Sabaz, Siyonist zihin dünyasının, olaylara bakarken işgalci terörist rejimin argümanlarıyla hareket ettiğini ifade ederek, batıda oluşturulan "Yahudilerin her şey yapma hakkı vardır" söyleminin bu zihniyetin ne kadar yaygın olduğunu gösterdiğini belirtti.

Yazar, Siyonist zihin dünyasının Amerika'yı nasıl etkilediğini ve bu düşünce tarzının batı toplumlarına nasıl sirayet ettiğini aktaran Norman Fingelstein'in görüşlerine de yer verdi. Fingelstein'e göre, batıdaki birçok eyalette soykırım eğitimi zorunlu tutulduğunu belirten Sabaz, bu durumun Siyonist zihin dünyasının batı ülkelerini nasıl etkilediğinin bir göstergesi olduğunu dile getirdi.

Sabaz, yazısında ayrıca Gazze'deki vahşetin artmasına rağmen, Siyonist zihin dünyasının işgal ve soykırım gerçeklerini görmezden geldiğini ve bu durumu normalleştirdiğini savundu. Gazeteci Mike Pence'in Gazze'deki işgalci teröristleri ziyaret ederek soykırımda kullanılan "top mermilerine" imza atmasını örnek gösteren Sabaz, Siyonist zihin dünyasının Amerika üzerindeki etkisine dikkat çekti.

Yazar, son olarak Nazilerin işgalci ve soykırımcı olduğu gibi Yahudilerin de işgalci ve soykırımcı olduğunu savunduğu yazısında, bu durumun tek farkının Yahudilerin arkalarında dünya süper güçlerini bulundurması olduğunu belirtti. Sabaz, yazısını Allah'ın izniyle korktukları başlarına geleceğini ifade ederek noktaladı.

Siyonist Zihin Dünyası
Gazze’de sınır tanımaz soykırım tüm dehşetiyle devam ederken, birçok insan çaresizce “uluslararası toplum”un artık bu konuda adım atması gerektiğini söylüyor.

Ama bir şey göz ardı ediliyor.

Dünyada birçok yeri kuşatmış olan Siyonist zihnin muhakeme usulü çok farklı çalışıyor.

Onlar soruna bakarken sadece işgalci terörist rejimin argümanları ile bakıyorlar.

Onlara göre işgal yok, soykırım yok, çocukların üzerine bombaların yağdırılması diye bir şey de yok! Sadece kendi halinde yaşayan israilli sivillerin “terörist saldırılarına” maruz kalması var.

Filistinlilerin varlığını ve yaşam hakkını kabul etmeyen Siyonist zihin dünyası hepsini esir etmiş.

10 binden fazla çocuk vahşice katledilmişken Beyaz Saray sözcüsü “israil’in siviller konusunda hassas davrandığını düşünüyoruz” demişti.

Hatta daha da ileri gittiler.

ABD eski Başkan Yardımcısı Mike Pence, Gazze’nin kuzeyindeki işgalci teröristleri destek için ziyaret ederek, soykırımda kullanılan "top mermilerine" imza attı.

Hastaneler, mabetler, okullar bombalanırken, hedef gözeterek gazeteciler katledilirken, işgalci teröristler işledikleri vahşi cinayetler ile övünürken şunları söyledi Mike Pence: “Yaptıklarınızı takdir ediyoruz. ABD hükümeti adına artık konuşmuyorum. Ancak Amerikan halkı adına, 'biz sizlerin yanındayız ve olmaya devam edeceğimizi' söylüyorum."

Fingelstein, Siyonist zihin dünyasının Amerika’yı nasıl kuşattığını şöyle anlatıyor: “Soykırım'la ilgili anma programları dışında tam 7 eyalet, okullarda Soykırım eğitimini zorunlu tutuyor. Birçok üniversitenin de Soykırım çalışmalarıyla ilgili kürsüsü var. New York Times'ta Soykırım'la ilgili büyük bir haberin geçmediği hafta yoktur.” (Norman Fingelstein, Soykırım Endüstrisi)

Soykırım mağduriyeti ile oluşturulan “Yahudilerin her şey yapma hakkı vardır” sözünün bir kanun metni gibi Batı’nın her yerine sirayet ettiğini, buna karşı en ufak itirazın bile şiddetli tepkiler ve cezalarla karşılandığını unutmayalım. Sağ ya da sol ideolojiye mensup olması fark etmez, tüm Yahudi siyasetçilerin bunu içselleştirdikleri ve tüm siyasetlerin bu çerçevede oluşturulduğu gerçeği yakın tarihi inceleyen herkesin kolaylıkla fark edebileceği bir şeydir.

Fingelstein, kavramlara nasıl Siyonist zihin dünyasına göre sınırların çizildiğini şöyle anlatır:

“2000 Ocağı'nda aralarında İsrail başbakanı Ehud Barak'ın da bulunduğu yaklaşık 50 ülkeden gelen yetkililer Stockholm'deki büyük bir Soykırım eğitimi konferansına katıldı. Konferansın nihai deklarasyonunda soykırımın, etnik temizliğin, ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının kötülükleriyle mücadele etmenin, uluslararası toplumun boynuna "kutsal bir borç" olduğunun altı çizildi. Daha sonra İsviçreli bir muhabir Barak'a Filistinli mültecilerin durumunu sordu. Barak prensip olarak tek bir mültecinin bile İsrail'e gelmesine karşı olduğunu söyledi: "Mülteciler için ahlaki, yasal ya da başka tür bir sorumluluk yüklenemeyiz." Konferansın Soykırım endüstrisi için büyük bir başarı olduğu açıktı.” (Norman Fingelstein, Soykırım Endüstrisi)

Soykırım, etnik temizlik, ırkçılık…

Şu anda işgalci Siyonist rejimi ve yaptıklarını tam olarak ifade eden kavramlar; ama siyonizmin ayar verdiği zihin dünyasında her zaman işgalci Yahudiler masum, toprakları işgal edilen, mabetlerine, evlerine, tarlalarına el konulan, abluka altında yaşam hakları engellenen insanlar ise terörist oluyor.

İşgalci teröristin Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, işte bu rahatlıkla konuşuyor, çünkü arkasında gerçekleri sürekli çarpıtan, her işledikleri vahşeti normalleştiren süper güçler var:

"Orada uzun süre Yahudi varlığı olmalı ki terörizm orada gelişmesin, çünkü biz orada olmazsak her sabah bizi yok etmek isteyen iki milyon Nazi olacak. Biz var olmayacağız, nokta. On yıl ya da 15 yıl sonra yeni bir 7 Ekim'e uyanacağız."

Paranoyaklığın geldiği seviye bu!

Naziler işgalci idi, Yahudiler de işgalci..

Naziler soykırımcı idi, Yahudiler de soykırımcı..

Naziler ırkçı idi, Yahudiler de ırkçı..

Tek fark şu:

Özel Eğitimde Kamu mu, Özel mi? M. Medet Solmaz'dan Çarpıcı Analiz Özel Eğitimde Kamu mu, Özel mi? M. Medet Solmaz'dan Çarpıcı Analiz

Naziler ne yaptılarsa kendi başlarına yaptılar, Yahudiler ise arkalarına dünyanın süper güçlerini aldılar, paralı askerler topladılar, Gazze’nin neredeyse her metrekaresini bombaladılar; ama yine de yok edilmekten korkuyorlar.

Allah’ın izniyle korktukları başlarına gelecek.

Editör: Ömer Faruk