Göktaş, Siyonizm'e karşı bir duruş sergilemeyen belediyelere oy verilmemesi çağrısında bulundu ve seçim beyannamelerinde Siyonizm'le mücadele edecek somut maddelerin yer almasını talep etti.
Yazar, Siyonizm karşıtı mücadelenin önemine vurgu yaparak, belediyelerin kendi sosyal tesislerinde İsrail ürünlerini yasaklamalarını ve bu boykotu diğer işletmelerde de uygulamalarını istedi. Belediyelerin bu konuda daha etkin rol oynaması için şartlar koymalarını öneren Göktaş, insanların da siyasilere bu konuyu dile getirmelerini ve oy taleplerine bu şartı koşmalarını istedi.
İslami sivil toplum kuruluşlarının da siyasilere taleplerini ileterek Siyonist terör devletine gelir sağlayan unsurları tespit etmelerini öneren yazar, bu konuda belediyelerin yanı sıra özel sektörü de uyarmalarını vurguladı. Göktaş, üreticilerin, ihracat ve ithalat yapan kuruluşların boykotunun bireylerin boykotlarından daha etkili olacağını belirtti.
Yazının devamında, Siyonizm'e karşı sivil halkın yürüttüğü boykota belediyelerin de katılması gerektiğini belirten Göktaş, Siyonizm'e karşı silahlı bir savaşın şu an mümkün olmadığını ancak en azından boykotun ciddiye alınması gerektiğini savundu. Ayrıca, belediye başkanı olmak isteyenlerin seçim beyannamelerinde Siyonizm'e karşı duruşlarını göstermeleri ve Gazze ile Filistin'e yapacakları yardımları belirtmeleri gerektiğini ifade etti. Yazının sonunda, seçim beyannamelerinin ve halkın siyasilere olan taleplerinin öncelikli olması gerektiği vurguladı.
Siyonizm’i boykot etmeyen belediyelere oy vermeyin!
Belediye başkanlarından seçim beyannamelerinde Siyonizm’le mücadele edeceklerine dair somut maddeler koymalarını istiyoruz. Bizim için bu her şeyden önce gelmektedir. Çöpten de önemlidir, çukurdan da önemlidir, çamurdan da önemlidir, kentsel dönüşümden de önemlidir.
Ve insanımızdan da bu konuyu takibe almalarını, siyasileri bu anlamda uyarmalarını istiyoruz.
Biliyoruz, aslında katil terör devletine karşı bir şeyler yapma görevi öncelikle iktidarındır, belediyeler ikinci sıradadır. Fakat belediyeler de en azından kendi bünyelerindeki sosyal tesislerinde İsrail ürünlerini yasaklayacaklarını açık ve net bir şekilde beyan etmelidirler.
Daha sonra da işletmeleri başkalarına kiralanmış tesislerde de aynı boykotun uygulamasını istemelidirler. Hatta daha başta kiraya vermeden söz konusu bu boykotu şart koşmalıdırlar.
Bu konuda en önemli görev bizzat insanımıza düşmektedir. Kendilerinden oy isteyen siyasilere öncelikle bu şartı ileri sürmelidirler, söz almalıdırlar.
İslami sivil toplum kuruluşları siyasilerden önce bu konuyla ilgili kendi dile getirecekleri taleplerini siyasilere iletmelidirler. Doğrudan ve dolaylı yönden Siyonist terör devletine gelir sağlayan her ne varsa bunlar bu işi bilenlerce tespit edilmelidir.
Sivil toplum kuruluşları belediyelerin dışında özel sektörü de uyarmalıdır. Unutmayalım ki üreten, ihraç eden, ithalat yapan kuruluşların boykotları bireyler olarak senin benim yapacağım boykotlardan çok daha etkili olacaktır.
Sivil halkın terör devletinin mallarına karşı yürüttüğü boykota mutlaka belediyeler de iştirak etmelidir.
Nereden bakarsanız bakın bu iş sonunda varıp devlete, iktidara dayanmaktadır.
Mademki şu anda azgın Siyonizm’e karşı silahlı bir savaş başlatılamıyor, en azından şu boykot işi ciddiye alınmalıdır. Savaşın bir alt versiyonu yapılmalıdır.
Belediye başkanı olmak isteyenler ayrıca Siyonist terör devletine boykotun yanı sıra Gazze ve Filistin’e de yapacakları yardımları seçim beyannamelerinde göstermelidirler.
Lütfen seçim beyannameleri ve insanımızın siyasilerden talepleri bu defa her şeyin önüne geçsin.