"Eğer Siz Hiç Günah İşlemeseydiniz" Hadisi

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Canım, kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki, siz hiç günah işlememiş olsaydınız, Allah sizi yok eder, yerinize günah işleyip Allah’dan bağışlanma dileyecek bir millet getirir de onları bağışlardı.” (Müslim, Tevbe 11)

Aşağıdaki hadis ile birlikte açıklanacaktır.

Ebû Eyyûb Hâlid İbni Zeyd radıyallahu anh, “Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim” demiştir:

“Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah günah işleyen ve günahlarından tövbe ve istiğfar eden bir topluluk yaratır da onları bağışlardı.”

(Müslim, Tevbe 10)

Bela ve Musibetlere Sabır Göstermenin Fazileti: İlahi Tesellinin Gücü Bela ve Musibetlere Sabır Göstermenin Fazileti: İlahi Tesellinin Gücü

Hadisi Nasıl Anlamalı ve Amel Etmeliyiz?

Hemen hemen aynı anlamı taşıyan bu iki hadis, insanlık gereği günah işlemiş olanların büyük bir şansa ve arınma imkanına sahip olduklarını, bu sebeple müminlerin hayatında korkudan çok ümit yer alması gerektiğini bildirmektedir. Çünkü Allah Teâlâ, iyilik yapanlara iyi davrananlara ecir ve sevap vermekten hoşnut olduğu gibi günahkarları da bağışlamaktan aynı şekilde hoşnut olur. Allah'ın gaffar, halim, tevvab ve afüv gibi güzel isimleri bunu gösterir. Bu nedenle yüce Rabbimiz, affetmek için tövbe eden günahkarları arar.

Yeryüzü günahkarların vatanıdır. Kulun annesinden günahsız doğduğu gibi günahsız yaşayıp öylece ahirete göçmesi bir beceri değildir ve bunun beklenmediğini unutmamalıyız. Kuldan beklenen, günahlarının farkında olması, onlardan samimiyetle tövbe etmesi ve böylece hatalarını bağışlatmış olarak dünyayı terk etmesidir. Bu gerçeği "Allah tövbe edenleri ve temizlenenleri sever" [Bakara Suresi (2), 222] ayeti ortaya koymaktadır.

Unutulmamalıdır ki yüce Rabbimiz, yanlışlarını düzeltme yeteneğini sadece insanoğluna vermiştir. Bu nedenle bu yeteneğimizi kullanmakta tembel ve cimri davranmamalıyız.

Aslında tövbe etmekle dua etmek arasında Allah Teâlâ'ya başvurma açısından hiçbir fark yoktur. Dua ederken daha çok yaptıklarımızın kabulünü, tövbe ederken de kusurlarımızın bağışlanmasını isteriz. Her iki durumda da yaptığımız, Yüce Rabbimize başvurmaktan ibarettir. Allah duaları kabul ederken, aynı şekilde tövbeleri de kabul edicidir. Bu nedenle asıl önemli olan, her iyi veya kötü işimiz için Rabbimize umutla başvurmaktır.

Peygamber Efendimiz tövbe etmeyi ısrarla teşvik etmiştir. Allah'ın sonsuz rahmetini, affediciliğini, kulun hatasını anlayıp kendisine yönelmesinden ve af dilemesinden son derece memnun olduğunu, tövbe kapısının herkes için ölüm anına kadar açık olduğunu, bizzat kendisinin günde 70'ten fazla tövbe ve istiğfar ettiğini haber vermiştir. Bu iki hadis-i şerif, Peygamber Efendimiz'in tövbeyi teşvik eden iki kutlu tavsiyesidir. Tövbe konusu ayrıca 14-25 numaralı hadislerde de işlenmiştir.

Hadislerden Öğrendiklerimiz:

Ne kadar günahkar olurlarsa olsunlar müminlerin Allah'ın rahmetinden umutlu olmaları uygun olur.
Allah, kulunun işlediği hatayı anlayıp af dilemesinden son derece memnun olur.
Allah, tövbeleri kabul edici ve kullarını bağışlayıcıdır.
Günahkarların korkuya yenik düşmemeleri, aksine günahlarını affettirmek için çalışmaları ve umut içinde olmaları gerekir.
Af ve rahmetten bahsetmek, günah işlemeye teşvik etmek anlamına gelmez.
Kaynak: Riyazüs Salihin

Editör: Ömer Faruk