Bu ilahi, 18. yüzyılın büyük alimi ve velisi Erzurumlu İbrahim Hakkı k.s. hazretlerinin Tefviznâme adlı eserinden bazı bölümlerin terennüm edilmiş halidir. Tefviznâme, tefviz halini anlatan uzun bir manzumedir ve her biri beşer mısradan oluşan otuz bir kıtadan meydana gelir. İlahi formunda, farklı kıtaları farklı bestelerle okunmuştur.

"Tefviz", tam bir teslimiyetle Allah'a sığınmanın, rızık ve işlerde sadece O'na güvenmenin, her durumu gönülden kabullenmenin ifadesidir. Tefviz, tevekkülün ötesinde bir hal olarak düşünülebilir.

İbrahim Hakkı hazretleri, Tefviznâmesi'nde bu halin özelliklerine işaret eder: "Sen Hakk’a tevekkül kıl / Tefvîz et ve rahat bul / Sabreyle ve razı ol / Mevlâ görelim n’eyler / N’eylerse güzel eyler." Bu mısralarla tefvizde tevekkül, sabır ve rızaya vurgu yaparak şu telkiyi yapar: Her işte, her durumda tek dayanağın Allah olsun. Ona tam bir imanla güven, Şeriat sınırları içinde sorumluluklarını yerine getir, tedbirini al, ancak her sonucu Allah'ın takdirine bırak. Bekle, umduğun veya beklediğin sonuç gerçekleşmese bile "olanı güzel bil, Mevlâmız'ın takdirine razı ol."

Tefviz ehli Allah dostları, bu şekilde davranırlar. Onlar tefviz ettikleri için en olumsuz durumlar karşısında bile korku, telaş ve hırsla boğuşmazlar. İtminan içinde, sabırlı ve mütebessim bir şekilde olaylara bakarlar. İbret nazarıyla olaylara bakar, dünya telaşını kendilerine dert etmezler.

İbrahim Hakkı hazretleri, Tefviznâmesi'nde tefvizin önemine vurgu yaparken, bu halin bir itiraz olmadığını, aksine bir teslimiyet ve güven olduğunu belirtir. İsterse çaresiz durumda bile olsunlar, onlar "Mevlâ görelim n’eyler, n’eylerse güzel eyler" diyerek Hakk'ın hikmetinin tecellisini beklerler. Çünkü onlar, Rabbimizin "Kim Allah'a güvenirse, O ona yeter." şeklindeki vaadine inanırlar.

İbrahim Hakkı hazretleri, Tefviznâme'sinde tefvizin anlamını ve önemini detaylı bir şekilde açıklar. Her türlü çabanın ve tedbirin ötesinde, gerçek belirleyicinin Allah'ın iradesi olduğunu vurgular. Kulun sadece meşru çabalara sarılması gerektiğini, ancak her şeyin sonunda Allah'ın iradesinin geçerli olduğunu hatırlatır.

Tefviz, aynı zamanda dünya taleplerini de içerir. İbrahim Hakkı hazretleri, tefvizdeki taleplerin dünya talepleri olduğunu ve Allah dostlarının dünya taleplerini Mevlâları'na havale ettiklerini belirtir. Onlar, sadece Allah'ın hayırlısını diler ve neticeyi Rabbine ısmarlarlar. Bu, kulun kendi lehine en hayırlı olanı Allah'ın bilmesine bırakması anlamına gelir.

Rebiülevvel Ayında Hangi Dua ve İbadetler Yapılır? Rebiülevvel Ayında Hangi Dua ve İbadetler Yapılır?

Son olarak, İbrahim Hakkı hazretleri, insanın çeşitli yolları ve imkanları tükettiği bir durumda dahi Cenâb-ı Hak'ın inayetiyle bir çıkış kapısının açılacağına inanmanın önemini vurgular. Her şeyin Allah'ın kontrolünde olduğunu, sabır ve itminanla beklemenin, Mevlâmız'ın aslında ne kadar güzel işler yaptığını anlamak için gerekli olduğunu ifade eder.

Tefviz, bir müminin güven, teslimiyet ve sabır içinde Allah'a sığınmasını ifade eden bir kavramdır. İbrahim Hakkı hazretlerinin Tefviznâme'si, bu önemli konuyu derinlemesine ele alarak müminlere rehberlik etmektedir.

Hak Şerleri Hayr Eyler

Hak şerleri hayreyler,
Sanma ki gayreyler.
Ârif ânı seyreder,
Mevlâ görelim n’eyler,
N’eylerse güzel eyler.

Niçin böyle olur deme,
Yerini bilemezsin öyle.
Bak sonunu seyreyle,
Mevlâ görelim n’eyler,
N’eylerse güzel eyler.

Hakk'ın işleri olacak,
Boşa giden gam ve teşvikler.
Hikmetini işleyecek,
Mevlâ görelim n’eyler,
N’eylerse güzel eyler.

Elini halkın eline koy,
Hakk’ın kelâmını kulak ver.
Edep ve hulkü öğren boyunca,
Mevlâ görelim n’eyler,
N’eylerse güzel eyler.

(Erzurumlu İbrahim Hakkı k.s.)

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri Kimdir?

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri, 18 Mayıs 1703'te Erzurum'un Hasankale ilçesinde doğan bir Türk mutasavvıf, sosyolog ve âlimdir. Babası Derviş Osman Efendi, iyi bir eğitim almış bir kişiydi. Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın annesi, Hasankale'nin ileri gelenlerinden Dede Mahmut'un kızı Şerîfe Hanîfe Hanım'dı.

İbrahim Hakkı, çocukluğunu Erzurum'da geçirdikten sonra babasıyla tanıştığı Tillo'ya (bugünkü Aydınlı) giderek İsmâil Fakîrullah'a intisap etti. İsmâil Fakîrullah, İbrâhim Hakkı'nın tasavvufî hayata yönelmesinde etkili oldu. İbrâhim Hakkı'nın tasavvuf eğitimini bu şeyhten aldığı ve onun ilim ve irfanından istifade ettiği bilinmektedir.

İbrâhim Hakkı'nın eğitimi sırasında Arapça ve Farsça konularında Erzurum müftüsü Hâzık Mehmet Efendi'den ders aldığı kaydedilmektedir. İbrâhim Hakkı'nın öğrenimini tamamladıktan sonra Erzurum'a dönerek büyük amcası Molla Muhammed'in evine yerleşti. İkinci tahsil döneminin sekiz yıl kadar sürdüğü bilinmektedir.

Şeyhi İsmâil Fakîrullah'ın vefatının ardından İbrâhim Hakkı, Erzurum'a döndü, ilk evliliğini yaptı ve Yukarı Habib Efendi Camisi'nde imam olarak görev aldı. 1738'de hacca gitti ve dönüşte çeşitli eserler kaleme aldı.

İstanbul'a giden İbrâhim Hakkı, burada padişahla görüşüp ilgi ve takdirini kazandı. Saray kütüphanesinde çalışmasına izin verildi ve İstanbul'da müderrislik pâyesi aldı. İstanbul'da iken geniş kütüphane çalışmalarına başladı. 1747 yılında İstanbul'dan ayrılıp Erzurum'a döndü. İlerleyen yıllarda Abdurrahman Gazi Dede Tekkesi'nin zâviyedârlığı tevcih edildi.

İbrâhim Hakkı'nın önemli eserlerinden biri olan "Marifetname"yi İstanbul dönüşünden kısa bir süre sonra Ağustos 1757'de tamamlaması, İstanbul'da yoğun bir hazırlık çalışması yaptığını göstermektedir. Ayrıca "İrfâniyye" ve "Mecmûatü’l-irfâniyye" gibi eserleri de bulunmaktadır.

Şeyhi İsmâil Fakîrullah'ın vefatının ardından Erzurumlu İbrâhim Hakkı, Tillo'ya yerleşti. Üç kez hacca giden İbrâhim Hakkı, tasavvufi görüşlerini "Ma‘rifetnâme" adlı eserinde detaylı bir şekilde anlattı. 22 Haziran 1780 tarihinde vefat etti.

Erzurumlu İbrâhim Hakkı Hazretleri'nin eserleri arasında "Divan," "Marifetnâme," "Mecmûatü’l-irfâniyye," "İnsâniyye," "Mecmûatü’l-meânî," "Meşâriku’l-yûh," "Sefînetü’r-rûh min vâridâti’l-fütûh," "Kenzü’l-fütûh," "Defînetü’r-rûh," "Rûhu’ş-şürûh" ve "Urvetü’l-İslâm" gibi önemli eserler bulunmaktadır.

Editör: Ömer Faruk