Ancak küfre götürecek bir söz, hal veya davranış sergileyen bir birey, ne kadar İslam'ı savunursa savunsun ümmetin bir ferdi sayılmaz. Irk, dil, renk, memleket, cinsiyet ve mezhep farkları, bir kişiyi ümmetin bir parçası yapmaktan çıkarmaz. Her Müslüman, diğer Müslümanlarla kardeştir, çünkü "Ancak müminler kardeştir" (Hucurât, 49/10).
Her ümmet ferdi, birbirini sevmeli, acımakta birbirine destek olmalıdır. Bu birlik, "Müslüman, Müslümanın kardeşidir" ilkesiyle güçlenir. Her bir fert, diğerinin ihtiyacını karşılamakta birbirine yardım etmelidir.
Ancak günümüzde, dünyevi hırslar ve rahatlık peşinde koşan birçok Müslüman, emperyalist güçlerin oyununa gelmekte ve Siyonist İsrail'i desteklemektedir. Bu durum, Filistin, Lübnan, Suriye gibi topraklarda vahşi katliamlara neden olmaktadır. Ne yazık ki, ümmetin çoğunluğu bu zulme sessiz kalmakta ve kardeşlerinin acısına duyarsız kalmaktadır.
Ümmetin bir ferdi olmak, sadece kendi çıkarlarına odaklanmamak anlamına gelmelidir. Müslümanlar, zulme karşı birlikte durmalı, kardeşlik bağlarını güçlendirmeli ve ümmetin şuurunu canlı tutmalıdır. Ancak bu şekilde, kalpler birleşecek ve emperyalizme, siyonizme karşı tek bir yumruk olunabilecektir.
Filistin ve Gazze'deki olaylar, Müslümanları bir araya getirme fırsatıdır. Bu vesileyle, kalplerdeki kin ve adavetin silinmesi, ümmetin birlik şuuruyla hareket etmesi gerekmektedir. Mevla’m, ümmete bu şuuru nasip etsin ve kalpleri birleştirsin.
Din Kardeşliği: Sorumluluklar ve Örnekler
Din kardeşliği, İslam'ın kutsal öğretilerinde derin bir anlam taşıyan, birbirine sevgi ve sorumlulukla bağlı olan müminler arasındaki kutsal bir bağdır. Bu bağ, sevinçte ve kederde birlikte olan, yardımlaşan, birbirine destek olan bir topluluğu oluşturur. İslam peygamberi Muhammed Mustafa (s.a.v), bu kutsal kardeşliği güçlendirmek için çeşitli öğretiler vermiştir.
Muhammed Mustafa (s.a.v), din kardeşlerinin birbirine olan sorumluluklarını vurgulayarak, bir müminin üç gün boyunca din kardeşini görmemesi durumunda sorması gerektiğini öğretmiştir. Ayrıca, bir müminin din kardeşinin ihtiyaçlarını karşılaması, ona yardımcı olması ve birbirine destek olması gerektiğini ifade etmiştir.
Din kardeşliği, sadece sevinçli anlarda değil, zor zamanlarda da birbirine destek olma üzerine kuruludur. İslam, bir müminin din kardeşinin zorluklarına karşı duyarlı olmasını ve yardım etmesini teşvik eder. Ayrıca, din kardeşleri arasında küslük ve uzaklaşmanın hoş görülmediğini, üç günü geçen küslük durumlarında selamlaşmanın ve barışmanın önemine vurgu yapar.
İslam'ın öğretileri, din kardeşlerinin birbirine olan sevgi, samimiyet ve dayanışmalarını güçlendirmelerini istemektedir. Rasûlullah'ın (s.a.v) döneminde yaşanan Ensâr ve Muhâcirler arasındaki kardeşlik ilişkileri, bu öğretiyi güzel bir şekilde göstermektedir. Muhâcirlerin Medine'ye göç etmeleriyle Ensâr, onları mal, mülk ve sevgiyle desteklemiş, böylece güçlü bir topluluk oluşturmuşlardır.
Din kardeşliği, sadece ahlaki bir sorumluluk değil, aynı zamanda maddi yardımlaşma ve dayanışma gerektiren bir ilişkidir. Bir mümin, din kardeşinin ihtiyaçlarını gözetmeli, yardıma muhtaç olduğunda destek olmalıdır. Rasûlullah'ın (s.a.v) bu konudaki öğütleri, bir müminin, Allah rızası için birbirine yardım etmesini ve sevgiyle kucaklaşmasını vurgular.
Din kardeşliği, sadece bireyler arasında değil, aynı zamanda toplumun genelinde bir birlik ve dayanışma duygusu oluşturur. Bu duygu, müslümanların birbirlerine olan sevgi ve yardımseverlikleriyle toplumlarını güçlü kılar. Bu nedenle, din kardeşliği kavramı, İslam toplumlarında birlik ve beraberliğin temelini oluşturur.