İdeal Eğitim Vakfı (İDEV), "Ailem Cennetim Olsun" temasıyla düzenlediği seminerin bu ayki konusu "Gelenek ve Modernizm Arasında İslami Evlilik" oldu.
Diyarbakır merkez Yenişehir ilçesi Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen program, Metin Bağcı'nın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
İDEV adına Mehmet Diril'in selamlama konuşmasıyla devam eden programda sinevizyon gösteriminden sonra Araştırmacı Yazar Dr. Sertaç Tekdal, Gelenek ve Modernizm Arasında İslami Evlilik konusunda bir konuşma yaptı.
Konuşmasına gelenek ve modernizmin tanımı ile başlayan Tekdal, "Gelenek; geçmişten bize gelendir ve bizler bunu saplantı yapmıyor, seçiyor, tortularını atıyoruz. Yani gelenek, geçmişten gelenin faydalı olan kısımlarını alıp gelecek nesillere taşımaktır. Dolayısıyla geleneğe tümüyle bağlılık değil, İslam'a uygun olanını alıp gerisini bırakmaktır. Modernizm ise geleneği reddediyor ve çağın anlayışını bizlere empoze ediyor. Elbette geçmişin de günümüzün yeniliğini de alacağız ama modernizme kölelik şeklinde değil; istifade etme ve İslam'a uygun olmayanı bırakma olacak." dedi.
Gelenek ile modernizm arasında kalan İslami evliliğin yaşatılması gerektiğine vurgu yapan Tekdal, "Modernizm tamamen aileyi hedef almaktadır, çünkü evsizdir ve evi yıkmaya, mekânı yıkmaya çalışıyor. Mekândan kopup tek başına kalmış bireyi modernizm canavar gibi yutabilir. Aile geçindirmeyi, çocuk yetiştirmeyi bir yük olarak gösteriyor, hür olmayı empoze etmeye çalışıyor ve evliliklerin gecikmesi, hatta insanların evliliği düşünmeyecek hale gelmesine sebebiyet veriyor. İşte Müslüman modernizmin bu tehlikeli anlayışına karşı kendini korumak durumundadır. Üstad Bediüzzamanın deyimiyle bekarlık hedefsizliktir, karsızlıktır, başıboşluktur. Evlilik ise kişinin dininin yarısını tamamlaması demektir." ifadelerini kullandı.
İslami bir aileye atılan ilk adım olan evliliğin yanlış atılması durumunda bunun hayat boyu devam edeceğini ve gerçek anlamda hayırlı bir aile teşekkül etmeyeceğinin altını çizen Tekdal, "Bugün evliliği önünde modernizm ve gelenek arasına sıkışmış eş seçimi, düğün, eşler arası ilişkiler, çocuklarla ilgili sorumluluk gibi nice baskılar var. Evliliğin ilk adımı olan eş seçiminde maalesef yanlışlar gerçekleştirilmektedir. Zira evlenen kişi sadece bir eş seçmiyor, çocuklarına bir anne veya baba seçiyor. Peygamberimiz evlilikte mal, asalet ve dindarlığı gündeme getirirken bizlere dindarlığı tavsiye etmektedir. Günümüz toplumunda maalesef bu göz ardı ediliyor. Mali ve fiziki açıdan iyi olma hayırlı olmaya tercih edilebiliyor." şeklinde konuştu.
Uygun eş seçiminden sonra en büyük sıkıntılardan birinin de evliliklerin zorlaştırılması ve aşırı derecede ekonomik baskılarının oluşturulması olduğunu söyleyen Tekdal, ekonominin bugünkü gençlerin evliliğinin önündeki en büyük problemlerden biri haline geldiğini belirterek başlık parası, gereksiz eşya ve abartılı altın talepleri gibi sorunları ele aldı.
Tekdal, "Adet ve geleneklerin geçmişten gelen başlık parası, İslam'ın asla uygun görmediği aşırı şekilde eşyaların ve altınların istenmesi evliliklerin önündeki çok büyük engellerdir. Çeyizlerin ve muazzam derece düğün masraflarının gençlerin önünde barikat olduğu bir gerçektir. Allah'ın Resulu 'En hayırlı evlilik en ehven ve en kolay olanıdır' buyuruyor. Mehir konusunda da bir sınır yoktur ama mihrin en hayırlısı ehven olanıdır. Yani şartları fazlasıyla zorlayıp evlilikleri engelleyen tavırlar asla İslam'ın uygun gördüğü tavırlar değildir." dedi.
İslam'a uygun olmayan düğünler modernizmin dayattığı şaşalı, masraflı ve sadece zenginlere yönelik düğünleri aynı kategoride değerlendiren Tekdal, "İslam'ın vazettiği mutedil ve uygun bir düğün ve düğün yemeğidir. Allah'ın Resulu 'düğünleri taziye evlerine çevirmeyin' buyurmaktadır. Elbette ki düğünlerde sevinç, oyun ve mutluluklar olacak. Ama bunlar İslam'ın arzu ettiği ve bizden istediği şeklinde olma durumundadır. Hayırlı bir düğünle başlayan bir evlilikte
, evlenen insanlar özgüven sahibi ve mutlu olurlar. Hayırla ve İslam'a uygun olmayan düğünlerle başlayan evliliklerde bunlardan mahrum kalırlar." ifadelerine yer verdi.
Modernizm kadınlara hür ve özgür olduğunu, makul bir erkeğin isteklerine karşı bile asla riayet ve itaat etmemesini telkin ettiğini söyleyen Tekdal, "Erkek ve kadın ayrı rollere sahiptir. Erkek ve kadın eşit değildir. Yaratılış olarak farklıdırlar ama insan ve kulluk olarak eşittirler. Biyolojik ve duygusal olarak her birinin rolleri farklıdır. Bugünkü modernizm bu rolleri eşitlemeye çalışıyor. Eşitlemeye çalıştıkları bu rollere kalanlar İslami evliliklerinin yıkılmasına sebebiyet veriyorlar." diye belirtti.
Tekdal, "Müslüman bir kadın sosyal hayatta varlığını icara ederken asıl merkezi olan aileyi ihmal etmemek durumundadır. Çünkü ailede annenin ve kadının yerini tutacak başka hiç kimse yoktur. Onu ihmal etmediği müddetçe hayatının diğer alanında sosyal olabilir ve çalışabilirler. Filistinde ve Mescid-i Aksa'da Müslüman kadınlar üniversitelerde doktoralarını ve eğitimlerini yaparken, ailelerini de aynı şekilde ihmal etmeden ve mücadelelerini de sürdürülerek varlıklarını ve kişiliklerini ortaya koyuyorlar. Onlar böyle bir anlayışa ve düşünceye sahiptirler." dedi.
Program, yapılan dua ile sona erdi.