Eğer belirli bir sebebin gerçekleşmemesi durumunda, beş vakit farz namazdan birini vaktinden önce veya sonra kılmak, başka bir vaktin namazıyla birlikte kılmak uygun olmaz. Çünkü yüce Allah, namazları belirli vakitler içinde kılma emrini açık bir şekilde beyan etmiştir: "Namaz, müminlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır." (Nisa 4/103)

İslam, kolaylık ve esneklik dinidir. Bazı özel durumlarda, sıkıntıları gidermek amacıyla belirli farz namazların vakitlerinden farklı zamanlarda kılınmasına izin vermiştir. Ancak mezhepler arasındaki ihtilaflardan kaçınmak adına tercih edilen, namazları vakitlerinde cem' etmemektir. Sevgili Peygamberimiz seferde namazlarını genellikle kısaltır, ancak her zaman cem'i tercih etmezdi.

Eğer cem' etmek daha üstün olsaydı, seferde namazları daima cem' ederek kılardı. Ancak bazen öğle ile ikindi, bazen de akşam ile yatsı namazlarını birlikte kılması bu durumu göstermektedir.

Cem'-i takdîm ve cem'-i te'hîr Sebepleri

Belirli sefer şartlarını taşıyan ve yolculuk mesafesi en az 89 km olan kişilerin öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazlarını cem'-i takdîm veya cem'-i te'hîr şeklinde kılmaları caizdir. Hacıların Arafat'ta öğle ile ikindi namazlarını cem'-i takdîm; Müzdelife'de ise akşam ile yatsı namazlarını cem'-i te'hîr şeklinde birlikte kılmaları kabul edilir.

Yağmur sebebiyle öğle ve ikindi, akşam ve yatsı namazlarının cem'i isteniyorsa, sadece cem'-i takdîm şeklinde kılınabilir.

Hanefî mezhebine göre sefer ve yağmur hallerinde cem' yapmak uygun görülmez. Yalnızca hac ibadetini yerine getirenlerin Arafat'ta öğle ile ikindi namazlarını cem'-i takdîm; Müzdelife'de ise akşam ile yatsı namazlarını cem'-i te'hîr şeklinde kılmaları, hac ibadeti gereği kabul edilir.

Cem'-i takdîm ve cem'-i te'hîrin Şartları

Cem'-i takdîm uygulaması için altı koşulun yerine getirilmesi gerekmektedir:

  1. Niyet: İki namazı cem ederek kılma niyetinin olması şarttır. Örneğin, akşamla yatsı namazlarını cem'-i takdîm şeklinde birlikte kılmak isteyen kişi, kalben yatsı namazını akşam sonrasında kılacağına niyet etmelidir. Bu niyet, selamla birlikte olsa bile ilk namazda yapılmalıdır.

  2. Tertip: İçinde bulunulan vaktin namazı önce, ardından öne alınan namaz kılınmalıdır. Çünkü içinde bulunulan vakit, ilk namazın vaktidir; ikinci namaz buna bağlı olarak kılındığı için, öncelik ilk namaza verilmelidir.

Eğer ilk namazda bir şart veya rüknün yerine getirilmediği için o namazın geçersiz olduğu anlaşılırsa, şart ve rükünler tam olarak yerine getirilmiş olsa bile ikinci namaz da geçersiz olur. Çünkü ilk namazın vaktinin sahih olarak kılınmamış olması durumu ortaya çıkar. Ancak yine de ikinci namaz nafile olarak gerçekleşmiş olur.

  1. Müvâlât: İki namaz arasında aralıksız olarak peş peşe kılınmaları gerekir. Aralarına uzun bir süre konması, onları tek bir namaz haline getirir. Aralarına süre girmesi durumunda, cem geçersiz olur ve ikinci namaz asli vaktine ertelenmelidir. Ancak ezan, kamet veya abdest almak gibi kısa aralıklar ceme zarar vermez.

Hz. Peygamber, Nemire'de cem' yaparken iki namaz arasında kamet getirmiştir.

  1. Sefer halinin devamı: Sefer halinin, ikinci namazın iftitah tekbiri alınıncaya kadar sürmesi gerekir. İkinci namazın iftitah tekbiri alındıktan sonra seferlik sona erse bile ceme devam edilir. Ancak ikinci namaza başlamadan önce seferlik sona ererse, iki namazı cem ederek kılmak geçerli olmaz çünkü cem'i mümkün kılan sebep ortadan kalkmış olur.

  2. Birinci namazın vaktinin devamı: Birinci namazın vaktinin, ikinci namaza girilene kadar devam ettiği kesin olarak bilinmelidir.

  3. Birinci namazın sahih olduğunun varsayılması: Birleştirmenin geçerliliği bakımından önemlidir. Örneğin, birinci namaz cuma namazıysa ve birden fazla camide ihtiyaç olmaksızın cuma namazı kılınıyorsa, hangisinin önce kılındığı veya birlikte mi kılındığı konusunda şüphe varsa, cuma namazıyla birlikte ikindi namazını öne alarak cem'-i takdîm yapmak geçerli olmaz.

Seferîlikte namazları cem'-i te'hîr şeklinde birlikte kılmanın sahih olması için iki şart gereklidir:

a) Cem'-i te'hîr için birinci namazın vaktinde niyet etmek. Birinci namazın vaktinde niyet edilirken, geriye tam veya kısaltılmış olarak namaz kılabilecek kadar bir zaman kalmış olmalıdır. Cem'-i te'hîr edecek kişi eğer birinci namazın vaktinde niyet etmemişse veya etmiş olup da geriye tam yahut kısaltılmış olarak namaz kılmaya yetecek kadar bir zaman kalmamışsa günahkâr olur. Bu namazın sadece bir rekatını bile vakit içinde kılamazsa, namazı kazaya kalmış olur. Vakit içinde bir rek'atmı kılabilirse, haram işlemiş olmakla birlikte namazını eda etmiş sayılır.

b) Sefer halinin, cem'-i te'hîr olarak kılınan namazların sonuna kadar devam etmesi. Seferîlik, bu namazların sonuna kadar devam etmeyip sona ererse, tehirine niyet edilen namaz kazaya kalmış olur. Cem'-i te'hîr şeklinde kılınan namazlar arasında tertip ve müvâlâta riayet etmek şart değil, sünnettir.

Mukim kimsenin yağmur sebebiyle ikindiyi öne alarak cuma namazıyla birlikte cem'-i takdîm şeklinde vaktin evvelinde kılması caizdir. Bu yağmur, elbiselerin üstünü veya ayakkabıların altını ıslatacak kadar da olsa cem'-i takdîm yapmak caiz olur. Eriyen kar ve dolu da bu bakımdan yağmur hükmündedir. Mukim kişinin böyle yapabilmesi için elbetteki bazı şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartları şöyle sıralayabiliriz:

1. Yağmur, eriyen kar ve dolu, her iki namazın iftitah tekbirleri esnasında ve birinci namazın selâmı esnasında mevcut olmalıdır ki, birinci namaz ikinciyle birleştirilebilsin. Yağmurun birinci veya ikinci namazda ya da bu ikisinden sonra kesilmesinin cem'-i takdîme bir zararı olmaz.

Talut ve Calut Kıssası Talut ve Calut Kıssası

2. İki namaz arasında tertibe riayet edilmelidir.

3. İki namaz arasında müvâlâta riayet edilmeli, yani aralarına bir fasıla konulmamadan peş peşe yapılmalıdır.

4. Seferîlikte yapılan cem'de olduğu gibi bu cem' edişte de cem' için niyet edilmelidir.

5. İkinci namazın en azından iftitah tekbirinin cemaatle alınması gerekir. Cemaatin, namazın sonuna kadar devam etmesi şart değildir. Birinci rekatın tamamlanmasından önce cemaatten ayrılıp münferit olarak namaz kılınsa bile, kuvvetli görüşe göre bunun bir sakıncası olmaz.

6. Bu iki namazı kıldıran imam, hem imamlığa hem de cemaate niyet etmelidir.

7. Cem' ediş, örfe göre uzaktaki bir namazgahta olmalıdır. Öyle ki, cemaat buraya gelirken yolda zorluk çekmiş olmalıdır. Görevli imam bu hükme tâbi değildir. Yağmurdan ötürü eziyet görmese bile cemaate, iki namazı cem' ederek kıldırabilir.

Bu sayılan şartlardan biri gerçekleşmediği takdirde mukim kişi, iki namazı cem' ederek bir arada kılamaz.

Şiddetli karanlık, rüzgâr, korku, çamur ve hastalık meşhur görüşe göre mukim kişinin iki namazı cem' etmesini mubah kılan sebeplerden değildir. Ancak hastalık halinde iki namazın cem'-i takdîm veya cem'-i te'hîr şeklinde kılınmasının caiz olduğuna dair görüş tercih edilmiştir.

Editör: Ömer Faruk