"Allah, iman edenlere şöyle buyuruyor:

İsrail, Gazze’de Yeni Kara Operasyonu Başlattı. İsrail, Gazze’de Yeni Kara Operasyonu Başlattı.

"Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Zira zannın bir kısmı günahtır." (Hucurât sûresi, 12)

İsm ve Zan Nedir? İsm, cezalandırılması gereken günahları ifade ederken, zan ise belirsizlik durumunda ihtimal üzerine hüküm vermeyi anlatır. Bu nedenle, zana dayalı hükümler asla kesin değildir ve başkasının hakkını haksız yere ihlal edebilir. Yanlış hükümler vermek, iftira ve haksız suçlamaların temelini oluşturabilir. Özellikle zan, kişinin kendi iç dünyasından kaynaklanıyorsa, yanlış anlamalar ve hatalar daha da büyük sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, dikkatli ve tedbirli olmak, zanın olumsuz etkilerinden kaçınmanın önemli bir yolu olarak kabul edilir.

Ancak unutulmamalıdır ki, ayette belirtildiği gibi, her zanın mutlaka günahtan kaynaklanmadığına dikkat çekilmektedir. Hatta, Allah'a ve müminlere karşı olumlu bir zan içinde olmak vâciptir. Bilinmeyen bir kişi hakkında olumlu düşünmek, bir dini sorumluluktur. Ancak, bilgi eksikliği nedeniyle kesin hükümler vermek gereksizdir. Bu nedenle, kötü bir zana dayalı hükümler vermeye izin verilmez. Ancak bir kişinin haksızlığı veya günahkarlığı biliniyorsa, kötü zanda bulunmak haram değildir.

Sonuç olarak, bu ayet, genel olarak zanın çoğundan kaçınılması gerektiğini vurgular. Bilinmeyen bir durum hakkında kesin olmayan zanlardan kaçınmak, insanları haksız yere suçlamaktan ve günahtan kaçınmak için önemlidir. Bu nedenle, bilgi eksikliği nedeniyle yanlış hükümler vermeye karşı dikkatli ve adaletli olmalıyız."

SUİZAN İLE İLGİLİ HADİS

"Zandan Kaçının" Hadisi Ebû Hureyre (radıyallahu anh) şöyle rivayet etmiştir: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

"Zandan sakının. Çünkü zan, sözlerin en yalan olanıdır.” (Buhârî, Vasâyâ 8, Nikâh 45, Ferâiz 2, Edeb 57, 58; Müslim, Birr 28. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 56)

Hadisin Anlamı ve Öğretileri Bu hadis, dinî konularda kesin bilgiye dayanmayan zanlardan kaçınılması gerektiğini öğreten önemli bir öğüttür. Dinî meselelerde, kesinlikten uzak zanlarla hareket etmek yanıltıcı olabilir ve dinin yanlış anlaşılmasına neden olabilir. Bu nedenle, Allah'ın dinini doğru bir şekilde anlamak ve uygulamak için kesin delillere dayanmak önemlidir.

Hz. Peygamber, bu hadiste zanın sözlerin en aldatıcı olanı olduğunu ifade etmiştir. Zan, insanın içine atılan düşüncelerdir ve sıklıkla yanıltıcıdır. Bu nedenle, Müslümanlar, özellikle dinî konularda zanla hareket etmekten kaçınmalı ve doğru bilgilere dayanmalıdır.

Asıl dayanağı kesin bilgi (yakîn) olması gereken dinî konularda zan ile hareket etmek, zanna dayanarak haber vermek aslâ doğru değildir. Nitekim yüce Rabbimiz, İslâm gerçeği karşısında birtakım zan ve tahminlerle ileri geri konuşan, iddialarda bulunan putperestler hakkında "Onların çoğu, zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan hiçbir şeyin yerini tutamaz" (Yunus sûresi, 36) buyurmuştur. "Onlar ancak zanna ve nefislerinin arzusuna uyuyorlar" (Necm sûresi, 23) âyeti de hem müşriklerin hem de dinî konularda his ve heveslere dayanarak zan ve tahminle görüş beyan edenlerin asıl yanlışlarını ortaya koymaktadır. Burada reddedilen zan, tam anlamıyla sûizandır.

Dinin iki temelinden biri olan sünnetin asıl dayanağı olan hadis rivâyeti konusunda zan ve tahminle hareket edilmesi, hadis nakledilmesi öncelikle bu yasağın içinde ve hatta başındadır. Çünkü zan, sözün en yalanıdır. Zaten Peygamber Efendimiz, "Kişiye yalan (veya günah) olarak her duyduğunu nakletmesi yeter" buyurmuştur.