Çok sayıda doktorun katılımıyla gerçekleşen yürüyüş sonrası, basın açıklaması okundu.
Basın açıklamasında, şu konulara değinildi: 'Bugün, işgalci israil'in 7 Ekim'de başlatmış olduğu ve 2 aya yakındır devam ettirdiği katliama dikkat çekmek için burada bulunuyoruz.
Ateşkesin bitmesiyle beraber yeniden başlayan çatışmalarda, en son açıklanan veriler itibariyle, dünden bu yana 178 Filistinli şehit oldu, 589'u ise yaralandı. Katliamın başından beri ise, şehit sayısı 15 bini, yaralı sayısı ise 36 bini geçti. Şehit olanların yüzde 40'ını çocuklar, yüzde 30'unu ise kadınlar oluşturuyor.
İşgal güçlerinin sürdürdüğü katliam politikasının ilk gününden bu yana, Gazze'de sağlık hizmeti sunumunun her aşamasında problem yaşanmaktadır. 7 Ekim'den bugüne 28 hastane ve 63 birinci basamak sağlık ocağı hizmet dışı kalmış, 60 ambulans ve 160 sağlık kurumu hedef alınmıştır.
İşgal güçleri, Gazze'ye elektrik, su, gıda ve her türlü insani ihtiyaç malzemesinin girişini engellemek suretiyle tarihte belki eşi görülmemiş ve bir daha da görülmeyecek olan bir uygulamaya imza atmıştır. Bu zorlu koşullar altında dahi yılmadan hizmet vermek için gayret sarf eden bütün hekimler ve sağlık çalışanları, adeta mücadeleleriyle destan yazmışlardır. Sadece hastalarının değil, kendilerinin dahi can güvenliği olmadığı bir ortamda çalışarak bu destansı duruşlarını perçinlemişlerdir. Belki 1 can için daha şifa vesilesi oluruz düşüncesiyle terk edip gitmedikleri topraklarında, üzülerek belirtiyoruz ki, pek çok hekim de şehit düşmüştür. Nefrolog Hammam Alloh, Dr. Medhat Saidam, Şami Ebu el-Rab bunlardan yalnızca birkaçıdır.
Uluslararası anlaşmalara göre hastane ve çevresinin askeri hedef haline getirilmesi yasaklanmışken, hiçbir hukuki kaideyi dikkate almaksızın hastaneleri bombalamış, yöneticilerine ulaşarak hastaneyi boşaltmaları için tehdit etmiş, en son geldiği noktada, Şifa Hastanesini çepeçevre kuşatıp tanklarla hastaneye girmiştir. Sosyal medya üzerinden yayınladıkları karikatür videoları sözde delil sayıp girdikleri hastanenin içinden yayınladıkları videolardan ise, iddia ettikleri tünellerden hiçbir iz görülememiştir.
Ateşkes döneminde bile, farklı şehirlerde pek çok silahlı saldırı ve tutuklama gerçekleştiren bu katliamcıların, Batı Şeria'da, herhangi bir bombanın etkisiyle bile değil, doğrudan doğruya mermiyle 2 çocuğu şehit ettikleri görüntüler bütün kamuoyuna yansımıştır. Bu da açıkça göstermektedir ki, işgal, Filistin'de bile isteye bir soykırıma imza atmaktadır.
Gün geçtikçe zulmü, vahşeti, kan emiciliği gün yüzüne çıkan işgale karşı dünyanın dört bir tarafında, din, dil, ırk, mezhep, meşrep farkı olmaksızın, vicdan sahibi her insan ses çıkarmakta, büyük halk kitleleriyle yürüyüşler gerçekleştirmektedir. Ancak ne yazık ki, geçtiğimiz günlerde 1 hafta süren ateşkes sürecini hariç tutarsak, bu zulme engel olmak adına, dünya üzerinde güç ve yetki sahibi olanlar, yalnızca birtakım kınamalar yapmaktan ve somut bir adım atma kararı alınmayan toplantılar düzenlemekten öteye gidememişlerdir.
Buradan soruyoruz, küçücük kızının naaşını öpüp okşayan, yavrusuna 'ruhumun ruhu' diyen babanın yaşadıklarının hesabını kim soracak? Şehit eşinin kanlı yüzünün başında gözyaşı döken kadının acısı nasıl dinecek? Evlerine düşen füze sonucunda bütün ailesinin şehit düştüğü küçük çocuk, ameliyattan çıkıp uyandığında dünyaya mı gözünü açacak, bir kabusa mı? Yaşadığı için mi sevinecek yoksa 'Niçin ben de ölmedim?!' diye dövünecek?
Tüm bu acıların son bulması için, elinde yaptırım gücü bulunan her türlü uluslararası kurum ve kuruluşları hareket etmeye davet ediyoruz. Bizler hekimler olarak, yaşanan bu zulme hiçbir zaman sessiz kalmayacağımızı, tepkimizi göstermekte kararlı olduğumuzu deklare ediyoruz. Bu itibarla, bu cumartesi itibariyle ülkemizde 3. kez düzenlenen 'Hekimlerden Sessiz Yürüyüş' başlıklı bu yürüyüşe, bugün Kocaeli'ndeki hekimler olarak biz de katıldığımızı ilan ediyor ve bundan sonraki her cumartesi günü de bunu devam ettireceğimizi vurguluyoruz. Bütün hekim ve hekim adaylarına sesleniyoruz: Lütfen durmayın, sessiz kalmayın; geliniz, hep beraber burada, her cumartesi günü, bu işgalden beri olduğumuzu duyurma adına yüzümüzün akı olan önlüklerimizle bir araya gelelim.
Şu anda hastanelerde görev yapmakta olan hekimlerimizi de, bu zulme açık bir biçimde destek veren ilaç firmalarını boykot etmeye davet ediyoruz. Ayrıca Sağlık Bakanlığımıza da hastane eczanelerinde muadil ilaç kullanma çağrısında bulunuyoruz. Kaç gün geçerse geçsin, kim ne dersin, hekimler olarak:
Kanıksamayacağız !
Normalleştirmeyeceğiz !
Sindirilmeyeceğiz !
Sabırla ve azimle, hekimler olarak zulme karşı dur diye haykıranlar olacağız!
Bizi dinlediğiniz için teşekkür ederiz. Sizleri, bu güzide toplulukla burada bir araya gelmişken, hep birlikte Gazze'deki mazlumlar için dua etmeye davet ediyorum:
Allah'ım, ey bütün kainatı yoktan var eden Rabbim! Sen Gazze'de bombalar altında kalan bu mazlum insanlara yardım et. Onları, evlerini, çocuklarını, akraba ve arkadaşlarını bu zulümden kurtar. Onlara bu zorlu günlere dayanabilmeleri için, gökyüzü dolusu sabır indir, ey Rabbim! Ayaklarını, kalplerini sabit kıl. Onlara bu zulmü reva görenleri eğer hidayetleri mümkünse tez zamanda hidayete eriştir, değilse Allah'ım, sen onları kahru perişan eyle, kahru perişan eyle, kahru perişan eyle. Hiç şüphe yok ki sen, mazlumları daima işiten ve zalimlerin yaptıklarını gören, onları cezalandırmak için acele etmeyensin.' (İLKHA)