HAMAS'ın askeri kanadı El Kassam Tugaylarının siyonist işgalci çetelere yönelik başlattığı 'Aksa Tufanı' operasyonu ve ardından işgalcilerin Gazze'de soykırım 53'üçüncü gününde de devam ediyor.
Siyonist rejim, Gazze'yi; hastane, camii, yerleşim alanı demeden havadan, denizden ve karadan bombalayarak, kadın, çocuk ve yaşlı demeden 15 binin üzerinde insanı şehit ederek adeta soykırım uygulamaya devam ediyor.
Filistin'de yaşanan soykırıma tepki göstermek amacıyla Siirt Üniversitesi bilim insanları, çalışanları ve öğrencileri, bir basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasında, 'Siirt Üniversitesi olarak Gazze halkının yanındayız' mesajı verildi.
Siirt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Şındak'ın da katıldığı basın açıklamasında yer alan bilim insanları, çalışanları ve öğrenciler, Filistin'de yaşanan vahşete dikkati çeken pankartlar ve dövizler taşıyıp slogan attı.
Basın açıklamasını okuyan Doç. Dr. Emrah İstek, 8 Ekim'den bu yana Gazze'de yaşananların, sadece İslam camiasını değil, insanlığın onurunu, şerefini ve izzetini de ayaklar altına alındığının en bariz bir göstergesi olduğuna dikkat çekti.
'Oğlum Yasin, Rasulullah'a de ki senin ümmetin bizi yalnız bıraktı' sözü boğazımızda yutamadığımız bir düğüm olarak kaldı'
İşgalcilerin bir terör devleti olarak Gazze'de soykırım uyguladığını ifade eden İstek, 'Masum çocukları savunmasız kadınları ve beli bükülmüş yaşlıları öldürmek, hiçbir insani ölçütlerle açıklanamaz. Yaşananların daha acısı, bu hadiselerin tüm dünyanın gözü önünde olmasıdır. Gazze Soykırımının başlamasından bu yana 53 gün geçti. israil tarafından uygulanan işgal, gün geçtikçe daha acımasız bir hale büründü. Öyle ki Gazzeli bir annenin, 'acının her türlüsünü tattık, Rabbim; canımızdan, evladımızdan senin için vazgeçtik, bizden razı mısın?' diye sorması yüreklerimizi dağladı. 80'lik dedenin, 'oğlum Yasin, Rasulullah'a söyle de ki senin ümmetin bizi yalnız bıraktı' sözü boğazımızda yutamadığımız bir düğüm olarak kaldı. Ve şu an her ne kadar geçici bir ateşkes ilan edilse de, barış müzakerelerinin yapıldığı ilk saatlerde bile israilin birçok noktayı bombaladığına hepimiz şahit olduk. O nedenle biz bilim insanları, geçici değil kalıcı bir ateşkes olmasını ve Filistin'in özgürlüğüne kavuşmasını istiyoruz.' ifadelerini kulandı.
'Bu hareketimizin toplumun tüm eğitimli kitlelerini ayağa kaldırmak için bir vesile olmasını istedik'
Siirt Üniversitesi akademisyenleri, idari personeli ve öğrencileri olarak sadece işgalcilerin Gazze'ye yönelik saldırılarını kınamak için bir araya gelmediklerini ifade eden İstek, 'Bu hareketimizin toplumun tüm eğitimli kitlelerini ayağa kaldırmak için bir vesile olmasını istedik. Zira israilli aşırı sağcı bir bakanın, 'Gazze'ye nükleer bomba atılma olasılığı var' söylemini duyduk ve işittik. Bu nedenle Filistin topraklarında daha elim hadiselerin olmaması için şu an burada olduğu gibi sesimizin daha gür, safımızın daha belli, irademizin daha sağlam olması gerekmektedir. Ve bizim bu ilkeli duruşumuzun sadece bu katliamda değil, gelecekteki muhtemel savaş ve katliamlarını da önleyici bir nitelikte olması gerekir. Bugün aramızda hekimler, mühendisler, sosyologlar, ilahiyatçılar, eğitimciler var. Gazze'de de bu mesleklere sahip insanlar vardı. En kutsal mesleklerden olan hekimliğin en zor hallerini onlar yaşadılar. Anestezi uygulamadan, daha küçücük bir çocuğun bacağının kesilmesi; bir doktor annenin yaralıların tedavisi ile ilgilenirken kendi kızının sedye ile götürüldüğünü görmesi; başka bir hekimin 'artık yardımlarınız çok gecikti, sizin yardımlarınız ancak mezar taşlarımıza gelecek' diyerek bizlere sitem etmesi, bu mesleğin kaldırabileceği acılar değildir.' siteminde bulundu.
'Çocukların en mutlu oldukları okullar, bugün onların cenazesi ile doldu'
'Görüldüğü üzere, karşımızda uluslararası hukuku tanımayan, gözü dönmüş, cani bir düşman var.' diyen İstek, konuşmasının şu şekilde sürsürdü:
'Tıbbi malzeme ve ilaç kıtlığının yanı sıra sağlık personeli, hastalar ve yaralılar için büyük miktarlarda yiyecek ve içeceğe ihtiyaçları olduklarını defalarca söylediler. Uluslararası yardım kuruluşları bölgeye insani yardım sokmaya çalışırken israil; Şifa Hastanesi, el-Baptist Hastanesi, Nasr Çocuk Hastanesi, Rantisi Hastanesi, Ruh Sağlığı Hastanesi ve Göz Hastanesi'nde yaşama tutunmaya çalışan geneli çocuk ve kadın binlerce kişiyi katletti. Anneler ve babalar çocuklarının paramparça olan cesetlerini toplayıp poşetlere koyarak defnetmek zorunda kaldılar. Bugün bizlerin arasında eğitimciler ve öğrencileri var. Çocukların en mutlu oldukları okullar, bugün onların cenazesi ile doldu. Eğitim yapılamaz hale geldi ve okullar belirsiz bir zamana kadar kapandı, evlerinden çıkarılan halka bir sığınak oldu. Ama İsrail, buradaki Filistinlileri de en acımasız şekilde bombaladı. Aramızda sosyologlar, ilahiyatçılar ve sanatkarlar var. Toplumu iyileştirmek, maddi ve manevi destekte bulunmak üzere yemin eden hocalarımız, Gazze'de yaşananları anlatabilecek veya tanımlayabilecek bir kavram bulamadı. Gazzeli Kardeşlerimizin, ölümden korkmamaları, ölümü kendi benliklerinde öldürmeleri, Allah'a sonsuz teslimiyetleri ve şehadet arzuları, literatüre geçecek kadar muazzamdı.'
'Gazze Katliamı bir ölüm kalım meselesi değil, haç ile birlikte siyonun ve hilalin süregelen bir mücadelesidir'
İstek, 'On yıllardır adeta bir açık hava hapishanesinde suçlu olmadıkları halde mahkûm bırakılan Gazzeliler için hazırlanan plan, her durumda onların öldürülmesiydi. Gazzelilerin güvenli bölgeye geçmelerini istediler. Ancak daha yolda iken birçok Filistinliyi öldürmekten çekinmediler. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere maalesef tüm uluslararası kuruluşlar ve Devletler İsrail'in insanlık ve savaş suçu olan bu politikalarına kayıtsız ve sessiz kaldı. Onların bu suskunluğu, bizim ise bir arada olamayışımız bebeklerin kundaklarında, annelerinin kucağında hatta ve hatta annelerinin karnında bombalanarak katledilmesine yol açtı. Tüm bilim camiasının insanlığı kurtarmak için ard arda buluşlar ve deneyler yaparken, mevcut insanlığın ölmemesi için bir şeyler yapmayı reddetmesi şaşırtıcıdır. Bu nedenle Siirt üniversitesi akademisyenleri, idari personeli ve öğrencileri olarak bizler, bugün bir araya gelişimizin tarihe bir not olarak düşmesini istedik. Ve bizler, bu kayıtsızlığı ve sessizliği asla ve asla kabul etmiyoruz. Biliyoruz ki, Siyonist ve emperyal zihniyetin tuzağına düşmek istemiyorsak şu an birlik olmalı ve tüm kalbimizle Filistin'e destek olmalıyız. Zira bu zulüm ve katliama tepki göstermek, bu katliamın failleriyle ve destekçileriyle her alanda mücadele etmek vicdan sahibi herkesin boynunun borcudur. Özgür Filistin için her birimiz taşın altına elini koyarak daha sonuç verici eylemler yürütmeliyiz. Birçok farklı dilde yayınlar yaparak bu soykırımı unutturmamalı ve bir daha bu tür acıların yaşanmaması için elimizden geleni yapmalıyız.' diye konuştu.
Siirt Üniversitesi mensupları olarak Gazze'de yaşanan ve tarihte eşi benzeri olmayan bu vahşeti durdurmak için dünya parlamentoları, uluslararası toplumu ve kuruluşları ve tüm insanlığı harekete geçmeye davet ettiklerini ifade eden İstek, son olarak şunları söyledi:
'Kardeşlerimizi yakan ateşi söndürmek için Siirt Üniversitesi'nde israil mallarını boykot ediyoruz'
'Kardeşlerimizi yakan ateşi söndürmek için Siirt Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı ile İktisadi İşletme bünyesindeki tüm tesislerde İsrail menşeli ürünlerin ve İsrail'e destek verdiği bilinen markaların satışını durdurduğumuzu sizler aracılığıyla tüm kamuoyuna bir kez daha deklere ediyoruz. Siyonist israil'in hukuk tanımayan bu vahşetini bizler unutsak da tarih unutmayacaktır. Tarihi susturmaya ya da çarpıtmaya çalışsalar da hakikat susmayacaktır, o da lal olsa, vicdanların sesinden kurtulamayacaklar ve daha önemlisi Allah'ın azabından kaçamayacaklardır. Siirt Üniversitesi Hocaları, idarecileri ve öğrencileri olarak bizler, Gazze'ye yönelik orantısız ve her türlü insanî ve ahlakî temelden uzak, barbarca saldırıların karşısında olmaya devam edeceğiz. Buradan, evliyalar diyarı Siirt'ten tüm dünyaya sesleniyoruz. Bu ağır insanlık suçunun ateşinin adım adım tüm dünyayı sarmasına, insanı insan yapan her ne varsa teker teker, saniye saniye çürütüp öğütmesine izin vermeyeceğiz. Hep birlikte, özgür Filistin için çağrımızı küresel alanda yaygınlaştıracağımızı, insanlık ve barış adına, daha mutlu çocuklar ve huzurlu anneler adına, gözleri ışıldayan babalar adına bu mücadelemizi devam ettireceğimizi tüm kamuoyuna bildirmek isteriz. Evet, hep birlikte Gazze'de yaşanan soykırıma dur diyoruz, yarın değil, hemen şimdi… İnsanlık adına, bir insan olarak, mahlûkatın en şerefli varlığı olarak şerefimizi, izzetimizi kaybetmeden insanlık için ayağa kalkıyoruz… Saldırılarda hayatlarını kaybeden tüm Filistinli kardeşlerimize rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.'