Herni, halk arasında bilinen adıyla fıtık, organın yerinde durmasını sağlayan doku ya da kasların doğal boşluğunda dışa doğru kayması, yerinden çıkması, protrüze olmasıdır.
Fıtık tek başına kullanıldığında karın fıtıkları akla gelse de lomber disk hernisi yani bel fıtığı ve servikal disk hernisi yani boyun fıtığı da toplumda sıklıkla rastlanan durumlardır.
Her insanın başına gelebilen hastalık grubu yapılarından biri olan fıtığın, ani hareketlilik, aynı hareketleri yapmak, fazlaca masa başında oturmak ve diğer eylemler sonucunda oluşabildiğini aktaran Bilben, iki tane omuriliğin arasında kıkırdak yapısının bütünlüğünün bozulması ve bununla beraber sıkışmaya bağlı biraz dışarıya taşmasıyla kişide fıtık oluşabildiğini belirtti.
Bilben, 'Fıtık, birçok sebepten oluşabilen bir rahatsızlıktır. Yaşlılık, ani hareketlerle ekstrem sporlarda bazen yaşanılan bir durumdur. Buna bağlı, şişmanlık, uzun süre ters hareketlerde kalmak omuriliğe binilen yük artıyor ve bu durumda belli bir zaman sonra o bölgede fıtık meydana geliyor. İki tane omuriliğin arasında kıkırdak yapısının bütünlüğünün bozulması, yüksekliğinin azalması ve bununla beraber sıkışmaya bağlı biraz dışarıya taşması çeşitli şekilde gözükebiliyor.' dedi.
Bir insanın fıtık olduğu nasıl anlaşılır sorusuna Bilben, 'Bir insanın bel veya boyun fıtığının olmasını birkaç sebep gösterir. Bel fıtığı rahatsızlığı yaşanıyorsa ve bunun farkında değilseniz bel fıtığı genelde bizzat omuriliğin üzerinde bir ağrı yapabilir. Bununla beraber o sinir hattını sıkıştırdığı zaman sinir hattının geçtiği bölgelerde yine aynı şekilde ağrı, uyuşma, güçsüzlük ve gerginlik yapabilir. Sinir hatlarının geçtiği yerlerde; belde, kalçada, arka bacakta, baldırda, diz çevresinde ayak tabandan ayak parmaklarına kadar uyuşma, güçsüzlük belirtileri oluşabilir. Eğer buna benzer belirtileriniz varsa bel fıtığı mıyım acaba diyebilirsiniz.' şeklinde ifade etti.
'Ani hareketlerde mekanik bel tutulmaları olabiliyor'
Fizyoterapist Mehmet Şerif Bilben
Bel veya boyun fıtığının diğer hastalık gruplarıyla karıştırıldığına dikkat çeken Bilben, 'Ayrıca bel fıtığıyla karıştırılan bir rahatsızlık biri de piriformis sendromudur. Bu rahatsızlık daha çok kalçada ağrı yapar, belde çok ağrı yapmaz. O yüzden onun dışındaki belirtileri hemen hemen aynıdır. Dolaysıyla bu konu hakkında bir uzmana görünmek daha doğru olacaktır. Bununla beraber tabii ki ani hareketlerde mekanik bel tutulmaları olabiliyor. Bunlar da yine belki ile karşılaştırılabiliyor. Boyun fıtığında da aynı şekilde boyun bölgesi daha hassas bir bölgedir. Boyun bölgesinde yansıyan bir ağrı vardır. Yani o sinir hattının geçtiği bölgelerde, omuz başında, kolda, dirsekte el bileğinde el parmaklarda yine aynı şekilde uyuşukluk işte siz belirtileri dediğimiz; uyuşukluk, gerginlik, güçsüzlük, bıçak batması gibi ağrılar oluşabiliyor. Bunlar da aynı şekilde boyun fıtığının belirtisi olduğunu gösterebilir. Özellikle boynun aşağısındaki trapez denilen bölgede, oradaki kaslarda ciddi tutulmalar ve spazmlar meydana getirebiliyor.' ifadelerini kullandı.
Bilben, her boyun ve bel fıtığı sonucunda ameliyat yapılması gerekliliği hususuna dikkat çekerek, 'Herkesin sorduğu sorulardan bir tanesi de bel veya boyun fıtığım var bunun için ameliyat olmam gerekiyor veya ameliyatsız tedavi mümkün mü? Öncelikle burada bizim tabii ki sıralamaya dikkat etmemiz gerekiyor. Hastada bir bel veya boyun ağrısı varsa biz burada doktora gidip veya bir fizyoterapiste gidip muayene olduktan sonra ufak ufak egzersizlerle o ağrıyı azaltmaya çalışıyoruz. Doktor başta hafif ağrı kesiciler ve kas gevşeticiler ile beraber bir ilaç tedavisi uyguluyor. Ondan sonra bu iş yetersiz kaldığında ağrı kesici iğnelere başlanıyor. Geçmeyen ağrılar olduğu zaman bu ilaçların da bir etkisi kalmıyor ve bu ilaçlar arasının yetersiz kaldığı dönemde fizik tedavi süreci başlıyor. Fizik tedavi de yapılabilir şeyler olduğu zaman biz fizik tedaviyi uyguluyoruz. Tabii her hastalıkta olduğu gibi çok ciddi etkilenmeler oluyor. Kemik bütünlüğünün aşırı bozulması ondan kaynaklı fizik tedavi de bazen yetersiz olabiliyor. Eğer fizik tedavi yetersiz olduğu dönemlerde de kapalı cerrahi yöntemler ve açık cerrahi yöntemler diye bir sıralama var.' şeklinde aktardı.
'Fıtığı koruduğunuz müddetçe, esnekliğini kaybetmediği müddetçe, kendini toparlanmaya başlar ve bir yaralanmadan da uzak kalır'
Bilben, 'Bizler daha çok ilaçsız ve ameliyatsız tedavi yapmaya çalışıyoruz. Bu süreçte de hastalara sadece bize bağlı kalmalarını istemiyoruz. Öncelikli amacımız o bölgedeki ağrıyı dindirmek, ağrıyı dindirdikten sonra o bölgeye tekrardan o gerginliğin kaybedilmesi, o esnekliğin kazanılması güçsüz olan kasların tekrardan güçlendirilmesiyle beraber bir tedavi egzersiz programı ayarlıyoruz. Burada ağrı tedavi yöntemi için egzersizler için yaptığımız şeyler yetmez. Hastaların kendilerini bilinçli bir şekilde bu egzersizleri ve hayatlarını bu şekilde idame ettirmeleri gerekiyor. Çünkü günümüzde artık hastalıklar insanların çalışma şartlarından kaynaklı çok çıkmaya başladı. Masa başı çalışan kişilerden olsun, sürekli fazla yukarıya bakmaktan veya fazla aşağıya bakmaktan veya sürekli fazla ayakta kalmaktan, fazla oturmaktan, bu tarz şeylerden fıtıklar oluşabiliyor. Malum günümüzde ofis çalışanları çok onunla beraber ayakta fazla çalışan var çok ve fıtık oluşmaması imkansız gibi bir durumdur. Onun için fıtığa yakalanmadan önceden de egzersiz yapmamız, esnekliğinizi kaybetmemeniz gerekiyor. İnsanların mutlaka egzersizlerine devam etmesi gerekiyor. Fıtık iyileşebilen bir yapıdır. Siz onu koruduğunuz müddetçe, o esnekliğini kaybetmediği müddetçe, o fıtık kendini toparlanmaya başlar ve bir yaralanmadan da uzak kalır.' ifadelerini kaydetti. (İLKHA)