Gıybetin Tarifi:

Rasulullah bir gün yanındakilere şöyle sordu:

"Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?"

Oradakiler şöyle dedi;

"Allah ve Rasûlü daha iyi bilir!"

Bunun üzerine Rasulullah şöyle dedi:

"Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" dedi.

Orada bulunan bir adam:

"Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)" dedi.

Peygamberimiz şöyle buyurdu:

"Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir."

Hz. Aişe anlatıyor:

"Ey Allah'ın Rasûlü, sana Safiyye'deki şu şu hal yeter!" demiştim. Bundan memnun kalmadı ve şöyle dedi:

"Öyle bir kelime sarf ettin ki, eğer o denize karıştırılsaydı (denizin suyuna galebe çalıp) ifsat edecekti"

Gıybetin Türleri:

Gıybet dört türlüdür:

Birincisi küfürdür. Gıybetin bu türlüsü şöyledir. Kişi, bir Müslümanı çekiştirmeye başlar. Kendisine “gıybet etme” denince de “ bu sözler gıybet değildir, çünkü doğru söylüyorum” diye cevap verir. Böylece Allah’ın haram kıldığı şeyi helal saymaya kalkmış olur ki, Allah’ın haram kıldığı şeyi helal sayan kimse, Allah korusun, kafir olur.

İkincisi münafıklıktır. Gıybetin bu şekli de şöyledir. Kişi, isim vermeksizin birini arkadan çekiştirir. Fakat sözünü dinleyenler onun kim olduğunu anlamaktadırlar. Adam da böyle yapınca gıybet etmiş olmanın günahından sıyrılabileceğini sanmaktadır.

Üçüncüsü günahtır. Gıybetin bu şekline gelince kişi, isim vererek birini arkadan çekiştirmekte ve yaptığı işin günah olduğunu bilmektedir. Bu durumda o kimse bir günahkardır ve tevbe etmesi gerekir.

Dördüncü şekli de mubah hatta sevap kazandırıcıdır. Gıybetin bu şekli kişinin, açıkça günah işleyen bir kimsenin veya bidatçının aleyhinde konuşmasıdır. Kişi bu konuşması yüzünden sevap kazanır. Çünkü onun bu açıklamaları sayesinde söz konusu fasıkı veya bidatçıyı tanıyarak şerrinden sakınırlar. Nitekim Efendimiz: “ Kötünün kötülüğünü anlatınız ki, insanlar ondan sakınsın” buyurmuştur.

Gıybetin Tevbesi:

Rasulullah buyurdu ki:

مَنْ كَانَتْ لَهُ مَظْلَمَةٌ لِأَخِيهِ مِنْ عِرْضِهِ أَوْ شَيْءٍ، فَلْيَتَحَلَّلْهُ مِنْهُ الْيَوْمَ، قَبْلَ أَنْ لَا يَكُونَ دِينَارٌ وَلَا دِرْهَمٌ، إِنْ كَانَ لَهُ عَمَلٌ صَالِحٌ أُخِذَ مِنْهُ بِقَدْرِ مَظْلَمَتِهِ، وَإِنْ لَمْ تَكُنْ لَهُ حَسَنَاتٌ أُخِذَ مِنْ سَيِّئَاتِ صَاحِبِهِ فَحُمِلَ عَلَيْهِ

Batman Üniversitesi'nden Aksa Tufanı Yıl Dönümünde Direniş Çağrısı Batman Üniversitesi'nden Aksa Tufanı Yıl Dönümünde Direniş Çağrısı

“Kimin yanında kardeşinin ırzı, manevî şerefi veya malı ile ilgili - yapılan haksızlıktan doğan- bir hakkı varsa, dinar ve dirhemin bulunmadığı, kişinin varsa sevaplarından alınıp verildiği, sevabı olmadığı takdirde ise onun günahlarından alınıp kendi günahlarına eklendiği bir gün gelmeden önce sahibinden -bu gün- helallik alsın.”[10]

Gıybetin Affedilmesi İçin Helallik İstenmelidir:

Rasulullah buyurdu ki:

«إِيَّاكُمْ وَالْغَيْبَةَ؛ فَإِنَّ الْغَيْبَةَ أَشَدُّ مِنَ الزِّنَا» .

Gıybetten sakının. Çünkü gıybet zinadan daha kötüdür.

قِيلَ: يَا رَسُولَ اللهِ! وَكَيْفَ الْغَيْبَةُ أَشَدُّ مِنَ الزِّنَا؟

“Ey Allah’ın Rasulü! Gıybet nasıl zinadan daha kötü olur?” denildi.

Rasulullah şöyle cevap verdi:

قَالَ: «اَلرَّجُلُ يَزْنِي فَيَتُوبُ، فَيَتُوبُ اللهُ عَلَيْهِ، وَإِنَّ صَاحِبَ الْغَيْبَةِ لَا يُغْفَرُ لَهُ حَتَّى يَغْفِرَ لَهُ صَاحِبُهُ»

Adam zina eder, sonra tevbe eder. Allah mağfiret buyurur, gıybet eden ise gıybet edilen affetmedikçe, mağfiret olunmaz.

kaynak: insan ve islam

Editör: Ömer Faruk