Bismillahirrahmanirrahim

Kur'an-ı Kerim'in İhlas Suresi'nde yer alan "De ki: O Allah birdir, Samed'dir, O doğurmamış ve doğrulmamıştır. Hiçbir şey O'nun eşi ve benzeri değildir" ayeti, Allah'ın birliğini ve benzersizliğini vurgulamaktadır.

Peygamberimizin (sav.) haber verdiği Ahir Zaman Fitneleri ve Müslümanların Karşılaşacağı Zorluklar! Peygamberimizin (sav.) haber verdiği Ahir Zaman Fitneleri ve Müslümanların Karşılaşacağı Zorluklar!

İslam literatüründe önemli bir yere sahip olan hadislerden biri ise şu şekildedir: "Dile hafif, mizana konduğunda ağır gelen ve Rahmân olan Allah’ı hoşnut eden iki cümle vardır: Sübhânallahi ve bi-hamdihî sübhânallahi’l-azîm: Ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamd ederim. Ben Yüce Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tekrar tenzih ederim."

Bu hadis, dilimizden kolayca çıkan ancak derin anlamlar barındıran bir ifadeyi içermektedir. "Sübhânallahi ve bi-hamdihî sübhânallahi’l-azîm" cümlesi, Allah'ı yüceltmek ve O'na hamd etmek anlamına gelmektedir. Bu ifade, Allah'ın sıfatlarına uygun olmayan her türlü eksiklikten tenzih edildiğini ve O'na hamd edildiğini ifade etmektedir.

Bu anlamıyla, bu ifade Allah'ı hoşnut eden bir ifadedir. İçerdiği derin anlam ve anlam bütünlüğüyle, insanın kalbinde Allah'a yönelik bir derinlik ve saygı oluşturmayı hedeflemektedir. Bu ifade, Allah'ın yüceliği ve benzersizliği karşısında insanın alçaklığını ve sınırlılığını idrak etmesini sağlamaktadır.

Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin de ifade ettiği gibi, kalbin seyr-i süluk ve ruhani hareketlerinin anahtarları ve vesileleri arasında zikir-i ilahi (Allah'ı anma) ve tefekkür (derin düşünce) bulunmaktadır. Bu ifadeler, insanın kalbinin Allah'a yönelik bir seyrini ve ruhani hareketlerini desteklemektedir.

Sonuç olarak, İslam'ın temel kaynakları arasında yer alan Kur'an-ı Kerim ve hadisler, Allah'ın birliğini, yüceliğini ve benzersizliğini vurgulamaktadır. "Sübhânallahi ve bi-hamdihî sübhânallahi’l-azîm" ifadesi ise bu anlamı ve benzersizliği anlamak için kullanılan bir ifadedir. Bu ifade, Allah'ı hoşnut eden bir ifade olarak kabul edilir ve insanın Allah'a olan saygısını ve derin bağlılığını ifade etmektedir.

İslam inancına göre, Allah'ı yüceltmek ve O'na hamd etmek, insanın en temel sorumluluklarından biridir. "Sübhânallahi ve bi-hamdihî sübhânallahi’l-azîm" ifadesi, bu sorumluluğu yerine getirme amacı taşır. İçerdiği derin anlam ve anlam bütünlüğüyle, insanın Allah'a olan sevgi ve itaatini ifade eder.

Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin ifade ettiği gibi, zikir-i ilahi ve tefekkür, insanın kalbinin ve ruhani hareketlerinin anahtarlarıdır. Zikir-i ilahi, Allah'ı anma ve O'nu yüceltme eylemidir. Tefekkür ise derin düşünce ve Allah'ın yaratılışındaki hikmetleri anlama sürecidir. Bu süreçler, insanın Allah'a olan bağlılığını ve derin anlayışını geliştirmesine yardımcı olur.

Bu ifadelerin önemi, insanın Allah'a olan yakınlığını artırması ve O'na olan itaatini güçlendirmesidir. İslam inancına göre, Allah'a yakınlık ve O'na itaat, insanın dünya ve ahiret saadeti için önemlidir. Bu nedenle, "Sübhânallahi ve bi-hamdihî sübhânallahi’l-azîm" ifadesi, Müslümanlar arasında sıkça kullanılan ve Allah'ın hoşnutluğunu kazanmaya yönelik bir ifadedir.

Sonuç olarak, "Sübhânallahi ve bi-hamdihî sübhânallahi’l-azîm" ifadesi, Allah'ı yüceltmek, O'na hamd etmek ve O'nun benzersizliğini anlamak için kullanılan önemli bir ifadedir. İslam inancında, bu ifade Allah'ı hoşnut eden bir ifade olarak kabul edilir ve insanın Allah'a olan derin bağlılığını ifade eder. Zikir-i ilahi ve tefekkür gibi ruhani pratiklerle birlikte bu ifade, Müslümanların Allah'a olan bağlılığını güçlendirmekte ve derinleştirmektedir.

Editör: Ömer Faruk