"Kafirler Hz. Muhammed'in (SAV) ailesine ticaret ambargosu uyguladığında, bir kâfir isyan ederek 'Haşim oğulları açken nasıl yemek yiyebiliriz?' tepkisini göstermişti."
Gazze'de ise 700 bin insan açlıktan ölüyor. Bu dönem, Müslüman toplumda ne İslam izzeti ne de cahiliye dönemindeki cesaretin kaldığını gösteriyor.
İnsanlar uzun bir süredir hayvan yemini tüketiyordu ancak artık onu bile bulamıyorlar. Birçok insan tek bir ekmeğe muhtaç bir halde bırakıldı.
Gazze açlık ve kaosla boğuşuyor
Uluslararası kuruluşlar, Gazze'deki kıtlık konusunda haftalardır uyarılar yapıyor. Ancak bu uyarılar gerçeğe dönüşüyor ve bölgede açlık nedeniyle kaos ortamı yaşanıyor. Gazze'ye giren sınırlı sayıdaki yardım malzemeleri bile, aç insanlar tarafından yağmalanıyor ve bu durum Birleşmiş Milletler Gıda Programı'nı (WFP) operasyonlarını durdurmaya mecbur bırakıyor.
İsrail'in 4 ayı aşkın süredir devam eden saldırıları ve BM'nin kıtlık uyarılarına rağmen, Gazze'nin kuzeyindeki Filistinli siviller açlıkla mücadele ediyorlar. Bölgenin tam anlamıyla abluka altında olmasıyla, yüz binlerce Filistinli temel insani yardıma muhtaç durumda kalırken, İsrail ise gıda ve temel malzeme tedarikini giderek kısıtlıyor. Bu nedenle, BM'nin açlık nedeniyle yaşanan yağma olaylarından dolayı yardımları askıya alması kaçınılmaz oluyor.
Gazze'de işletmelerin ve bankacılık hizmetlerinin durmasıyla birlikte, tarım ve hayvancılığın yapıldığı bölgeler de tamamen enkaza dönüşmüş durumda. İsrail ordusunun denizden gerçekleştirdiği saldırılar, Filistinlilerin balıkçılık faaliyetlerini engelliyor. Bölgeye ulaşabilen uluslararası yardım malzemeleri bile, aç nüfusun ihtiyaçlarını ancak kısmen karşılayabiliyor. Gazze'nin neredeyse yarısı, temel ihtiyaç maddelerine erişimde büyük zorluklar yaşıyor. Ancak, kıtlığın en fazla hissedildiği kuzeye, İsrail ordusunun engellemeleri ve saldırıları nedeniyle yardım malzemeleri ulaştırılamıyor.
BM Dünya Gıda Programı, Gazze'nin kuzeyine yönelik gıda yardım sevkiyatını geçici olarak durdurma kararı almak zorunda kalıyor. Bu kararın arkasında, yardım konvoylarının aç insanlar tarafından yağmalanması ve şoförlere yönelik saldırılar gibi ciddi güvenlik endişeleri yatıyor. Öfkeli kalabalıkların yardım kamyonlarını yağmalaması ve "Yemek istiyoruz", "Yaşamak istiyoruz" gibi sloganlar atması, Gazze'deki açlık ve çaresizlik durumunun boyutunu gözler önüne seriyor.
Gazze'ye giden yardım kamyonlarının sayısında büyük bir düşüş yaşanıyor. Ocak ayında günlük ortalama 140 olan yardım kamyonu sayısı, şubat ayında 60'a kadar düşüyor. İsrail'in Gazze sınırlarını kontrol etme politikası, uluslararası baskılara rağmen değişmiyor ve sadece bir sınır kapısını açık tutuyor. Bu durum, Gazze'nin çaresizliğini daha da derinleştiriyor ve bölgedeki insani krizin büyümesine yol açıyor.
İsrail ordusu, Gazze'deki operasyonlarını sürdürürken, bölgede ölüm, hastalık ve açlıkla mücadele eden Filistinlilere yeni bir umutsuzluk dalgası getiriyor. Son olarak, İsrail birlikleri güneydeki Han Yunus'un batısında yer alan El Mevasi kasabasına giriyor ve şiddetli çatışmalar yaşanıyor. İsrail'in, Mısır sınırındaki Refah'a operasyon düzenleme niyeti, bölgedeki insanların geleceği açısından endişe verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Gazze Şeridi boyunca uzanan Selahaddin yolunda genişletme çalışmaları yapılıyor ve İsrail, savaşın bir sonraki aşamasına hazırlanıyor gibi görünüyor. Bu durum, Gazze'nin geleceği için daha fazla belirsizlik ve tehlike anlamına geliyor.
Haber Merkezi