28 Aralık 2011'de gerçekleşen olayın üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen, o gün ve sonrasındaki olaylar hala hafızalarda canlılığını koruyor.Köylüler olayın yaşandığı gece, ailelerine ekmek götürmek için alışılageldik şekilde Irak'a geçmiş ancak dönüş yolculuğunda bombalanmıştı.

Savcılığın raporunda

Askeri savcılık tarafından yürütülen soruşturmanın raporuna göre, insansız hava aracı (İHA) ile yapılan keşif uçuşları sırasında saat 17:20 civarında Haftanin Deresi Vadisi'nde "ısı kaynakları" tespit edilmiş, dönemin 23'üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral İlhan Bölük, görüntülerin "terörist olarak değerlendirildiği" sonucuna varmıştı.

Siirt Fıstığında Hileli Ticaret Alarmı: Çiftçilerin Emeği Tehlikede Siirt Fıstığında Hileli Ticaret Alarmı: Çiftçilerin Emeği Tehlikede

Rapora göre, topçu atışı düşüncesi, 2'nci Ordu Harekat Başkanlığı'na bildirildi ancak hareket halindeki grubun üç koldan ilerlemesi ve motorlu araçlar bulundurması nedeniyle top atışının etkili olamayabileceği değerlendirildi.

Rapora göre Hava Kuvvetleri'nin operasyon kararı, dönemin Genelkurmay İstihbarat Başkanı Orgeneral Yaşar Güler tarafından Genelkurmay İkinci Başkanı'na iletilmiş, son olarak da o dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in onayıyla akşam saat 20.00 civarında hava operasyonu gerçekleştirilmiş.

4 bomba atıldı: 34 kişi hayatını kaybetti, bir kişi sağ kurtuldu

Sınır hattında bekleyen gruba ilk bomba saat 21:43'te, ikinci bomba 22:02'de, üçüncü bomba 22:16'da ve son bomba ise 22:24'te atıldı.

Bu olay sonucunda 17'si çocuk toplamda 34 kişi hayatını kaybederken, hayatını kaybedenlerin 27'si Encü ailesine mensup. Servet Encü ise olayda yaralı olarak kurtuldu.

Olayın ardından Türk Silahlı Kuvvetleri yaptığı ilk açıklamada "Bölgenin teröristler tarafından sıkça kullanılan bir yer olması ve geceleyin hududumuza doğru bir hareketin tespit edilmesi üzerine hava kuvvetleri uçakları ile ateş altına alınması gerektiği değerlendirilmiş ve saat 21:37-22:24 arasında hedef ateş altına alınmıştır." ifadelerini kullanmıştı.

Erdoğan: Üzüntümüz büyük

O dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise olaydan 2 gün sonra yaptığı açıklamada, Gediktepe ve Hantepe baskınlarında silahların katırlarla taşındığını hatırlatarak, "O zaman da niye bunlara müdahale edilmemişti denmişti. Bunların hepsi birer ibretti. Bu sefer de güvenlik güçlerimizin böyle bir yanlışa düşmemesi isteniyordu ama Uludere'deki köylülerden 35 vatandaşımız ebediyete intikal etti. Üzüntümüz büyük." demişti.

Aileler tazminatı kabul etmedi

Dönemin Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç da 2 Ocak 2012 tarihindeki Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, olayda kasıt olmadığını söyledi. Arınç, resmi bir özür dilenmesinin yanlış olacağını ancak hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödeneceğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan yine o dönem Uludere'de hayatını kaybeden vatandaşların ailelerine 123 bin TL ödeneceğini açıklamıştı. Ancak aileler bu tazminatı kabul etmedi ve ödemeler Başbakanlık hesabına iade edildi.

Sınır hareketliliği ile ilgili istihbarat nereden gelmişti?

Olayın hemen ertesinde Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan ilk açıklamada, Irak'tan Türkiye'ye doğru bir grubun hareket halinde olduğu insansız hava aracı (İHA) görüntüleriyle tespit edildiği belirtildi. Açıklamada, bu bölgenin PKK'lılar tarafından sıkça geçiş için kullanıldığı vurgulandı.

Ancak bu istihbaratın hangi İHA'lar tarafından sağlandığı konusu, uzun süreli tartışmalara sebep oldu.

ABD'nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal, Mayıs 2012'de yayımladığı bir haberde, bu istihbaratın ABD yapımı İHA'lar tarafından sağlandığını iddia etti.

Gazetenin ABD Savunma Bakanlığı yetkililerine dayandırdığı haberde, istihbaratın Türkiye ile ABD arasında 2007'de PKK'ya karşı kurulan istihbarat paylaşımı anlaşması kapsamında verildiği, ancak hava operasyonu kararının tamamen Türk askeri yetkililerine ait olduğu ifade edildi.

ROBOSKI Ancak askeri savcılık tarafından tamamlanan Ocak 2014 tarihli soruşturma raporunda, istihbaratın "Gözcü İHA'lar" tarafından sağlandığı belirtildi.

Gözcü İHA'lar, 2007'de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) envanterine girmiş ve operasyonel olarak kullanılmaya başlanmıştı.

O dönemde faaliyet gösteren Taraf gazetesi, olaydan birkaç gün sonra yayımladığı bir haberde, bombardımana sebep olan bilginin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından verildiğini öne sürdü. Ancak MİT, konuyla ilgili yazılı bir açıklama yaparak bu iddiaları reddetti.

Dönemin başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, olaydan iki gün sonra yaptığı açıklamada, İHA'ların istihbarat örgütlerinden 10 gün önce aldıkları bilgi üzerine bölgede uçuş yaptığını ifade etti.

Olaydan sonra ne oldu, hangi soruşturmalar başlatıldı?

Erdoğan, o dönemki açıklamasında, kaçakçılık işlerinin en fazla 10 kişilik gruplarla yapıldığını ve 40 kişilik bir grubun tespit edilmesinin "daha önce Gediktepe ve Hantepe baskınlarında silahların katırlarla taşınmasını" hatırlattığını söyledi. Üzüntüsünü belirterek, gerekli adli incelemelerin ve idari prosedürlerin yapıldığını ifade etti.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki Uludere Alt Komisyonu, yaklaşık 15 ay süren çalışmalarını Mart 2013'te tamamladı. Komisyon raporunda, sadece İHA görüntülerine dayanarak kimlik tespiti yapmanın mümkün olmadığı belirtildi ve olayın kasıtlı olup olmadığına dair bir delil elde edilemediği vurgulandı.

Ayrıca İçişleri Bakanlığı müfettişleri de konuyla ilgili inceleme yaparak bir rapor hazırladı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, konuyla ilgili yaptığı soruşturmayı Haziran 2013'te "görevsizlik" kararı ile askeri savcılığa sevk etti. Askeri savcılık da Ocak 2014'te şüpheli olarak adı geçen 5 asker hakkında kamu davası açılmamasına karar verdi, çünkü eylemlerinin kaçınılmaz bir hata sonucu olduğu belirtildi ve kovuşturmaya yer olmadığına hükmedildi.

Editör: Ömer Faruk