekilde yaşamalıyız.

Hazret-i Ömer’in Uyarısı

Rebî bin Haysem’in bu ibretlik hali, Hazret-i Ömer’in şu önemli uyarısını her an hatırlamamızı gerektirir:

“İlâhî mahkemede hesâba çekilmeden evvel, nefsinizi hesâba çekiniz!” (Tirmizî, Kıyâmet, 25/2459).

Bu söz, dünya hayatında sürekli olarak kendi nefsimizi sorgulamamız ve yaptığımız her işte Allah’ın rızasını gözetmemiz gerektiğini bize hatırlatır.

Sonuç olarak, Rebî bin Haysem’in hayatından alacağımız dersler, dünya hayatının geçiciliğini ve ahiretteki hesaba hazırlıklı olmamız gerektiğini bize hatırlatır. Her Müslüman, bu dünyada Allah’ın rızasını kazanacak amellerle meşgul olmalı ve nefis muhasebesini sürekli olarak yapmalıdır. Böylece, ahirette pişmanlık duymayacak bir hayat yaşamış oluruz.