Bu hedefe ulaşmak için birçok kaynak inceledik, araştırdık. Ancak, pedagojik bilgilerin bazen kafa karıştırıcı olabildiğini ve her şeyi bilmenin her zaman faydalı olmadığını düşündüğüm zamanlar oldu. Öğrendiklerimi bir kenara koyarak, gerektiğinde kullanmak üzere saklıyorum. Bu süreçte, bazı temel gerçekleri unuttuğumuzu fark ettim. Herhangi bir teori, pratiğe döküldüğünde her zaman beklenen sonucu vermeyebiliyor. Çocuğumuzla bağ kurarak kendi doğrularımızı bulmaya çalışmamız gerekebiliyor.

Burada vurgulamak istediğim birkaç temel nokta var. Çocuklar, 'fabrika çıkışı' değil; onlar, niyetlerimiz ve gayretlerimizle şekillenen bireylerdir. Hayatımız niyetlerle doludur. Niyetlerimiz, çocuklarımızın gelişiminde büyük rol oynar. Mesela, bir çocuk sahibi olma niyetimiz sadece yaşlandığımızda bize bakmasıysa, beklentilerimizi aşması zor olabilir. Ancak daha yüce bir amaç için bir çocuk yetiştirmek, daha verimli bir zemin hazırlar.

Çocukların ismini seçerkenki niyetimiz de önemlidir. Onların tarihimizdeki değerli şahsiyetlere benzemesi veya isimlerinin anlamlarını taşıması gibi detaylar dikkat gerektirir. Çocuklarımızı parka götürdüğümüzde, sadece eğlenmeleri için değil, sosyal ve fiziksel gelişimlerine katkıda bulunmaları, toplum için faydalı bireyler olmaları niyetiyle hareket etmeliyiz. Bu niyetlerle çocuğumuza her yaklaşımımız, Allah’ın rızasını kazanma gayreti olarak değerlendirilmelidir.

Ancak, yalan söyleme gibi hatalara karşı gösterdiğimiz tepkiler de önemli. Çocuklarımızın başarısızlıklarına verdiğimiz tepkiler, onların değerlerini belirler. Çocuklar hata yapacak ve farklı davranışlar sergileyecektir. Bu durumlarda nasıl tepki verdiğimiz, bizim hayatımızda neye önem verdiğimizi gösterir.

Niyetlerimizin samimiyeti ve güzelliği sayesinde, hatalarımız bile Allah tarafından hayra dönüştürülebilir. Niyet, sonuçtan ziyade çaba göstermeye odaklanmak ve Allah’a güvenmek anlamına gelir.

Çocuklarımızın terbiyesinde duaların gücüne de değinmek gerekir. Çoğu zaman duaları küçümsesek de, dua Allah katında önemlidir. Dua etmek, acziyetimizi kabul ederek Allah’a sığınmak demektir. Çocuklarımızın manevi gelişimi için her zaman dua edebiliriz. Peygamberlerin dualarını örnek alarak, çocuklarımız için niyet edebiliriz. İbrahim Peygamber’in duası gibi, çocuklarımızın manevi hayatını şekillendirebiliriz:

"Rabbim! Beni ve soyumdan gelenleri namazı dosdoğru kılanlardan eyle. Rabbimiz, duamı kabul eyle." (İbrahim, 40)

Sadaka vermenin de çocuk yetiştirmede olumlu etkileri vardır. Sadaka, birçok belayı def edebilir ve sorunların çözümünde Allah’ın izniyle yardımcı olabilir. Sadaka verirken niyetimizi temiz tutmalı ve ihlasla vermeliyiz. Bu, geçmişten gelen olumsuz etkileri de bertaraf edebilir.

Çocuk yetiştirirken dikkat etmemiz gereken diğer konular da var: Evimizin manevi atmosferi nasıl? Enerjimizi nerede harcıyoruz? Aile üyelerimizin haklarını gözetiyor muyuz? Evimiz, Allah’ın razı olacağı bir yaşam alanı mı? İslami değerlere uygun bir yaşam sürüyor muyuz, yoksa dünya işlerine mi dalıyoruz?

ZARARLI İÇECEKLERE DİKKAT: SAĞLIĞIMIZI KORUMAK İÇİN BİLİNÇLİ TÜKETİM ÖNERİLERİ ZARARLI İÇECEKLERE DİKKAT: SAĞLIĞIMIZI KORUMAK İÇİN BİLİNÇLİ TÜKETİM ÖNERİLERİ

Evimiz, Kur’an ve Sünnet ışığında bir atmosfer sunuyorsa, çocuklarımız bu ortamda meleklerle dost olabilir. Ancak evimiz günahlarla doluysa ve manevi değerlerden uzaksa, şeytanın işbirliği yapacağı bir yer haline gelebilir.

İman, gizemli bir sırdır. Kendi irademizle bile baş etmek zor olabilirken, başkalarının, hatta çocuklarımızın yaşamları üzerinde tam bir kontrolümüz yoktur. Elimizden geleni yapmalıyız ancak olumsuzluklarda kendimizi suçlamamalıyız. Başarısızlıklar karşısında umutsuzluğa kapılmak sadece şeytanın hoşuna gider.

Yaptığımız hataları görüp pişman olmak ve düzeltmek bizi iyileştirir. Ancak sürekli suçluluk duygusu, özellikle kalıcı hale geldiğinde ruhsal olarak yıkıcıdır.

Gönlümüzdeki güzel niyet ve yüce hedeflere selam olsun.

"Ve o kullar: ‘Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve zürriyetlerimizden gözümüzü aydınlatacak kimseler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl!’ derler." (el-Furkân, 74)

Editör: Ömer Faruk