İspanya'daki ekonomik kriz zamanlarında siesta ve öğlen tembelliği ile eleştiren Almanlar, şu anda aşırı sıcaklarla birlikte siestanın faydalı olup olmadığı konusunu tartışıyor. Ancak, benim adıma şunu söylemek istiyorum:

Aşırı sıcaklar, insanların günlük yaşamını olumsuz etkileyebilecek önemli bir sorundur. Yüksek sıcaklıklar, vücut ısısını artırabilir, enerji seviyelerini düşürebilir ve genel olarak insanların verimliliğini azaltabilir. Bu nedenle, aşırı sıcaklara karşı etkili bir çözüm arayışı önemlidir.

Öğlen uykusu veya siesta, birçok kültürde geleneksel olarak kabul görmüş ve sıcak iklimlerde yaşayan insanlar için doğal bir tepki olmuştur. Bu kısa uyku molaları, özellikle sıcak saatlerde dinlenmek ve vücudu serin tutmak için etkili bir yoldur. Araştırmalar, öğlen uykusunun, dikkati artırarak, stresi azaltarak ve genel sağlığı destekleyerek insanların sıcak havalarda daha iyi başa çıkmasına yardımcı olabileceğini göstermektedir.

Almanlar gibi bazı insanlar, siestanın iş verimliliğini düşürebileceğini veya modern çalışma düzenine uygun olmadığını düşünebilirler. Ancak, esnek çalışma saatleri ve uyku düzenleri, insanların bireysel ihtiyaçlarına uygun şekilde düzenlenebilir. Bu şekilde, hem aşırı sıcaklara karşı etkili bir çözüm bulunmuş olur hem de iş verimliliği korunabilir.

Sonuç olarak, aşırı sıcaklara karşı alınacak önlemler arasında öğlen uykusu veya siestanın değerlendirilmesi önemli bir adım olabilir. Ancak, bu çözümün herkes için uygun olup olmadığına dair farklı görüşler olabilir. Her durumda, insanların sağlıklı bir şekilde sıcak hava koşullarına uyum sağlaması için uygun alternatifler düşünülmelidir.

Kaylule Uykusu Nedir?
Peygamber efendimizin uyku düzeni nasıldı, kendisi gündüz uyur muydu? Kaylule uykusu nedir? Kaylule uykusunun faydaları nelerdir?
Resûl-i Ekrem Efendimiz’in uyku vakti, genellikle yatsı namazından sonra ve sabah namazından önceki zamandır. Efendimiz, imkân varsa öğle namazından sonra bir saat kadar uyurdu. Buna “kaylûle” denir.

Peygamber Efendimiz bununla alakalı olarak da:

“Gündüzün orucuna sahur yemeği ile, gecenin ibadetine de öğle uykusu ile yardımcı olunuz!” (Hâkim, I, 588) buyurmuş ve bu uykunun daha ziyade gece ibadetine yardımcı olacağını ifade etmiştir.

Nitekim bugün doktorlar, glikoz metabolizmasının en yüksek seviyede olduğu 11:00- 13:00 saatleri arasında kısa bir öğle uykusunu faydalı olduğunu söylemektedirler. (Dr. Arslan Mayda, s. 39)

Yine uzmanların tesbîtine göre, saat 22:00’de tansiyon ve kalp atım sayıları düşer. Saat 04:00’ten sonra tansiyon ve kalp atışlarında yükselme başlar ve 15:00-18:00 arası en üst seviyeye ulaşır. Dolayısıyla tansiyon ve kalp atımının yüksek olduğu ve hücrelerin en üst derecede metabolize olduğu ikindi vaktinde uyumamalıdır. Ayrıca bu vakitte uyumakla yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlığına da dâvetiye çıkarılmış olur. İslâm âlimlerinin ikindi vakti uykuyu tavsiye etmemelerindeki hikmetlerden biri de bu olsa gerektir. (Mayda, s. 38-39) Tasavvuf ehli sünnete uyarak, zikir için genellikle seher, sabah ve ikindi vakitlerini tercih etmişler ve bu anların bereketinden faydalanmışlardır.

Güneşin doğuşundan yaklaşık 45 dk dakika geçinceye kadarki zamanda uyumak iyi karşılanmamıştır. Aslolan erken yatıp erken kalkmaktır. Sabah namazını kıldıktan sonra tesbih, zikir, Kur’ân ve ilimle meşgul olmalı ondan sonra işe başlamalıdır. Sabahın bereketinden istifade etmek lazımdır. İkindi ile akşam arasında da yatmak uygun değildir. Herkes bu vakitte yatmanın zararını bizzat tecrübe ederek görmüştür. O vakitte yatıp da kalkan kişi sersem gibi olur ve kendine gelmekte güçlük çeker. Sabah vakti olduğu gibi ikindi ve sonrası da zikir ve tefekkürle değerlendirilmelidir.

KAYLULE VAKTİ NE ZAMAN?

Kaylule uykusu bir şekerleme veya sadece dinlenme olan, tam gün ortasında güneş tepedeyken yapılan bir istirahattir ve sünnettir. Eğer öğle namazı hemen kılınmıyorsa genellikle öğle namazı öncesinde yapılır. Aksi halde namazdan sonra da yapılabilir.

KAYLULE UYKUSUNUN FAYDALARI

1. Gün içinde uygulanırsa erken yaşlanmayı önler.

İşte bu nedenle aynı zamanda “güzellik uykusu” da denilir. Uykuda büyüme hormonları salınarak derideki ölü hücrelerin yenilenmesi sağlanır.

2. Kaylule uykusu gün içindeki performansınızı artırır.Bir araştırmaya göre şekerleme zihinsel ve fiziksel aktivitelerin performansını artırıyor. Eğer çok fiziksel aktivitede bulunuyorsanız, şekerleme sayesinde hemen tekrar dinlenebilir ve sonuçta daha iyi bir atletik performans sergileyebilirsiniz. Çalışmalar gösteriyor ki ideal şekerleme süresi, derin uykuya girmeden önce 20 ila 40 dakika arası olmalıdır.

3. Bu kısa uyku hücreleri onarır.Uyku halindeyken bedenimiz kendini onarır. Stres ve toksinler sonucu vücutta oluşan zararı onaran proteinler üretilir. Şekerleme sayesinde üretilen büyüme hormonları doku ve kas yıpranmalarını iyileştirir.

4. Kaylule yapmak hafızayı kuvvetlendirir.Yine yapılan son araştırmalara göre şekerleme genel beyin fonksiyonlarının daha sağlıklı gerçekleşmesini sağlıyor. Araştırıcılar, şekerleme sırasında geçici hafızanın kalıcı hafızaya dönüştürüldüğünü ve aynı zamanda da geçiçi hafızanın boşaltılarak yeni bilgilerin öğrenilmesine beynin hazır hale getirildiğini keşfettiler

5. Kaylule kolay kilo vermenize yardımcı olur.Uykusuzluk leptin ve ghrenlin hormonlarının dengesini bozar. Bu hormonlar iştahınızdan sorumludurlar. Bu hormonların dengesi bozulduğunda daha fazla yeme ihtiyacı hissedersiniz. Şekerleme ise bu hormonları dengede tutar.

Magnezyum, sinirlerinizi yatıştırmada ve kasları gevşetmede size yardımcı olabilir ki bu da iyi bir uyku için yardımcı olur.

Mahalle sakinleri 2 yıldır kapalı olan yollarının açılmasını istiyor Mahalle sakinleri 2 yıldır kapalı olan yollarının açılmasını istiyor

Aşırı sıcaklara karşı altın öneriler
Türk Toraks Derneği, iklim değişikliğinin yol açtığı aşırı sıcaklıkların yaz aylarında artık sıkça görüldüğünü ve birçok can kaybına neden olduğunu bildirerek, vatandaşları bilgilendirdi.

Derneğin yaptığı açıklamada, Çevre Sorunları ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Sebahat Genç ile Merkez Yönetim Kurulu Bilişim ve Sosyal Medya Sorumlusu Dr. Öğretim Üyesi Sabri Serhan Olcay'ın konuyla ilgili görüşleri paylaşıldı.

Prof. Dr. Genç, insanların yaşam kalitesini etkileyen hava sıcaklığının 17 ila 31 derece aralığında olduğunu belirterek, bu aralığın dışındaki sıcaklıklara insan vücudunun uyum sağlamakta zorlandığını söyledi.

AŞIRI SICAKLAR SAĞLIĞI TEHDİT EDİYOR

Aşırı sıcakların sağlık üzerinde ciddi riskler oluşturduğunu vurgulayan Genç, vatandaşların bu duruma karşı tedbirli olmaları ve korunma yöntemlerini uygulamaları gerektiğini ifade etti.

Sıcak çarpması, yüksek sıcaklıklara uzun süre maruz kalmak ve vücudun aşırı ısınması sonucu ortaya çıkan ciddi bir sağlık sorunudur. Bu sorun, özellikle yaşlılar, erkekler, küçük çocuklar, kronik hastalığı olanlar ve bazı ilaçları kullananlar için risk oluşturmaktadır.

Prof. Dr. Sebahat Genç, sıcak çarpmasının belirtilerinin vücut sıcaklığının 40 derece ve üzerine yükselmesi, terlemenin durması, cildin sıcak ve kuru olması, solunum ve nabzın hızlanması, bulantı, kusma ve baş ağrısı şeklinde ortaya çıkabileceğini söyledi. Prof. Dr. Genç, bu durumda acil tıbbi müdahale gerektiğini vurguladı.

Türk Toraks Derneği Merkez Yönetim Kurulu Bilişim ve Sosyal Medya Sorumlusu Dr. Öğretim Üyesi Olcay da aşırı sıcakların cilt hastalıkları, organ hasarı, gebelik komplikasyonları ve ölüme yol açabileceğini belirterek, sıcak dalgası olduğu günlerde 11.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkmamak gerektiğini ifade etti. Olcay, evlerin serin tutulması, gölgede kalınması, şapka, güneş gözlüğü ve güneş kremi kullanılması, bol su ve sağlıklı sıvı tüketilmesi gibi önlemlerin alınmasını tavsiye etti.

Olcay, özellikle 11.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkılmamasını isteyerek, şu tavsiyelerde bulundu:

"Sıcak dalgası olduğu günlerde mümkünse evlerin içinin serin tutulması, tüm pencereleri ve panjurları, gece ve sabahın erken saatlerinde, dış sıcaklığın daha düşük olduğu zamanlarda eğer güvenliyse açılması, yapay aydınlatmaların ve elektrikli cihazların kapatılması, gölgede kalınması, geniş kenarlı şapka, güneş gözlüğü ve koruyucu faktörü yüksek güneş kremi kullanılması, bol su içilmesi ve sağlıklı sıvılar tüketilmesi, ağır yemeklerden kaçınılması, şeker, alkol ve kafein içeren içeceklerden uzak durulması, doğal malzemeden yapılmış, hafif, bol ve açık renk kıyafetler giyilmesi, akciğer rahatsızlığı varsa kişinin egzersizin faydalı olacağı, hava, polen ve kirlilik tahminlerini güvenilir bir kaynaktan takip edilmesi ve toplu taşımada klima kullanılması."