Haber Merkezi- TBMM Genel Kurulu'nda konuşan Yapıcıoğlu, partisinin "Türk Ceza Kanunu, Türk Vatandaşlık Kanunu ve Aile ve Gençlik Fonu Kurulması hakkında kanun değişikliği yapılmasına dair kanun teklifi" hakkında söz aldı. Yapıcıoğlu, 29 yıl önce 1995 Temmuz’unda Srebrenitsa’da yaşanan soykırımı ve Gazze’de 9 aydan fazla süredir devam eden soykırımı hatırlattı.

Yapıcıoğlu, "Siyonist İsrail, bütün dünyanın gözleri önünde kadın ve çocuk demeden sivilleri katlediyor; mabetleri, hastaneleri, okulları, çadır kampları ve aşevlerini bombalıyor. Küresel sistem iflas etmiş, hiçbir şey yapmıyor/yapamıyor. Enkaz altında kalan cesetlerle birlikte çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 40 binden fazla sivilin katledildiği Gazze’de, yaşananların apaçık bir soykırım olduğu konusunda hiç kimsenin şüphesi yok," ifadelerini kullandı.

"Soykırımcı katillerin, Türkiye'ye gelip hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam etmeleri kabul edilemez," diyen Yapıcıoğlu, Türk vatandaşlığına sahip binlerce kişinin de siyonist İsrail’in Gazze’deki soykırım suçuna fiilen iştirak ettiğine dikkat çekti. "Türkiye Cumhuriyeti pasaportu taşıyan en az 4 bin kişinin Gazze’ye giderek soykırım suçuna fiilen iştirak ettiği bilgisi basına yansıdı. Türkiye pasaportu taşıyan ve siyonist İsrail hedefleri için askerlik yapanların toplam sayısı ise bunun çok daha üstünde," dedi.

Cenin’de İşgalcilerin Saldırıları 8. Günde Devam Ediyor: Evlere ve Altyapıya Büyük Zarar Cenin’de İşgalcilerin Saldırıları 8. Günde Devam Ediyor: Evlere ve Altyapıya Büyük Zarar

"Meclis’in, soykırım ve insanlığa karşı suçların önlenmesi ve cezalandırılması konusunda da soruşturma talep etme yetkisine sahip olması gerekir," diyen Yapıcıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Soykırımın önlenmesi konusunda insanlık vicdanının, uluslararası sözleşmelerin ve iç hukukun Türkiye'ye yüklediği sorumluluğu yerine getirmek durumundayız.

Türkiye, 'Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni 23.03.1950 tarih ve 5630 sayılı Kanun ile onaylamıştır ve bu sözleşmeye taraf olmakla soykırımı önlemeyi ve cezalandırmayı taahhüt etmiştir. Bu sözleşmenin 5. maddesine göre sözleşmeci devletler, bu sözleşmenin hükümlerine etkinlik kazandırmak ve özellikle soykırımdan suçlu bulunan kimselere etkili cezalar verilmesini sağlamak için kendi anayasalarında öngörülen usule uygun olarak gerekli mevzuatı çıkarmayı taahhüt eder."

Yapıcıoğlu, TCK’nın 76. ve 77. maddelerinde soykırım ve insanlığa karşı suçların tanımlandığını ancak bu suçların yurt dışında bir yabancı tarafından ve yabancıya karşı işlenmiş ise sadece Adalet Bakanının talebi üzerine Türkiye'de cezai tahkikata başlanabildiğini belirtti. "Uluslararası siyasi dengeler gözetilerek münhasıran Adalet Bakanına verilen 'soruşturma talep etme' yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne de verilmesi, yargı makamlarının millet adına karar verdiği düşünüldüğünde isabetli olacaktır," dedi.

Partisinin kanun teklifi içeriği hakkında bilgi veren Yapıcıoğlu, "Dünyanın neresinde olursa olsun, hangi dine ve hangi millete mensup olursa olsun, soykırım suçunu işleyen katillerin suçu kime karşı işlediklerine de bakılmaksızın Türkiye’de yargılanıp cezalandırılmasını, çifte vatandaşlığı olanlardan yapılan 'yurda dön' çağrısına rağmen üç ay içinde dönmeyenlerin vatandaşlıklarının kaybettirilmesini ve bu nedenle vatandaşlıkları kaybettirilenlerin mal varlıklarına el konularak Aile ve Gençlik Fonu’na aktarılmasını öngörmektedir.

Kanun teklifimizin yasalaşması, Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi ile taahhüt edilen önleme yükümlülüğünün yerine getirilmesi yolunda önemli bir adım olacaktır," dedi.

Teklife tüm milletvekillerinden destek talep eden Yapıcıoğlu, "Burada mevzu bahis olan hiçbir şekilde kendi halindeki Museviler ya da Yahudiler değildir. Hatta sadece Filistin’de, Gazze’de soykırım suçuna iştirak edenler de değildir. Kanunların en temel özelliklerinden biri genel hükümler içermeleridir. Bizim teklifimiz de dünyanın neresinde olursa olsun soykırım suçu işleyen katillerin cezalandırılmasıyla ilgilidir. Soykırımcı, soykırımcıdır; hangi dine veya millete mensup olduğunun önemi yoktur.

Bu vahşi suçu kimlere karşı işlediğinin bir farkı da yoktur. Biz, Meclis çatısı altındaki bütün milletvekillerinin özellikle Filistin konusunda, Gazze’de gerçekleştirilen soykırım konusunda aynı hissiyata ve aynı hassasiyete sahip olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle bütün milletvekillerinin lehte oy kullanarak kanun teklifimize destek vermesini umuyor ve bekliyoruz. Bugün burada oy birliği ile alacağımız karar, insanlığın ortak vicdanına ve milletimizin hissiyatına tercüman olacaktır," diye konuştu.

Editör: Fatma Zehra