Haber Merkezi-Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine dayanarak yapılan analizlere göre, son on yılda tek başına yaşayanların sayısında kayda değer bir artış yaşandığı görülüyor. Bu artış, özellikle Kovid-19 salgını döneminde belirginleşti. 2023 yılına gelindiğinde, Türkiye genelindeki hane halkı sayısı 26 milyon 309 bin 332 olarak kaydedilirken, tek kişilik hane halkı sayısı bir önceki yıla göre 125 bin 494 kişi artarak 5 milyon 192 bin 825'e yükseldi. Bu istatistikler, Türkiye'nin demografik yapısındaki önemli değişimlere ışık tutuyor.
Tek kişilik hane halkı sayısındaki artış, özellikle 2020 ve 2021 yıllarında Kovid-19 salgınıyla birlikte hız kazandı. Salgının etkisiyle birlikte, toplumda izolasyonun artması ve sosyal mesafe kurallarının uygulanmasıyla birlikte insanlar daha fazla yalnız yaşamaya başladılar. Bu dönemde 2020 yılında 342 bin 421 kişi, 2021 yılında ise 376 bin 603 kişi daha tek kişilik hane halkı olmaya başladı. Bu rakamlar, pandeminin toplum üzerindeki derin etkisini ve sosyal ilişkilerdeki değişimi açıkça gösteriyor.
Tek kişilik hane halkı sayısındaki artış trendi, 2022 yılında da devam etti. 2022'de 285 bin 731 kişi daha tek kişilik hane halkı oldu ve toplamda 5 milyon 67 bin 331 kişiye ulaşıldı. Bu rakamlar, tek başına yaşamanın giderek yaygınlaştığını ve toplumdaki ev yaşamı düzenlerinin değiştiğini gösteriyor.
Özellikle büyükşehirlerde tek kişilik hane halkı sayısındaki artış daha belirgin. İstanbul, 933 bin 764 kişiyle en fazla tek kişilik hane halkına ev sahipliği yaparken, Ankara ve İzmir gibi diğer büyük şehirler de bu artışın önemli bir bölümünü oluşturuyor. Ancak, bazı illerde tek kişilik hane halkı sayısı daha düşük seviyede seyrediyor. Örneğin, Bayburt, Ardahan ve Hakkari gibi illerde tek kişilik hane halkı sayısı diğer bölgelere kıyasla daha az.
Bu veriler, Türkiye'de yaşam tarzlarında ve demografik yapıda önemli değişiklikler olduğunu gösteriyor. Tek kişilik hane halklarının sayısındaki artış, aile yapılarının ve sosyal ilişkilerin nasıl evrildiğine dair önemli ipuçları sunuyor. Bu bilgiler, gelecekteki toplumsal planlama ve politika oluşturma süreçlerinde dikkate alınarak, toplumun ihtiyaçlarına uygun çözümler geliştirmeye yardımcı olabilir.