İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun Suriye'deki komutanlarından Seyid Razi Musevi'nin, İsrail'in Şam yakınlarında düzenlediği bir saldırıda hayatını kaybettiği bildirildi. Haber, İran devlet televizyonu tarafından son dakika olarak duyuruldu.

Bolivya'da Silahlı Gruplar Kışlalara Baskın Düzenledi, Askerler Rehin Alındı Bolivya'da Silahlı Gruplar Kışlalara Baskın Düzenledi, Askerler Rehin Alındı

Musevi'nin, Devrim Muhafızları'nın Suriye'deki en deneyimli danışmanlarından biri olduğu vurgulandı. Ayrıca, 2020'de Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak'ta gerçekleştirdiği drone saldırısında öldürülen Devrim Muhafızları'nın Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'ye yakın bir isim olduğu biliniyordu.

İsrail ordusu, söz konusu saldırıyla ilgili herhangi bir açıklama yapmazken, İsrail'in Suriye'ye zaman zaman hava operasyonları gerçekleştirdiği ancak bunların çoğunu doğrudan üstlenmediği biliniyor. İran ise daha önce ay başında, Devrim Muhafızları'nın Suriye'de askeri danışmanlık yapan iki üyesinin daha İsrail tarafından öldürüldüğünü duyurmuştu.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi:Suriye'de hayatını kaybeden İranlı komutan için taziye mesajı yayınladı. Reisi, mesajında "Bu eylem, bölgedeki gaspçı Siyonistlerin umutsuzluğunun ve acziyetinin bir göstergesidir. Bu suçun bedelini mutlaka ödeyecekler." şeklinde ifadeler kullandı.

DEVRİM MUHAFIZLARI'NDAN AÇIKLAMA:Devrim Muhafızları Ordusu'nun yazılı açıklamasına göre, Musevi'nin, İsrail'in Şam yakınlarına düzenlediği füze saldırısında hayatını kaybettiği doğrulandı. Açıklamada, Musevi'nin Suriye'deki Devrim Muhafızları Ordusu'nun "kıdemli askeri danışmanı" konumunda olduğu belirtildi.

Aynı açıklamada, Musevi'nin Kasım Süleymani'nin yakın silah arkadaşlarından biri olduğu vurgulanarak, öldürülen komutanın ayrıca Suriye'deki "direniş cephesine" destek sağlamaktan sorumlu olduğu ifade edildi.

Açıklamada, "Gaspçı ve korkak Siyonist rejim (İsrail) bu suçun bedelini kesinlikle ödeyecektir." şeklinde bir ifade de yer aldı.

Devrim Muhafızları Ordusu, daha önce 12 Aralık'ta Suriye'de Muhammed Ali Atayi Şurçe ve Penah Takizade adlı iki ordunun mensubunun İsrail saldırısında öldürüldüğünü duyurmuştu.

Devrimi Muhafızları kimdir?

İran İslam Devrimi Muhafızları Ordusu (Farsça: سپاه پاسداران انقلاب اسلامی Sipah-i Pasdaran-i İnkılab-i İslâmi), İran Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı olarak faaliyet gösteren kara, hava, deniz ve füze kuvvetlerine sahip büyük bir ordu birimidir. "Muhafızlar" anlamına gelen "Pasdaran", halk arasında ve özellikle İran diasporasında, ordu mensuplarına duyulan hayranlığı ifade etmek için kullanılan bir terimdir.

Ayetullah Humeyni tarafından 5 Mayıs 1979'da kurulan bu yapı, İran İslam Devrimi'nin başlangıcında ortaya çıktı. İran Anayasası'na göre, iç düzenin korunması, devrimin sürdürülmesi ve "sapkın eylemlerin" engellenmesi gibi görevleri bulunmaktadır.

Devrim Muhafızları bünyesinde Kara, Hava ve Deniz kuvvetlerinde toplam 125.000 askeri personel bulunduruyor. Deniz Kuvvetleri ise Basra Körfezi'nin harekat kontrolünde ilk müdahale yeteneğine sahiptir.

Son yıllarda, Devrim Muhafızları'nın "milyarlarca dolarlık bir iş imparatorluğuna" dönüştüğü belirtiliyor. İran Milli Petrol Şirketi ve İmam Rıza Fonu'ndan sonra ülkenin en zengin üçüncü kurumu olduğu rapor ediliyor.

İdeolojik olarak yönlendirilen bir milis ordusu olan İslam Devrimi Muhafızları, İran toplumunun hemen hemen her alanında giderek daha etkin bir rol oynamaya başladı. Özellikle Mahmud Ahmedinejad döneminde, yönetimin genişletilmiş bir şekilde sosyal, siyasi, askeri ve ekonomik rolleriyle öne çıkmıştır. Bu durum, özellikle 2009 cumhurbaşkanlığı seçimleri ve sonrasında yaşanan protestoların bastırılması sürecinde gözlemlenmiştir. Hatta bazı Şii mollalar bile bu duruma tepki göstermiştir. İran Devrim Muhafızları'nın medya birimi Sepah News tarafından yönetilmektedir.

İran-İsrail arasındaki problem ve düşmanlığın sebebi nedir?

İran ve İsrail ilişkileri, farklı dönemlere ayrılabilir: 1947-53 arası dönem, Pehlevi hanedanı döneminde dostluk, 1979 İran İslam Devrimi'nden 1990'a kadar süren gerilim ve son olarak Körfez Savaşı'nın ardından düşmanlık dönemi olarak öne çıkıyor. İran, 1947'de Birleşmiş Milletler Filistin Paylaşım Planı'na karşı oy kullanmış ve İsrail'in BM'ye kabul edilmesine karşı çıkan 13 ülke arasında yer almıştı. İki yıl sonra ise İran, İsrail'in BM üyeliğine karşı oy kullanmıştı. Ancak yine de, İran, Türkiye'nin ardından İsrail'i tanıyan ikinci Müslüman ülke olmuştu. 1953 darbesiyle batı yanlısı Muhammed Rıza Pehlevi'nin iktidara gelmesiyle, iki ülke arasındaki ilişkiler önemli ölçüde düzelmişti.

Ancak 1979'daki İslam Devrimi sonrasında, İran, İsrail ile tüm diplomatik ve ticari ilişkilerini kesmiş ve İsrail'in meşruiyetini tanımamıştı. İki ülke arasındaki ilişkiler, Sovyetler Birliği'nin çöküşünden hemen sonra, 1990'ların başlarında soğuk barıştan açık düşmanlığa dönüşmeye başladı. Çöl Fırtınası'nın ardından Irak'ın yenilgisi, Orta Doğu'da İran ve İsrail'in ön plana çıkmasına yol açtı. İzak Rabin'in hükümeti, İran'a karşı daha saldırgan bir tutum benimseyerek, iki ülke arasındaki gerilimi 1990'ların başlarında artırdı.

Editör: Ömer Faruk