Mehmet Görmez, bu geleneklerin önemli olmasının birkaç sebebi olduğunu dile getirdi. İlahi, manevi ve insani boyutları iç içe geçmiştir. İnanç, ibadet, ahlak ve kimlik oluşturma gibi unsurları barındırır. Eğer bir Müslüman domuz eti yemeye başlarsa, Ramazan ve Kurban Bayramı'ndaki ibadetleri terk ederse, o zaman tamamen asimile olduğunu ifade etti. Müslümanlar, bu bayramlarda inançlarını hatırlar, yardımlaşma kültürünü yaşarlar. Bu bayramlar, İslam ümmetine süreklilik kazandırır.
Görmez, bazı insanların yaptıkları ibadetlerin Allah tarafından kabul edilip edilmediğini bilemediklerini söyledi. Ancak eğer ibadetlerimiz bizi ahlaka, adalete, erdeme taşıyorsa, o zaman Allah'ın kabul ettiğini bilebileceğimizi belirtti. Namaz fuhşiyattan, kötülükten uzak tutuyorsa, oruç takvaya götürüyorsa, kurban insanı Allah'a yaklaştırıyorsa ve kurbanı fakir, yetim, miskine yardım etmek için bir vesile haline getiriyorsak, o zaman bu ibadetlerin kabul edildiğini ifade etti. Şekil önemlidir, ancak şekilciliğin ruhu yok etmemesi gerektiğini vurguladı. Kurban sadece yardımlaşma değildir, aynı zamanda Allah ile kurduğumuz ilişkiyi de gözden geçirmemizi sağlar.
Son yıllarda Türkiye'nin kurbanlarını Afrika'daki fakir insanlarla ve dünyanın farklı bölgelerindeki fakirlerle paylaştığını belirten Görmez, bayramın sadece tatil gibi görülüp kurbanların başka yerlerde kesilmesinin doğru olmadığını ifade etti. Şekilin yerine getirildiği kadar, ruhun, kimliği oluşturan ve süreklilik kazandıran boyutunun da önemli olduğunu söyledi. Kurban bayramı namazının da büyük bir öneme sahip olduğunu ve her iki bayram namazının temellerinin Kuran-ı Kerim'de yer aldığını belirtti.