Yatırımlar için gerekli ek kaynağın dışarıda aranmasına gerek olmadığına inanıyoruz. Türkiye'de yastık altında bulunan 8 bin ton civarında altının, ekonomiye kazandırılabilirse, ülkenin kendi kaynaklarından elde edilen bir kaynakla yeni bir Türkiye yaratma potansiyeli bulunmaktadır.

Bu doğrultuda atılacak adımlar net bir şekilde ortaya konmaktadır. Ancak, bu yolda yürümenin beraberinde getireceği zorluklar da göz ardı edilmemelidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar birçok statükonun karşısına geçmiş ve bunları başarmıştır. Şimdi, yıllardır milletin kaynaklarını sömürenlerle mücadele etmek, sermaye ve finans çevreleriyle hesaplaşmak zamanıdır. Çalınan her kuruşun geri getirilip iade edilmesi, bu milletin hakkını savunmanın şartıdır.

Bir ülkenin kendi para biriminin tamamen yabancı para akışına endeksli olması düşünülebilir mi? Dışarıdan gelen para miktarıyla değer kazanan, dışarıdan gelen paranın azaldığı durumlarda ise değer kaybeden ve ekonomide bir bağımlılık yaratan bir para birimi, adeta uyuşturucu bağımlısı gibi krize neden olabilir.

Türk Lirası, bu açıdan düşünüldüğünde bu tanıma uyan bir para birimidir. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Batı'nın etkisi altında olan Türkiye, dışarıdan aldığı para ile piyasaya likidite sağlamış ve bu para kesildiğinde krizlere sürüklenmiştir. Bu durumu sadece Türkiye'nin belirli yatırımlarına fon sağlayan Batı'nın işbirliği olarak görmemek gerekir. Aslında, bu yatırımların Türkiye'nin lehine gerçekleşmediği ve gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.

Batılılarla birlikte, yerli "bıyıklı yatırımcılar" da, elde ettikleri tasarrufları döviz cinsinden yurt dışına kaçırarak ve bu tasarrufları yine döviz cinsinden memlekete geri getirerek, teşviklerden faydalanmanın yanı sıra dünya çapında benzeri olmayan enstrümanlardan yüksek kazanç elde ederek servetlerini artırmaktadır.

Piyasaya pompalanan paranın geri ödenmesi durumunda yaşanan enflasyon, her seferinde ortaya çıkan en ciddi sonuçlardan biridir. Devlet, finansman sağlamak için Türk Lirası'nı değersizleştirme yoluna giderek enflasyonla mücadele etmektedir. Bu durum, Türk Lirası üzerinden kazanç elde eden sabit gelirlilerin cebinden para çalınmasına neden olmakta ve kriz dönemlerinde sıradan vatandaşın omuzlarına yük bindirmektedir.

Bir ülkenin para biriminin diğer para birimlerine karşı değer kaybetmesi, ihracat açısından avantajlı olabilir. Ancak, Türkiye gibi ithalata ve dolayısıyla dövize bağımlı ülkelerde, bu avantajdan tam olarak faydalanılamaz. Türk Lirası'nın değerinin belirlenmesinde güven olmadığı için, döviz üzerinden fiyatlandırma yapılması gereken yerli üretimlerde dahi avantaj sağlanamamaktadır.

Şu anda ekonomistlerin üzerinde en çok durduğu konulardan biri, yabancı yatırımın gelmemesi durumudur. Eğer dışarıdan "yatırım"lar gelmeye devam ederse, bu parayı tekrar ithal mallara harcayarak ve ödeme günü geldiğinde krizlerle karşılaşarak sorun olmayacaktır.

Bugünkü ekonomik koşullar göz önüne alındığında, Türk Lirası'nın itibarını kazanması için dolaylı yolların bir alternatif olmad

ığını, ancak doğrudan itibar kazanması gerektiğini ifade ettik. Doğrudan itibar kazanma konusuna geçerken, Türk Lirası'nın tekrar paradan beklenen fonksiyonları yerine getirebilmesi için kendisini daha büyük bir itibara ve şahsiyete bağlaması gerektiğini ve bu şahsiyetin altın olması gerektiğini açıkladık. Bu, Türk Lirası'nın kendi başına bir değer arz etmediği, sürekli olarak dışarıdan gelen yatırımlara bağlı olarak değer kazandığı veya kaybettiği bir para birimi olmaktan çıkması gerektiği anlamına gelmektedir.

Türkiye, siyasi olarak yeni bir düzenin kurulduğu bir dönemden geçmektedir; ancak eski düzenin köhnemiş araçlarını yenileme konusunda henüz adım atmamıştır. Para rejimi de bu köhnemiş araçlardan biridir. Türk Lirası'nın mevcut durumuyla Türkiye'ye hizmet etmediği, aksine zarar verdiği ve yeni düzen için yeni bir para rejimine ihtiyaç duyulduğu net bir şekilde ortaya konmuştur.

Günümüz koşullarında, Türk Lirası'nın itibarını kazanması için dolaylı yolların bir alternatif olmadığını vurguladık. Türk Lirası'nın değerini artırmak için altınla bağlantılı bir sistem benimsemesi, parasının bir şahsiyet kazanması ve bu sayede itibar kazanması gerektiği belirtildi. Bu, Türk Lirası'nın fonksiyonlarını daha etkili bir şekilde yerine getirmesine ve ekonominin daha sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesine olanak tanıyacaktır.

Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı: "2.2 Milyar Lira Destekleme Ödemesi Çiftçilerimizin Hesaplarına Aktarılıyor" Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı: "2.2 Milyar Lira Destekleme Ödemesi Çiftçilerimizin Hesaplarına Aktarılıyor"

TÜRK ALTIN LİRASI: İKTİSADİ BÜYÜMENİN YENİ YOLU

Resmi verilere göre, 28 Temmuz 2022 itibariyle Türk Altın Lirası'nın emisyon hacmi 303 milyar 863 milyon 235 bin 397,5 TL olarak belirlenmiştir. Bankalara tanınan haklar nedeniyle dijitalleşmiş olan paranın toplamı ise altın ve döviz mevduatlarıyla birlikte 3 trilyon TL civarındadır.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın kasasında 457,7 ton altın bulunmaktadır, bu da 463 milyar 650 milyon 100 bin TL'ye denk gelmektedir. Dolayısıyla, Türk Lirası, altına endekslenerek emisyon hacmini sabit tutma kararı alabilir. Bu durumda, paranın üzerine karşılığındaki altın değeri yazılıp yeni bir altın senedi şeklinde ihraç edilerek kullanılabilir. Altına endeksli para devlet bankasına götürüldüğünde, Merkez Bankası'nın para üzerindeki hakları düşülerek, altın olarak paranın karşılığı alınabilir.

Ayrıca, Dünya Altın Konseyi Başkanı'nın açıklamalarına göre, Türkiye'de yastık altında dahil olmak üzere 8 bin ton altın varlığı bulunmaktadır. Bu altınlar, Türk Altın Lirası üzerinden bankaya getirilerek %5-10 arasında bir farkla Türk Altın Lirası'na dönüştürülerek ekonomiye kazandırılabilir.

Türk Altın Lirası'nın ismine "altın" eklenmesi, içeride ve dışarıda pozitif bir psikolojik etki yaratarak Türk Lirası'nın itibar kazanmasına katkı sağlayabilir.

Bu değişikliğin Türk Lirası üzerindeki doğrudan etkileri şunlar olacaktır:

Türk Lirası, mübadele vasıtası, standart kıymet ölçüsü ve tasarruf aracı olarak işlevini yeniden kazanacaktır.

Türk Altın Lirası'nın standart değer ölçüsü olarak kullanılması, kurdaki dalgalanma nedeniyle fiyat istikrarını sağlayacak ve karşılıksız para basımını engelleyerek enflasyonu önleyecektir.

Türk Altın Lirası'nın yabancı paralara karşı satın alma gücünün korunması, üretimin fiyatlandırılmasında yerli imkanların kullanılmasına ve ihracat avantajının korunmasına olanak tanıyacaktır.

Reel ekonomiye dayalı Türk Altın Lirası, finansal balon ekonomilerden ayrışarak ekonomik istikrar sağlayacaktır.

Türk Altın Lirası, yerli üretimin fiyatlandırılmasında etkin bir araç olacak ve dış ticarette dengeyi koruyacaktır.

Ayrıca, Türk Altın Lirası'nın küresel ekonomik düzeni değiştirmesi bekleniyor. Büyük Doğu Ticaret Birliği kurulması önerisi, dış ticaretin milli para birimleri üzerinden yapılmasını teşvik ediyor. Bu birliğin temel amacı, üye ülkelerin para birimlerini menkul değere endeksleyerek Amerikan Doları ve Euro baskısından korunmalarını sağlamak.

Bu birlik, üye ülkeler arasında ticaretin mahalli paralar üzerinden gerçekleşmesini mümkün kılacak, finansal bağımsızlık sağlayacak ve küresel ekonomik düzeni değiştirecek bir adım olabilir. Bu adımların atılmasıyla Türkiye, alternatif bir iktisadi düzenin öncüsü olarak kendi varlığını güçlendirebilir ve küresel düzen üzerinde etkin bir rol oynayabilir.

Editör: Ömer Faruk